Doğduğu günden bu yana, on beş yıldan fazla süre geçtiği halde, halen çoğu yere boyu yetişmeyen İsa, bu duruma içerlese de belli etmemeye çalışıyordu. Ama durum zorlu ve karmaşık bir hal alınca üzüldü. Durgunlaştı. Odasında bir köşeye çekilip düşünmeye başladı. Biraz sonra akşam olacak hava kararacak, ışıkları yakmak için düğmelere basması, raflara yetişip kap kaçak alması gerekecekti. Hele bir de pişirmesi yok mu? Şu lanet olası ocağın düğmelerine erişemediği gibi, bir de döndürmek için uğraşması gerekecekti. Annesinin, abisine seslenip kavanozların kapaklarını açtırdığı zamanları düşünüyor, konserve kapaklarını açma sırasının kendisine de geleceği günü özlemle beklediğini hatırlıyordu. O kadar beklediği halde durum bir türlü değişmemiş, aynı çaresizlikler de onunla birlikte beklemişti sanki. Koridordan annesinin ayak seslerini işitti. Annesinin, babasıyla veya kardeşiyle konuştuğunu duyuyor ama neler dendiğini anlamıyordu. Annesi kendisine seslenecek, bir şey isteyecek yapamayınca da bir lakap takacak diye ödü kopuyordu. Ondan odasını toplamasını, mahalle çeşmesinden su doldurmasını ya da fatura ödemeye gitmesini isteyebilirdi. Kocaman, biçimsiz, yordamsız ve kaygan damacana ne tutulabiliyor ne de taşınabiliyordu. İsa damacanayı, kendine has yöntemle yuvarlayarak götürebilirdi. Ama yuvarlarken ya babası görecek olursa...? Kendi babasından gördüğü gibi yapmadığı için İsa' ya fena çıkışır, hatta ona ceza verebilirdi. Eğer ceza verirse, onunla hiç konuşmaz, başkalarının da konuşmasını engeller, tamamen yok sayardı. En kötüsü de faturalar diye mırıldandı İsa. Kocaman, içinde ne yazdığı bir türlü anlaşılamayan kağıtların dilinden hiç mi hiç anlamıyordu. Faturaların o karmaşık absürt dilini çözmeye olanak yoktu. “Olsun ben de olduğu gibi götürür, boyumun yetişmediği gişelerde dakikalarca bekler, sıra bana gelince de yukarıya doğru parmak uçlarımda yükselerek kocaman kağıt parçasını ortası delik olan camın arkasındaki kişiye uzatırım, hiç olmadı yanımdaki kişilerden yardım isterim" diye düşündü. İsa dışında herkes bu gibi işlere uyumlu, yeterli ve alışkındı ne de olsa. Ama ya gişedeki memur ona bir şey sorarsa. O zaman ne yapacaktı? Gişedeki memurun dilini bilmiyordu ki. Bir türlü öğrenememişti şu faturacayı. Bir de oradaki memurların, yaptığı işi yüceltmek, kendini önemli göstermek için konuşmalarını din adamlarınınkine benzer mistik bir zorlaştırması vardı ki sormayın. Annesi ve annesinin akrabaları, babasının da o dili pek öğrenemediği için şöyle insan içine çıkıp ele güne karşı akıcı bir faturaca konuşmayı beceremedi bir türlü diye yüksünürlerdi.
İsa masanın ayaklarının dibine yanaştı. Masanın üstünde bir su bardağı olmalıydı. Ama onu bir türlü göremiyordu. Masanın yukarılara doğru gittikçe daralan köşeli bacağı, korkunç devasa tropikal ağaçları andırıyordu. Masanın üstüne kancalı bir ip atıp tırmanmayı kendisini yukarıya doğru çekmeyi düşündüyse de sonrasında düşüp kendimi sakatlayabilirim diye vaz geçti. “Su içebilmenin başka yolları da olmalı” diye geçirdi içinden. Şimdiye kadar herkes, ataları, dedeleri suyu hep aynı şekilde içmişler, neden o da aynı şekilde içmek zorundaydı ki? Birden kulakları uğuldayıp elleri parmak uçlarına kadar uyuştu. Kalbi hızla çarpmaya başladı. En tehlikeli, en söylenmemesi gereken , içinden bile geçirmesinin kesinlikle yasak olduğu şeyi söylemişti. Hiç kimse görmeden bir yerden su bulup, içmenin yollarını düşündü. Açık pencerenin önüne doğru seyitti. Dışarıya doğru göz ucuyla şöyle bir baktı. Dışarıda bulutlu, kapalı, kasvetli bir hava vardı. Birbirinin aynı şekilde sıralanmış gri beton evlerin uçlarını gördü. Yoldan geçen araçlarla kalabalığın çıkardığı ortak ses kendi içinde uyumlu bir uğultuyla içeriye doğru dolarken, neredeyse görünecek ve elle tutulacak kadar yoğun ve somuttu. Bu uğultunun tüm bu berbat, çirkin, gri yapıları oluşturan şeyle aynı maddeden olduğunu hissetti. En tuhafı da asfalt yolun, özellikle sabah saatlerinde duyulan, araba lastiklerinin nemle karışık tortusuyla birleşmiş uzaklık, kimsesizlik, ve yalnızlık kokusuydu.
(Devamı haftaya)
YAZARLAR
Yayınlanma: 06 Şubat 2021 - 10:00
Bir Hikaye: ANORMAL
Doğduğu günden bu yana, on beş yıldan fazla süre geçtiği halde, halen çoğu yere boyu yetişmeyen İsa, bu duruma içerlese de belli etmemeye çalışıyordu
YAZARLAR
06 Şubat 2021 - 10:00
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir