Gayrimenkul sektöründe kiralama ve satışlarda mülkün değerini arttıran unsurlardan biridir manzara kavramı ki deniz veya boğaz gören mülkler her zaman için manzaraya sahip olmayan mülklere göre daha değerlidir. Deniz görmeyen mülklere oranla bu fark ciddi boyutlarda olabileceği gibi çoğu zaman ise bu manzara bazı mal sahiplerince mülk satmaktan öte manzara satmaya dönebilmektedir. Tabi bu durum bazılarının tepkisini çekse bile neticede bu mülkler alınırken de ona göre bir fark ödenerek alındığından makul oranlarda şerefiye payı dediğimiz değer artışı olması anlaşılabilir bir olgudur.
Tabi burada asıl soru şu olmalıdır; “Nedir bu boğaz manzarası?”. Zira her deniz gören veya daha net şekilde ifade etmek gerekirse ucundan kıyısından bir parça su birikintisi gören her gayrimenkul deniz manzaralı mıdır? Oysa gayrimenkul ilanlarında sıklıkla karşılaştığımız yanıltıcı ibarelerden biri olarak öne çıkan bir pazarlama stratejisidir bu söylem. Öyle bir allanıp pullanır ki sanırsınız kordonda ilk sıradaki bir ev gibi bir manzaraya sahiptir de eve gittiğinizde gördüğünüz uzaklardan bir su birikintisidir. 15 yıldan fazla bir süre İstanbul gibi boğaz manzarasının en alasına sahip noktalarda gayrimenkul danışmanlığı yapmış biri olarak ne boğaz manzarasıdır, ne boğaz manzarası değildir ister istemez bilirim. Ve ne yazık ki çoğu deniz manzaralı pazarlanan gayrimenkulün aslında bir manzaraya sahip olmadığını da tecrübe etmişimdir.
Boğaz manzarası kavramını biraz açalım. Balkonunuzda veya salonunuzda oturduğunuzda eşiniz dostunuzla boğaza karşı bir yemek masası kurabiliyorsanız, sohbetinizi ederken ayın denizde yarattığı parıltıları görebiliyorsanız, geniş bir açı ile sola baktığınızda deniz, sağa baktığınızda deniz görebiliyorsanız ve bu gördüğünüz deniz manzarası çatılar ve uydu antenleri ile kesilmiyorsa bu bir deniz veya boğaz manzarasıdır. İstanbul’daysanız Kız Kulesini, tarihi yarımadayı, Boğaz Köprüsü’nü kesintisiz bir şekilde görüyorsanız veya Çanakkale’deyseniz solunuzda Abide’yi, karşınızda Kilitbahir’i ve sağınızda Eceabat’ı veya bunlardan birini oldukça geniş bir açı ile ve net bir şekilde görebiliyorsanız gayrimenkulünüzün boğaz manzarası vardır. Bunun haricindeki tüm seçenekler deniz manzarasının uzağından ya da yakınından geçmez. Olsa olsa açısına göre mülkünüzün değerini belki bir miktar arttırabilir ama çoğu zaman fiyata etkisi dahi olmaz, çünkü bahsedilen manzara boğaz manzarası değil bir su birikintisinden ibarettir.
Hele hele öyle çatıların üzerinden bir parça deniz, iki binanın arasından bir karış deniz, 2 metrekare balkona çıkıp ayakta sigaranızı içerken gördüğünüz su birikintisi veya oturup keyfini süremeyeceğiniz yatak odasından perdeyi açıp kaparken gördüğünüz manzara hiçbir zaman deniz manzarası olmamıştır ve hiçbir zaman da olmayacaktır. Tabi emlakçıların ve bazı mal sahiplerinin bizlere sunduğu deniz manzarası hikayeleri muazzam keyiflidir. Sanırsınız kaptan köşküdür anlatılan daire ama gerçekler bırakın kaptan köşkünü anca kamaradaki lombozlardan (ufak yuvarlak pencereler) gördüğünüz manzaradır. Bir çoğunda dürbüne ihtiyacınız vardır ya da elinizdeki fotoğraf makinası ile yakınlaştıra yakınlaştıra bir su birikintisi görebilme ihtimaliniz vardır. Hele ki şu binalar olmadan önce kesintisiz boğaz manzarasından bahsedenler daha da enteresandır, sadece dinlersiniz çünkü hayal aleminde yaşayan biri size evini pazarlamaya çalışmaktadır. Soldaki bina olmasa, ortadaki plaza yapılmasa, sağdaki blok olmasaymış çok güzel manzarası varmış buraların. Ne yapalım peki? Aldıktan sonra soldaki binanın 2 katını yıkalım, ortadaki plazayı indirelim, sağdaki bloğu da kapıcıya rica edelim yıktıralım mı?
Deniz veya boğaz manzarası evet önemlidir, ancak bu manzara gerçeklerle birlikte bir değer kazanır. Hayali manzaralar, olmayan denizler, uzaklardan görünen su birikintileri, çatı silsilesi içerisinde güç bela göze gelen bir tane gemi silütenden yola çıkarak denizi görebildiğini varsayabilmeler gayrimenkulün değerini de arttırmaz, bunu pazarlama unsuru yaptığınızda gayrimenkulün satışını da kolaylaştırmaz. Bu sebeple de gayrimenkul satışı hayallerin üzerine inşa edildiğinde satışı da hayal olarak kalır, düşünülen rakamlara da ucundan kıyısından yaklaşılmaz. Olsa olsa körler sağırlar birbirini ağırlar ki o da gayrimenkul sektörünün gerçeklerini değiştirmez.
Bu Şehri ve Bu İşi Çok Seviyoruz…
Bu Şehri ve Bu İşi Çok Seviyoruz…