Hani demiştim ya asıl mesele başka diye, başkaydı işte…
Anam, dayım, amcam ne kadar pervane olsalar da başımda ben başka diyarlardaydım. Bu diyar öyle bir diyardı ki hem çağlayan şelaleler gibi coşkun hem de bir ilkbahar yağmuru gibi sakindi. Köyün ortasına düşen bir yıldırım gibi kızgın iken anamın dizi kadar da şefkatliydi. Köy kahvesine düşüne düşüne giden Hasan Emmi kadar yorgun olsa da okul bahçesinde top tepen çocuklar kadar da dinçti. Kısacası bu diyarın adı Meryem idi…
Ben öyle bir diyarda kaybolmuştum ki sormayın gitsin… Bir yanımda zamansız çiçekler açtıran bu diyar, bir yanıma kar olup yağardı. Bir yanıma güneş olup doğan bu diyar, bir yanıma zifiri gece gibi çökerdi. Bilmezdim ki nesi var? Gönlünün neresinde nesi var, ruhunun hangi köşesinde nesi var, zihninin hangi bucağında nesi var? Bir Ahmet sığmış mı bunlardan birine?
Ben yine de ‘’Dur,’’ diyemezdim kendime. ‘’O,’’ derdim, ‘’Ne yanda gezinir acaba, ben de orada olayım. Hangi türküyü söyler acaba, ben de onun nakaratını mırıldanayım. Hangi yanına yatar acaba, ben de onun gözünün çukuruna kıvrılayım.
Sonra yoruldum… Sevdama hadsizlik olmasın aman, bu bilinmezlikten yoruldum. Sabahtan akşama kadar düşündüm. Kahvede kâğıt oynarken düşündüm. Çayımı karıştırırken düşündüm. Eve varınca anama bu konuyu açayım, dedim. Kahveden çıkıp evin kapısına gelene kadar yerde miydim, gökte mi ben bilemedim…
Anam sebatkâr kadındır. Oturduğu divan bile çöktü artık lakin anam değiştirmedi yerini. Eve vardığımda da aynı yerinde buldum, dizine kıvrıldım. Ben sustum, anam ‘’Anlat,’’ dedi. Analar bilirdi…
İçimden ne geçtiyse anlattım. Hoyratça koşan atlar gibi, tüm gücüyle yağan yağmur gibi, önüne kâinatı katıp savuran bir fırtına gibi anlattım. Meğer hep anamın ‘’Anlat,’’ demesini beklemişim…
Meryem diyarını köşe bucak anlattım anama. Kalemden ince parmaklarını, içine dünyaları sığdırdığı gözlerini dilim döndüğünce anlattım. Kaybolduğum sokaklarda anamı da peşime kattım.
Anam ‘’Haklısın Ahmet’im,’’ dedi. Dedim ya anam hak dağıtmasını vallahi çok severdi… ‘’Amcanla dayına ben bir diyeyim, sonra gider isteriz,’’ dedi. ‘’Yahu güzel anam, Yetim Ahmet’in anası gider isteriz demekle olur mu? Acaba bu Meryem’in de gönlü hoş mudur? Bir öğrensek iyi olmaz mı?’’ dedim. ‘’Nasip yavrum,’’ dedi anam, sustu. Anam böyleydi işte… Ağzından çıkan lafa sanki beş beş para sayıyor da, konuşacağım diye aklı çıkıyordu.
Bir iki güne amcam ile dayımı da çağırıp benim göç etmek istediği diyarı anlatmış. Bir haber edelim, demişler. O zamanlar önce görücü gidilirdi. Damat olacak oğlan da evde oturur beklerdi. Meryem’in babası kahveci Kör Salim, dayımın arkadaşı sayılırdı. Dayım ‘’Böyle böyle bir hal var, bir gelsek,’’ diye söylemiş. Kör salim de ‘’Buyurun konuşalım,’’ diye dayımı yollamış. Cuma akşamı dayım, amcam bir de anam çıktılar evden. Onlar çıktı ama benim de ruhum arş-ı alaya yükseldi sanki. Ne haberle gelecekler diye döndüm durdum. Bir vakit avluya çıktım, bir vakit döşek serip yattım. İlkin ‘’Bir an evvel gelseler, çatlayacağım vallahi,’’ dedim. Sonra ‘’Erkenden gelirlerse Kör Salim bunları postalamış olur. Biraz daha otursunlar,’’ dedim.
Görücü giden, durumu anlar da dönerdi, ondandı benim de bu heyecanım. Kızın babası oğlan evini uğurlarken ‘’Zahmet ettiniz, haydi uğurlar ola,’’ falan diyecek olursa, bu gayrı gelmeyin demek sayılırdı. ‘’Ayağınıza sağlık, yine gelin,’’ derse de bu iş olacak gibi biz bir düşünelim, istemeye de gelin anlamına gelirdi. Ama Kör Salim ikisini de dememiş…
Avlunun kapısı açılınca fırladım cama baktım. Haberler pek hayır gibi değildi, hemen anladım. Kapından yalnız anam girdi de oradan bildim. Keyifleri yerinde olsa dayımla amcam da gelirdi, anamı kapıdan savuşturduklarına göre Kör Salim ‘’Yine gelin,’’ dememiş, böyle belledim…
Anam içeri girince suratıma baktı, geçip yerine oturdu. Ben sormadan anlatmaya başladı. ‘’Salim ağa, Ahmet, efendi çocuktur, terbiyeli çocuktur ama bir işte sebat etmez. Biraz amcasıyla biraz dayısıyla geçim olmaz. Siz bu gelişinizi dillendirmeyin. Ahmet de bir işte sabretsin, eli ekmek tutsun, sonra yine gelin, dedi bize,’’ diye anlattı.
Sevineceğimi de üzüleceğimi de şaşırdım, öylece kalakaldım.
‘’Ana,’’ dedim. ‘’Ya Meryem? O’nun gönlü var mıymış?’’
‘’Bilmem ki,’’ dedi anam. ‘’Onu hiç sormadım…’’
Bu haftayı da Özdemir Asaf ile noktalayalım kıymetli okur;
‘’Ağlasam geçer,
Biliyorum..
Ağlanmıyor.’’
Herkese sağlıklı, huzurlu, mutlu bir hafta dilerim.
Kalın sağlıcakla.
YAZARLAR
Yayınlanma: 29 Aralık 2022 - 09:00
Bir Başka Diyar
Hani demiştim ya asıl mesele başka diye, başkaydı işte… Anam, dayım, amcam ne kadar pervane olsalar da başımda ben başka diyarlardaydım
YAZARLAR
29 Aralık 2022 - 09:00
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir