Bir Çanakkaleli olarak Cumhuriyet’in anlamı bizler için çok farklıdır. Bir devrin battığı, göğüs göğüse çatışmaların yaşandığı, havada mermilerin çarpıştığı, yüzbinlerin şehit olup Anzaklarla beraber koyun koyuna yattığı bu topraklarda doğup, bu topraklarda geçirdiği her saniye için Cumhuriyet’e teşekkür etmeyen bir tek kişi bile yoktur diyesi geliyor insanın. Gerçi sadece diyesi geliyor çünkü biliyoruz ki Tek Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yaşadığımız Kurtuluş Savaşı sonucunda elde ettiğimiz bağımsızlığı önemsizleştiren, anlamsızca başka şeylerle kıyaslayan, kendi fikrine hizmet ediyorsa öven, etmiyorsa yeren bir kütle var ülkemizde.
Cumhuriyetin ne olduğunu kavramaktan uzak, demokrasiyi bir araç olarak gören sözde demokrat özde otokrat bu kesim biat kültürü içerisinde büyüyüp palazlandığından olsa gerek cumhuriyet fikrine o denli karşı ve demokrasiden o denli uzak ki insanın bu kütlenin tavırları karşısında önce nutku tutuluyor, ardından hayret etmekten başka bir şey yapası gelmiyor içinden. Cumhuriyet ve Demokrasi kavramları doğal olarak birbirini desteklerken, bu kavramları parçalara ayırıp işine geldiği şekilde eğip bükebilme fikri olsa olsa 3. Dünya ülkelerinin genlerinde olan bir yaklaşımdır.
Değişen ve gelişen dünya düzeninde ulus kavramının ortaya çıkmasıyla önemi artan Cumhuriyet fikri ülkemiz için her yönüyle başlı başına bir kazanç iken bu kavramın içini boşaltıp 2. Cumhuriyet, 5. Cumhuriyet gibi garabetlerle bir toplumu ve ülkeyi meşgul etmek, ülkenin yönünü medeniyetten gericiliğe çevirip bunu da bir başarı gibi lanse edebilmek normal bir ülkede mümkün değilken, ancak bizim gibi ülkelerde; biat kültürünü yaşamaya hevesli, para ve güç için nefes alıp bunu kutsalların arkasına saklayabilmek mümkündür. Ve bu aslında kendi içerisinde bir başarıdır.
Öyle ya da böyle bu ülke yönünü parçalanmaktan birlik olmaya, ulus olmaya, özgür ve demokrat olmaya çevirmişken bu yönü yeniden aynı istikamete çevirmeye çalışmak Cumhuriyet’e, tek başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk’e ve bu yolda canlarını vermiş yüzbinlere, yitip giden nesillere ihanettir.
Bu toplumu oluşturan her bir ferdin daha iyi bir gelecek sahibi olması için gerek olan cumhuriyet idaresi öngörülmüş bir ülkenin bu kadar çok fesli deliler, pedofili şeyhler, kendine bilim insanı diyen yobazlar, kendisini paraya ve güce satan insanlar çıkarıyor olabilmesi ise başlı başına bir mucizedir. Ancak her devrin adamı olanların el üstünde tutulduğu, bu el üstünde tutulanların şakşakçılığını yaptığı insanlar yoluyla ülkemize verilen zarar belki birkaç neslimizin heba olması ile bizi karşı karşıya bırakacaktır.
Bununla beraber 10. Yıl Marşının yasaklandığı, Andımızın ilkokullardan kaldırıldığı, T.C. ibarelerinin atıldığı, Cumhuriyet yürüyüşlerine izin verilmediği bu ülkeden ne yaparsanız yapın Mustafa Kemal Atatürk’ün adını silemeyeceksiniz. Her şeye rağmen Cumhuriyet idealine daha sıkı sarılacak, bu tacı daha yukarılara taşıyacak nesiller yetişmeye devam edecek ve gün geldiğinde o nesillerin omuzlarında çok daha iyi bir gelecek ile bu ülke şahlanacaktır. Yeter ki içi boşaltılmış değerlerimizin yarattığı ahlak çöküntüsünün ortadan kaldırıldığı günleri görebilelim ve yeter ki o ahlaksızlığı kendilerine yol edinmiş kütlelerin gün geçtikçe azaldığına şahit olalım.
Biz bir çift mavi gözün ışığında yolumuzda yürümeye devam ediyor olacağız ve o bir çift mavi göze olan sevdamız ise hiçbir zaman sonlanmayacaktır.
Yaşasın Cumhuriyet, Yaşasın Mustafa Kemal Atatürk ve Yaşasın Bu Ülkenin Aydınlık Nesilleri…
YAZARLAR
Yayınlanma: 29 Ekim 2019 - 10:21
Bir Çift Mavi Gözün Işığında
Bir Çanakkaleli olarak Cumhuriyet’in anlamı bizler için çok farklıdır
YAZARLAR
29 Ekim 2019 - 10:21
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir