Başarı idealize edilmiş bir kavram olarak hayatın her alanında karşımıza çıkıyor. Özellikle toplumumuzda kabul gören başarı ölçüsü para ve itibar sahibi olmakla eş kılınıyor. Kimine göre de hayatta başladığı noktaya, meslektaşları arasında daha önde olmak başarı tanımı içerisinde.
İnsanlar büyük çoğunlukla kendilerini başarılı hissedecekleri özel bir formülün peşinde. Halbuki hayatın tüm alanlarında olduğu gibi, başarının da sihirli bir formülü yoktur. Üç veya beş adımda başarı vaat edilemez ve yakalanamaz. Tabi bu yazdıklarım kabul görmeyecek tüm okuyanlar tarafından, çünkü insanlar canlarını sıkan doğruları dinlemek yerine hoşlarına giden yalanlara inanmayı tercih eder.
Başarının altında oturtulmuş bir altyapı vardır. Başarıya giden yolun taşları hayatın erken yıllarında kazanılan alışkanlıklarla döşenir. Alışkanlıklar ince ipliklerle dokunmuş halatlardır. Bu nedenle erken yaşta kazanılan alışkanlıklar kişiye yaşam boyu eşlik eder. Olumlu alışkanlıklar onu başarıya götürür, olumsuz olanlar fark etmese de insana ayak bağı olur.
Kişinin verimliliğini engelleyen alışkanlıklardan kurtulmak için atılacak ilk adım “yapılacak işler” listesinden ziyade “yapmaktan vazgeçilecekler” listesi belirlemektir. Böylece zaman kaybına neden olan ve hayatında katkısı olmayan zaman alan eylemler için bir kontrol mekanizması oluşturulur. Bu işlem aynı zamanda yapılacak işler alanına da epey bir yer açacaktır.
Başarı her gün düzenli olarak yapılan küçük şeylere özen göstermekten geçer. Bunun adı disiplindir. Türk toplumunun özelliklerinden biri disiplini dayatma, zorlama, baskı olarak algılamasıdır. Oysa disiplin tutarlıktır. Hedeflerde, ilkelerde ve davranışlarda tutarlılık. Güne bu tür ritüellerle başlamak disiplin konusunda atılacak çok önemli bir adımdır.
Başarı yolunun taşlarını döşeyen yolculuk sorumluluk almak, konfor alanının dışına çıkmak, başarısız olmayı göze almak, başarısızlığı bir öğrenme ve gelişme fırsatı olarak görmekle devam eder. Çünkü unutmamak gerekir ki, başarı gurur verir ancak başarısızlık geliştirir.
Başarı yolculuğunun bence en önemli kilometre taşı, güne program yaparak başlamaktır. Program yapmak ve bunu uygulamak, zamanı ve hayatı kontrol duygusu verir. Bu alışkanlık kişiyi dürtülerini kontrol etmek, içinden gelen ve aklına eseni yapmaktan ala koyar. Programda yazılanların üzerini çizmek başarı duygusu yaşatır ve bir sonraki adım için motive eder.
Gerçekçi bir programda eğlenmeye, dinlenmeye ve kişinin hoşuna gidecek etkinliklere de zaman ayırmak gerekir. Ayrıca öngörülemeyecek sarkmaları hesaba katmak, başarısızlık duygusu yaşayarak programdan kopmamak için yararlıdır.
Hayat başarısı konusunda fark yaratan bir özelliğin de nezaket ve kibarlık olduğunu düşünüyorum. Çünkü nezaket ve kibarlık sadece başkalarını rahatsız etmemek değil, başkalarının rahatsızlığından da rahatsızlık duymaktır.
Hayatta başarıya giden yolda en önemli adım her gün yaptığımız sıradan ve önemsiz gibi gözüken gündelik işleri baştan savma değil, yürekten yapmakla ve “seçilmiş tepkiler” vererek atılır.
Böylece kazanılan alışkanlıklar sadece arzulanan bir diplomaya değil, iş hayatında başarıya, eş olarak sağlıklı aile ilişkileri yürütmeye ve çocuklarına örnek olacak bir anne baba olmaya giden yolun taşlarını döşer. Ayfer Özdemir
Uluslarası Nlp ve Profesyonel Yaşam Koçu
Bilinçaltı ve Kişisel Gelişim Uzmanı
Çocuk Oyun ve Resim Terapisti
Böylece kazanılan alışkanlıklar sadece arzulanan bir diplomaya değil, iş hayatında başarıya, eş olarak sağlıklı aile ilişkileri yürütmeye ve çocuklarına örnek olacak bir anne baba olmaya giden yolun taşlarını döşer. Ayfer Özdemir
Uluslarası Nlp ve Profesyonel Yaşam Koçu
Bilinçaltı ve Kişisel Gelişim Uzmanı
Çocuk Oyun ve Resim Terapisti