Filibe 14. yy.’da (1364) Osmanlı hakimiyetine girmiştir. Trakya, Yunan, Roma, Bizans, Slav, Osmanlı ve Bulgar Rönesansı renkleriyle biçimlenmiş çok kültürlü bir geçmişi günümüze taşımayı başaran Filibe, Balkanlardan çevresine ılıman hoşgörü havası yaymaya elverişli konumuyla “Avrupa Kültür Başkenti” olmayı fazlasıyla hak ediyor. Kollarını açmış, gülümseyerek sizleri bekliyor bu güzel şehir. Peki sizlere neden filibe'yi anlatıyorum diye düşünüyorsunuz Filibe’de bulunan Cuma Cami’yi hiç duymuşuydunuz sizlere bu yazımda Cuma camiyi anlatacağım ya da halkın söylemi ile Hüdavendigar camiyi anlatacağım Sultan Murat tarafından tahminen 1366-69 yılları arasında yapıldığı düşünülmektedir. Mimarisi bakımından erken Osmanlı döneminin eserlerinden olan yapı, Filibe çarşısının ortasında bulunmaktadır İlk Osmanlı mimarisinde çok yaygın olan kesme taş ve tuğla ile karma teknikte inşa edilmiş olan caminin bir avlusu yoktur. Bulgaristan’da inşa edilen ulu camilerin başında gelir. Bu nedenle Ulu Cami, Muradiye Cami ve Bulgarların söylemiyle Cuma Cami olarak adlandırılır.
Filibe merkezde hemen dikkati çeker. Şehirde günümüzde işlevini sürdüren tek camidir. Cami ve alt katında bulunan pastane Türklerin buluştuğu ve Türk ürünlerinin bulunabildiği yerdir. Türkçe konuşan insanlarla bol bol karşılaşacağınız bir yer burası.
Cami dikdörtgen planlı, tek minareli kesme taş ve tuğla ile karma yapıyla inşa edilmiş. Dört ayaklı, üç sahanlı ve çok kubbeli camilere örnektir. Mimari olarak Bursa’daki Yeşil Cami ve İznik’teki Hüdavendigar Cami ile benzerlik gösterir.
Yakın zamanda restorasyondan geçen caminin iç süslemeleri dikkat çekiyor. Caminin hemen yanında Roma Dönemi’nden kalan mimari eserler de görülmektedir.
Filibe Hüdavendigar Cami dikdörtgen bir plandadır. Caminin girişinde iki yanı duvarlı ve altı desteğe dayanan merdivenlerle çıkılan düz örtülü bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Son cemaat yerinin ortasındaki merdivenlerden caminin harim mekanına ulaşılmaktadır. Filibe Hüdavendigar cami dört ayaklı üç sahhınlı, orta sahhının üzeri üç kubbeyle, iki yan sahhının üzeri ise üçerden toplam altı tonozla örtülmüş olan çok kubbeli bir ulu cami örneğidir. 25,53 × 31,40 m. ölçüsünde olan harim mekânı, birbirlerine ve beden duvarlarına kemerlerle bağlanan kare kesitli dört pâye ile dokuz bölüme ayrılmıştır. Klasik çok kubbeli camiler prensibine uygun olmakla beraber burada sahnlar (nefler) eşit olmayıp ortadaki geniş, yanlardakiler ise daha dardır. Ortadaki sahnın kıble yönünde peş peşe sıralanan kare planlı üç bölümün her biri 8,50 m. çapında birer kubbe ile örtülmüştür. Dikdörtgen planlı olan yan bölümler tonozlarla örtülmüştür. Böylece burada, ilk Osmanlı döneminde çok yaygın olan dokuz kubbeli Ulucamilerin daha değişik bir çeşitlemesi uygulanmıştır bir sonraki yazımda görüşmek üzere sağlıkla kalın.
CUMA ALi SAĞLAM
ŞEHİR
Yayınlanma: 02 Ocak 2024 - 13:55
Güncelleme: 02 Ocak 2024 - 14:07
Avrupa'da Osmanlı esintisi; Hüdavendigar cami
Bugün Bulgaristan sınırları içerisinde bulunan Bulgaristan’ın Avrupa Kültür Başkenti Filibe (Plovdiv) ülkede en çok ilgi çeken gezilen şehirlerden biri ve Avrupa’nın bu güzel şehrinde bulunan bir Osmanlı eserini anlatacağım.
ŞEHİR
02 Ocak 2024 - 13:55
Güncelleme: 02 Ocak 2024 - 14:07