Atatürk diyor ki ““Şiir yazmak hakkında lise hocasının vazettiği memnu’iyyeti (koyduğu yasağı) unutmuyorum. Fakat güzel söylemek ve yazmak hevesi bâkî (devam ediyor) idi. Teneffüs zamanlarında hitâbet tâlimleri yapıyorduk. Saati ellerimize alıyor; ‘bu kadar dakika sen, bu kadar dakika ben söyleyeceğim! diye müsâbaka ve münâkaşalar tertip ediyorduk.” 4
Kaynak: Uluğ İğdemir, Atatürk ( 1880-1938), Ankara 1939, s. 17. ÇANAKKALE’NİN UNUTULMAZ HATİBİ
İsmail Özay ile henüz 18 yaşındayken tanışmıştım. Çanakkale Belediye Başkanlığı görevini yürütüyordu. Belediye başkanlığı adaylığında kahvelerde kendisini takdim eden hitaplarda bulunurdum. Heyecan dolu, inanmış, adanmış fırtına gibi bir siyasetçiydi. Kürsüde muhteşem hitabetiyle göz doldurur, kulakların ötesinde yüreğe, ruha, akla hitap ederdi. Seslenişleri heyecanlıydı. Şimdilerde böyle hitaplar duymak çok zor. Neyi tam neyi eksik yaptığına bakmıyorum. Siyasette hatip eksikliği var onu ifade ediyorum. İNSAN ÖNÜNE ÇIKMADAN, GÜNEŞİN ÖNÜNE ÇIKIN
Güneş görmek beynimizin mutluluk hormonu serotonin gibi olumlu hormonları salgılamasını sağlıyor. Böylece hayatımız nasıl olursa olsun olanlara olumlu bakmaya ve stresi daha iyi yönetmeye başlıyoruz. Dikkat dağınıklığı gibi sorunlar da güneşe maruz kalma oranı artıkça azalıyor; kısacası güneş insan bedeni için bir çeşit şarj makinesi gibi. Hitap edenin yaşadığı tüm bu sorunlara güneş harika bir çözüm. BAŞKAN İŞİ BİLİYOR
Yarın, Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Çanakkale Şube Başkanı Ali Rıza Berkit’in doğum günü. Hepimizi ilgilendiren bir alanda büyük çaba sarfediyor. Geçenlerde bir kişinin sorunu için kendisini aradım. Teklemeden, duraklamadan cevabı verdi. Konuya hakimiyet budur. Buradan hareketle şu kural unutulmamalıdır: Akıcı konuşmak konunuza hakimiyetle olur. İyiki doğdunuz başkanım. SESİNİZ İÇİN 5 KISA ÖNERİM
Gün içinde saat başı 5-10 dakika konuşmadan sesinizi dinlendirin. Kafeinli içeceklerden uzak durun. Ağır kaldırılmayın. Kısık sesle konuşmayın. Boğazı temizlemek yerine, burun çekin veya yutkunun. DÜNYANIN EN ESKİ SÖZCÜĞÜ: ANNE
Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayımlanan araştırmayı yürüten ekibin başında yer alan İngiltere’nin Reading Üniversitesi’nden Mark Pagel’e göre binlerce yıldır yok olmaya meydan okuyan kelimer şunlar: ‘anne’, ‘değil’, ‘ne’, ‘duymak’, ‘adam’, ‘akmak’, ‘küller’ ve ‘solucan’. Hayatta kalan kelimelerle ortaya çıkan tuhaf cümle ise şöyle:
"Sen, beni duydun! Bu ateşi şu yaşlı adama ver. Siyah solucanı ağaç kabuğundan çıkar ve anneye ver. Ve küllere tükürmek yok!" ZERAFET VE TERZİOĞLU
Şehrimizin beyfendisi, nezih ve nazik konuşan bir mümtaz insan Nihat Terzioğlu. Sakin üslubu, sözünü bilen tavrı, söylenmesi gerektiği kadar söyleyen tutumu ile onu çok beğeniyorum. Yarın doğum günü. Bu vesileyle ayrıca kutluyorum. DİLLER FARKLI SESLER AYNI
Bilim insanları belli bir anlamı çağrıştıran sözcüklerde, belli seslerin, çoğu dilde kullanıldığını tespit ettiler. Araştırmacılar, modern dillerin ortaya çıkışından önce insanların kullandığı türe özgü seslerin, sonraki zamanlarda diller biçimlenirken sözcük oluşuma etki yaptığını düşünüyor. "Birçok ülkede "burun" sözcüğünün anlamını vurgulayacak biçimde, içinde "n" geçen ve burundan çıkarılan bir sesi var," diyor Christiansen; örneğin Japonca "hana" ya da İngilizce "nose" gibi. Tabi bu tek örnek değil. Örneğin "kırmızı" anlamındaki sözcükler de birbirlerine benziyorlar: Fransızca'da "rouge", Almanca "rot" ve İngilizce "red" KONUŞMAK İÇİN YAZMAK LAZIM
İyi konuşmanın ön şartı iyi yazabilmektir. Yani tencerenizden yemeğin çıkması için önce malzemeniz olmalıdır. 2 tuğlayla duvar örülmez. Yazmak, dili kuvvetlendirir. Belagat gücü yüksek olanlar, okuyanlardan ama özellikle yazanlardan çıkar. Kepez’den Enes Tilki tam da böyle bir genç. Açtığı blog sayfasında buna çok önem veriyor. Çok yaratıcı ve disiplinli. Kendisini kutluyorum. ONLAR DA TÜRKÇE KELİMELER KONUŞUYOR TDK Başkanı Şükrü Haluk Akalın ve kurul üyesi Prof. Dr. Günay Karaağaç'ın yürüttüğü çalışmada yabancı dillerde 10 binin üzerinde Türkçe sözcük olduğunu, Türkçe'den en fazla sözcüğün ise Ermeniler ile Sırpların aldığını belirlediklerini vurguladı. Türkçe bugünkü bazı araştırma sonuçlarına göre, Çinceye 307, Farsçaya 2545, Urducaya227, Arapçaya 941, Rusçaya 1500, Ukrayncaya 747, Ermeniceye 4262, Macarcaya 1500, Finceye 118, Rumenceye 1700, Bulgarcaya 3500, Sırp-Hırvatçaya 8742, Çekçeye 248, İtalyancaya 146, Arnavutçaya 3000, Yunancaya 3000, Almancaya166, İngilizceye 470 kelime vermiştir.
Kaynak: Uluğ İğdemir, Atatürk ( 1880-1938), Ankara 1939, s. 17. ÇANAKKALE’NİN UNUTULMAZ HATİBİ
İsmail Özay ile henüz 18 yaşındayken tanışmıştım. Çanakkale Belediye Başkanlığı görevini yürütüyordu. Belediye başkanlığı adaylığında kahvelerde kendisini takdim eden hitaplarda bulunurdum. Heyecan dolu, inanmış, adanmış fırtına gibi bir siyasetçiydi. Kürsüde muhteşem hitabetiyle göz doldurur, kulakların ötesinde yüreğe, ruha, akla hitap ederdi. Seslenişleri heyecanlıydı. Şimdilerde böyle hitaplar duymak çok zor. Neyi tam neyi eksik yaptığına bakmıyorum. Siyasette hatip eksikliği var onu ifade ediyorum. İNSAN ÖNÜNE ÇIKMADAN, GÜNEŞİN ÖNÜNE ÇIKIN
Güneş görmek beynimizin mutluluk hormonu serotonin gibi olumlu hormonları salgılamasını sağlıyor. Böylece hayatımız nasıl olursa olsun olanlara olumlu bakmaya ve stresi daha iyi yönetmeye başlıyoruz. Dikkat dağınıklığı gibi sorunlar da güneşe maruz kalma oranı artıkça azalıyor; kısacası güneş insan bedeni için bir çeşit şarj makinesi gibi. Hitap edenin yaşadığı tüm bu sorunlara güneş harika bir çözüm. BAŞKAN İŞİ BİLİYOR
Yarın, Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) Çanakkale Şube Başkanı Ali Rıza Berkit’in doğum günü. Hepimizi ilgilendiren bir alanda büyük çaba sarfediyor. Geçenlerde bir kişinin sorunu için kendisini aradım. Teklemeden, duraklamadan cevabı verdi. Konuya hakimiyet budur. Buradan hareketle şu kural unutulmamalıdır: Akıcı konuşmak konunuza hakimiyetle olur. İyiki doğdunuz başkanım. SESİNİZ İÇİN 5 KISA ÖNERİM
Gün içinde saat başı 5-10 dakika konuşmadan sesinizi dinlendirin. Kafeinli içeceklerden uzak durun. Ağır kaldırılmayın. Kısık sesle konuşmayın. Boğazı temizlemek yerine, burun çekin veya yutkunun. DÜNYANIN EN ESKİ SÖZCÜĞÜ: ANNE
Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayımlanan araştırmayı yürüten ekibin başında yer alan İngiltere’nin Reading Üniversitesi’nden Mark Pagel’e göre binlerce yıldır yok olmaya meydan okuyan kelimer şunlar: ‘anne’, ‘değil’, ‘ne’, ‘duymak’, ‘adam’, ‘akmak’, ‘küller’ ve ‘solucan’. Hayatta kalan kelimelerle ortaya çıkan tuhaf cümle ise şöyle:
"Sen, beni duydun! Bu ateşi şu yaşlı adama ver. Siyah solucanı ağaç kabuğundan çıkar ve anneye ver. Ve küllere tükürmek yok!" ZERAFET VE TERZİOĞLU
Şehrimizin beyfendisi, nezih ve nazik konuşan bir mümtaz insan Nihat Terzioğlu. Sakin üslubu, sözünü bilen tavrı, söylenmesi gerektiği kadar söyleyen tutumu ile onu çok beğeniyorum. Yarın doğum günü. Bu vesileyle ayrıca kutluyorum. DİLLER FARKLI SESLER AYNI
Bilim insanları belli bir anlamı çağrıştıran sözcüklerde, belli seslerin, çoğu dilde kullanıldığını tespit ettiler. Araştırmacılar, modern dillerin ortaya çıkışından önce insanların kullandığı türe özgü seslerin, sonraki zamanlarda diller biçimlenirken sözcük oluşuma etki yaptığını düşünüyor. "Birçok ülkede "burun" sözcüğünün anlamını vurgulayacak biçimde, içinde "n" geçen ve burundan çıkarılan bir sesi var," diyor Christiansen; örneğin Japonca "hana" ya da İngilizce "nose" gibi. Tabi bu tek örnek değil. Örneğin "kırmızı" anlamındaki sözcükler de birbirlerine benziyorlar: Fransızca'da "rouge", Almanca "rot" ve İngilizce "red" KONUŞMAK İÇİN YAZMAK LAZIM
İyi konuşmanın ön şartı iyi yazabilmektir. Yani tencerenizden yemeğin çıkması için önce malzemeniz olmalıdır. 2 tuğlayla duvar örülmez. Yazmak, dili kuvvetlendirir. Belagat gücü yüksek olanlar, okuyanlardan ama özellikle yazanlardan çıkar. Kepez’den Enes Tilki tam da böyle bir genç. Açtığı blog sayfasında buna çok önem veriyor. Çok yaratıcı ve disiplinli. Kendisini kutluyorum. ONLAR DA TÜRKÇE KELİMELER KONUŞUYOR TDK Başkanı Şükrü Haluk Akalın ve kurul üyesi Prof. Dr. Günay Karaağaç'ın yürüttüğü çalışmada yabancı dillerde 10 binin üzerinde Türkçe sözcük olduğunu, Türkçe'den en fazla sözcüğün ise Ermeniler ile Sırpların aldığını belirlediklerini vurguladı. Türkçe bugünkü bazı araştırma sonuçlarına göre, Çinceye 307, Farsçaya 2545, Urducaya227, Arapçaya 941, Rusçaya 1500, Ukrayncaya 747, Ermeniceye 4262, Macarcaya 1500, Finceye 118, Rumenceye 1700, Bulgarcaya 3500, Sırp-Hırvatçaya 8742, Çekçeye 248, İtalyancaya 146, Arnavutçaya 3000, Yunancaya 3000, Almancaya166, İngilizceye 470 kelime vermiştir.