Her milletin kendince kahramanlık öyküleri vardır. Her millet mutlak savaşlar kazanmış ve kaybetmiştir. Bizim tarihimiz olduğu gibi her milletin de kendince bir tarihi vardır ama Türklerin tarihi tüm dünya milletlerinden farklı olduğu için ŞANLI TARİHİMİZ diye bahsederek anlatırız. Tarihinde zaferler bulunan tek millet olduğumuz için değil, başarıları imkansızlıklar içinde gerçekleşmiş olduğundandır ŞANLI oluşu. Türkler için vatan toprağı kutsaldır ve bu kutsalı korumak uğruna ölmek şandır, şereftir, şehadettir. Bayrağımızın al rengi şehadet ateşiyle vatan toprağında yatan bedenlerin kutsalıdır. Atalarımız övünç kaynağı, tarihimiz şereftir. Ne güzeldir Türk olmak, ne mutludur Türk olmak, şanlı tarihimizin ışığında yaşayabilmek ne mutludur.
Çanakkale toprağı vatanın kutsal toprağıdır. 18 Mart Deniz Zaferi ile başlayan milli şuur bu topraklarda Türk’ün benliğinde yer bulmuştur. Mustafa Kemal’i dünya bu topraklarda tanımış ve O’nunla omuz omuza savaşarak şehit olmanın mutluluğunu yaşayanlar bu topraklarda dünyaya ibret olmuşlardır.
Ülkemizin dört bir yanından kentimize ziyaretler her geçen yıl artarak sürmekte. Bu toprakları görmek, bu havayı teneffüs etmek için yurdun dört bir yanından şehit torunları akın etmekteler kentimize. Sürekli olarak ziyaret için gelenlerle sohbet ederim onları hiç tanımadan, isimlerini bile sormadan ve kendimi tanıtmadan. Nasıl buldunuz Çanakkale’yi derim onlara. Hayalinizde ki Çanakkale ile karşı karşıya kaldığınız Çanakkale arasında fark var mı? Ne görmek isterdiniz burada derim onlara. Cevap hep aynıdır; “Çanakkale’ye geldik diyerek otobüsten bizi indirdikleri ana kadar Çanakkale’ye geldiğimiz anlayamadık”. Evet; ne yazık ki durum bu. Çanakkale’ye gelenlerin beklentileri çok yüksek kentimizle ilgili olarak ama kent onları “HOŞ GELDİNİZ” diyerek karşılayamıyor bile. Kentimize hangi noktadan girerseniz girin fark etmiyor bu durum. Kentin tarihi dokusunu yansıtan en ufak bir görsel karşılama mevcut değil. Oysa ki gelen ziyaretçilerin beklentisi çok büyük. Tarihi övünç kayaklarını yerinde görecekler ve o şanlı zaferin coşkusunu bir kez de kendileri yaşayacaklar akılları sıra ama nafile. Yok öyle bir durum. Kafile başında ki rehber bu ihtiyacı karşılamak için büyük bir heyecanla anlatıyor çoğu zaman cephelerde ki durumu ama nafile, ziyaretçiler sadece hurafe bilgilerle donanımlanıp yanlış evriliyorlar bu durum sonucunda, olan sadece bu.
Çanakkale’nin tüm girişlerinde peyzaj çalışmaları yapılmalı tarihi geçmiş göz önünde bulundurularak. Ziyaretçilere hissetmek istediklerini hissettirmeli. Her millet tarihini abartarak kaleme alır ve anlatır. Çocuklarına, gençlerine tarihini en övünülecek şekilde kurgulayıp verir. Çünkü o geçmiş ile gelecek teminat altına alınır. Çocuklarımızı manevi duyguları kuvvetli birer kişi olarak karşımızda görmek istiyorsak öncelikle tarihimizi öğretmeliyiz onlara. Geçmişlerinden, atalarından güç alabilmeliler. Aldıkları o güç ile ülke toprağına, ülke bayrağına tıpkı ataları gibi sahip çıkabilmeyi öğrenmeliler.
Hem; Mustafa Kemal ATATÜRK ne demiş; “MUHTAÇ OLDUĞUN KUDRET DAMARLARINDA Kİ ASİL KANDA MEVCUTTUR”. Tüm yazdıklarımın özeti adeta, bize düşen sadece o ASİL KANI kullanacak gücü çocuklarımıza vermek. Hepsi bu.
YAZARLAR
Yayınlanma: 16 Mart 2019 - 10:54
Asil Kan
Her milletin kendince kahramanlık öyküleri vardır
YAZARLAR
16 Mart 2019 - 10:54
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir