Maşallah Gökçeada haber kaynıyor. Nereye dokunsan Gökçeada’dan eline bir şeyler geliyor..
Bir sabah uyandığımda yılardır gitmediğim Gökçeada’ya gitmeye karar verdim. Kimseyle konuşmayacaktım, hiç kimseye yahu adada neler oluyor demeyecektim..bir kaç kahve dolaşacak, birkaç köy gezecek ve bakalım milletin keyfi yerinde mi..nasıl bir hayat yaşıyorlar (*)
O kadar gitmişken çaktırmadan Gökçeada Ulusal Havalimanına şöyle bi göz ucuyla bakacaktım. Baktım ve adanın havaalanı ile ilgili bir yazı yazdım. Okumadıysan okumanı öneririm; maksat içimiz zenginleşsin..
Henüz içim açılmamışken, şöyle bi kendime gelmemişken whatsapp’tan tıngır mıngır fotoğraflar düşmeye başladı. İlk anda Başkanın tutuklandığını sandım, sonra yollanan notu okudum ve kolluk gücüyle mahkeme çıkarılmak için götürüldüğü yazıyordu.. Hayırlısı..
Şimdi tam bu noktada diyebilirim ki; kardeşim kaçıyor mu adam, orası ada. Çağırsaydınız gelirdi..
Gelmemiş..hal böyle olunca mahkeme de paketleyin getirin demiş..
Mesele bu. Adam kaçıyor mu demek anlamsız, yersiz ve manasızdır. Diyelim ki; adanın en güzel sokağında cafe işleten biri keyfi mahkemeye gitmiyor. Kolluk gücüyle götürülürse ayıp olur mu, adam kaçıyor mu canım der miyiz..
Adalet herkes için aynı olmalıdır..(*)
Başkan ağır bir kaza geçirmiş o nedenle de mahkemede uzun süre ayakta duramıyormuş. Bak bu çok insani bi durum. Doktor der ki; evet bu arkadaşın uzun süre ayakta durması sağlık sorunu yaratabilir.. eyvallah, hakim bu duruma hadi canım yemezler mi diyecek..
Efendim nasıl olduysa başkan şak duruşma öncesi hemoroid olmuş. Bak sen şu işe. Doktor da anında raporu yapıştırmış. Vallahi ne yalan söyleyeyim, doktor kafa raporu vermez. Başkan’ın mahkemeye çıkmamak için yalancı rapor istemesini de anlamsız bulurum. Hadi istedi, doktor bu riski alır mı ?
Hemoroid bu şak diye mi oluyor ?
Bence durum şöyle gelişti. Ben bu senaryoya inanmak istiyorum. Başkan’ın gerçekten de hemoroid ile başı dertte. Arada sırada bu rahatsızlığı nüksediyor. O da adanın en iyi doktoruna gidiyor ve rahatsızlığını anlatıyor. Raporunu alıyor ama imzalanmış çıktısını almadan hastaneden ayrılıyor.. Sonra zabıtasına doktorda benim raporum var alıver diyor..
Böyle olduğunu düşünüyorum; düşünmek istiyorum..istemek yetmiyor biliyorum; bu çağda hastaneye gidilmiş mi, doktor ile temas kurulmuş mu bunları öğrenmek çok kolay. Mobesa (***) diye bir şey var artık hayatımızda. İl sağlık müdürlüğü raporu veren doktorun durumunu inceliyormuş. Şimdilik soruşturma yok ama ihmal varsa soruşturma açacakmış.. Meraklısına:
Tabi bütün bunların arasında aklımıza hemoroid olan biri nasıl oturacak. Buradan şu sonucu çıkarabiliriz. Bak sadece çıkarım yapıyorum; başkan ne ayakta ne oturarak ifade vermek istememiş anlaşılan. Ayakta duramaz belinde platin var. Oturamaz hemoroid olmuş. Vallahi iki ucu …değnek denir ya o vaziyet.. Peki Gökçeada Belediye Başkanı ne ile suçlanıyor ?
Görevi kötüye kullanma. Kullanmış mıdır, kullanmamış mıdır orası yargılama sonrasında ortaya çıkar. Sanık sandalyesinde oturan Başkan Ünal Çetin’in çevresinin iddiası eski başkanın (Yücel Atalay) attığı bi imzadan dolayı yargılandığı yönünde..
Bunun üzerine eski Başkan Yücel Atalay’ı aradım.
İddiayı dile getirdim.
Verdiği yanıt öyle bir şey yok, iddialarını geri çektiler; aksi takdirde dava açacaktım.. İyi Parti İl Başkanlığı bu konu üzerine bi açıklama yapmış ve yargıya taşınan meseleyi yakından takip ettiklerini söylemiş.. Bonus:
(*) Sanki ayrı bir dünyadan bahsediyorum değil mi. Sanki kuş uçmaz kervan geçmez bi yerden sözediyorum. Oysa Gökçeada dünyanın en iyi sörf merkezi falan olacakmış (mış)..Gökçeada ile ilgili izlenimlerimi yazacağım, en beğendiğim cafe’yi de not düşeceğim..
(**) Aynı mı dersen valla aynı olmadığını düşünüyorum ama yine de adalet adalettir..
(***) Mobesa deyip geçiyoruz da açılımı ne biliyor musun..sanma ki; Mobil Elektronik Sistem Entegrasyonu. Bu sonradan uydurma. Gerçeği şuymuş. Bu sistemi fetöcü polisler kurmuş ve yıllarca bizi izlemiş. Mobesa, fetöcü polislerin isimlerinin baş harfleriymiş. Hay Allah, ne günlere kaldık. Memleket sirk gibi..
Kimmiş o polisle..
Mutlu (M), Osman (O), Basri (B), Ercan (E) ve Şahbaz (S)..
Henüz içim açılmamışken, şöyle bi kendime gelmemişken whatsapp’tan tıngır mıngır fotoğraflar düşmeye başladı. İlk anda Başkanın tutuklandığını sandım, sonra yollanan notu okudum ve kolluk gücüyle mahkeme çıkarılmak için götürüldüğü yazıyordu.. Hayırlısı..
Şimdi tam bu noktada diyebilirim ki; kardeşim kaçıyor mu adam, orası ada. Çağırsaydınız gelirdi..
Gelmemiş..hal böyle olunca mahkeme de paketleyin getirin demiş..
Mesele bu. Adam kaçıyor mu demek anlamsız, yersiz ve manasızdır. Diyelim ki; adanın en güzel sokağında cafe işleten biri keyfi mahkemeye gitmiyor. Kolluk gücüyle götürülürse ayıp olur mu, adam kaçıyor mu canım der miyiz..
Adalet herkes için aynı olmalıdır..(*)
Başkan ağır bir kaza geçirmiş o nedenle de mahkemede uzun süre ayakta duramıyormuş. Bak bu çok insani bi durum. Doktor der ki; evet bu arkadaşın uzun süre ayakta durması sağlık sorunu yaratabilir.. eyvallah, hakim bu duruma hadi canım yemezler mi diyecek..
Efendim nasıl olduysa başkan şak duruşma öncesi hemoroid olmuş. Bak sen şu işe. Doktor da anında raporu yapıştırmış. Vallahi ne yalan söyleyeyim, doktor kafa raporu vermez. Başkan’ın mahkemeye çıkmamak için yalancı rapor istemesini de anlamsız bulurum. Hadi istedi, doktor bu riski alır mı ?
Hemoroid bu şak diye mi oluyor ?
Bence durum şöyle gelişti. Ben bu senaryoya inanmak istiyorum. Başkan’ın gerçekten de hemoroid ile başı dertte. Arada sırada bu rahatsızlığı nüksediyor. O da adanın en iyi doktoruna gidiyor ve rahatsızlığını anlatıyor. Raporunu alıyor ama imzalanmış çıktısını almadan hastaneden ayrılıyor.. Sonra zabıtasına doktorda benim raporum var alıver diyor..
Böyle olduğunu düşünüyorum; düşünmek istiyorum..istemek yetmiyor biliyorum; bu çağda hastaneye gidilmiş mi, doktor ile temas kurulmuş mu bunları öğrenmek çok kolay. Mobesa (***) diye bir şey var artık hayatımızda. İl sağlık müdürlüğü raporu veren doktorun durumunu inceliyormuş. Şimdilik soruşturma yok ama ihmal varsa soruşturma açacakmış.. Meraklısına:
Tabi bütün bunların arasında aklımıza hemoroid olan biri nasıl oturacak. Buradan şu sonucu çıkarabiliriz. Bak sadece çıkarım yapıyorum; başkan ne ayakta ne oturarak ifade vermek istememiş anlaşılan. Ayakta duramaz belinde platin var. Oturamaz hemoroid olmuş. Vallahi iki ucu …değnek denir ya o vaziyet.. Peki Gökçeada Belediye Başkanı ne ile suçlanıyor ?
Görevi kötüye kullanma. Kullanmış mıdır, kullanmamış mıdır orası yargılama sonrasında ortaya çıkar. Sanık sandalyesinde oturan Başkan Ünal Çetin’in çevresinin iddiası eski başkanın (Yücel Atalay) attığı bi imzadan dolayı yargılandığı yönünde..
Bunun üzerine eski Başkan Yücel Atalay’ı aradım.
İddiayı dile getirdim.
Verdiği yanıt öyle bir şey yok, iddialarını geri çektiler; aksi takdirde dava açacaktım.. İyi Parti İl Başkanlığı bu konu üzerine bi açıklama yapmış ve yargıya taşınan meseleyi yakından takip ettiklerini söylemiş.. Bonus:
(*) Sanki ayrı bir dünyadan bahsediyorum değil mi. Sanki kuş uçmaz kervan geçmez bi yerden sözediyorum. Oysa Gökçeada dünyanın en iyi sörf merkezi falan olacakmış (mış)..Gökçeada ile ilgili izlenimlerimi yazacağım, en beğendiğim cafe’yi de not düşeceğim..
(**) Aynı mı dersen valla aynı olmadığını düşünüyorum ama yine de adalet adalettir..
(***) Mobesa deyip geçiyoruz da açılımı ne biliyor musun..sanma ki; Mobil Elektronik Sistem Entegrasyonu. Bu sonradan uydurma. Gerçeği şuymuş. Bu sistemi fetöcü polisler kurmuş ve yıllarca bizi izlemiş. Mobesa, fetöcü polislerin isimlerinin baş harfleriymiş. Hay Allah, ne günlere kaldık. Memleket sirk gibi..
Kimmiş o polisle..
Mutlu (M), Osman (O), Basri (B), Ercan (E) ve Şahbaz (S)..