Gecenin karanlığında, sadece arabanın farlarının aydınlattığı kadarı görünüyordu. Büyükçe bir çeşme vardı, köy girişinin bir hayli uzağında. Uzunca bir havuzu olan çeşme daha çok hayvanları sulamak için kullanılırdı. Koyun sürüsü geldiğinde çeşmenin havuzuna sıralanırlar ve rahatça su içebilirlerdi.
Araba dar köy yolundan gecenin karanlığında ilerlerken, çeşme önüne geldiğinde birden koyun sürüsü belirdi. Araba ani bir frenle durdu. Toz duman ne dediğini bilmiyordu. Öyle ki tozdan koyunlar zor seçiliyordu. Az sonra koyunların sahibi göründü. Yanında yedi sekiz yaşlarında bir oğlan çocuğu vardı. Adamın oğlu olmalıydı. Adam özellikle arabanın farlarının aydınlattığı, görülebilecek bir yerde, aceleyle çocuğunu tokatladı. Adam koyunlarına bakmayarak, az kalsın bir kazaya sebebiyet veriyordu. Böylelikle hem bir suçlu bulmuş oldu, hem de arabayı kullananın kendisini suçlu hissetmesini sağladı. Kendisine yönelecek bir ithamı da engelledi.
Neye uğradığını anlayamayan çocuk ağlamakla şaşkınlık arasında araba farlarının aydınlattığı sahneden uzaklaştı. Çeşmenin ardına doğru gizlendi. Biraz ağlamaklıydı. Canının yanmasından daha ziyade, babasına gücenmiş gibiydi. Neden gücendin diye sorsanız, “babam tokat attı ondan” derdi. Ve asıl, en derinlerde açılan yarasını ve kırılıp dökülmesini tarif edemezdi.
-Yahu! dedi arabadaki adamlardan biri yanındakine.
- Çocuğu neden dövdü ki şimdi bu? Hay Allah, az daha koyunlara çarpıyorduk. Be adam bari el feneri filan yak. Koyunların yoldan sırayla çekilmelerini bekledikten sonra, araba yoluna yavaşça devam etti. Çoban arabanın siluetine baktı arkadan kendi kendine bir şeyler mırıldanarak. Sonra çocuğuna seslendi. Hiçbir şey olmamış gibi. Koyunları toplayıp yollarına devam ettiler.
Koyunların çan sesleri, bağırışları, toz duman her şeyi örtbas edip, hiçbir şey olmamış durumuna getirdi. Çocuğun yanağındaki kızarıklık olmasaydı, hakikaten hiçbir şey olmamış gibiydi. Onu da zaten gecenin karanlığında gören bile yoktu.
- Çocuğu neden dövdü ki şimdi bu? Hay Allah, az daha koyunlara çarpıyorduk. Be adam bari el feneri filan yak. Koyunların yoldan sırayla çekilmelerini bekledikten sonra, araba yoluna yavaşça devam etti. Çoban arabanın siluetine baktı arkadan kendi kendine bir şeyler mırıldanarak. Sonra çocuğuna seslendi. Hiçbir şey olmamış gibi. Koyunları toplayıp yollarına devam ettiler.
Koyunların çan sesleri, bağırışları, toz duman her şeyi örtbas edip, hiçbir şey olmamış durumuna getirdi. Çocuğun yanağındaki kızarıklık olmasaydı, hakikaten hiçbir şey olmamış gibiydi. Onu da zaten gecenin karanlığında gören bile yoktu.