Şair, Çevirmen ve Gazeteci olan Erdal Alova İstanbul’un karmaşıklığından kaçarak Çanakkale’ye yerleşenlerden. 2000 senesinde Ayvacık’a yerleşen Alova, 2009 yılında Birinci Çoğul Şarkı isimli Anadolu’nun tarihini anlattığı bir kitap serisi üzerine çalışmaya başladı. Şiir destan türünde yazdığı kitabı daha sonra 3 ciltte toplandı. Alova kitaplarının yazılma nedenini, “Kimse yazmadığı için bu görev bana düşmüş gibi geldi” şeklinde açıkladı.
Erdal Alova 1952 Ankara doğumlu, Şair, çevirmen, gazeteci. Çok sayıda kitabı ve çalışmaları bulunan Alova Çanakkale’de ikamet ediyor ve çalışmalarını Çanakkale’de sürdürüyor. 2000 yılına kadar İstanbul Kadıköy’de yaşayan Alova, sonrasında Ayvacık’a yerleşerek İstanbul’dan kaçanlar kervanına katıldı. İşte sizler için yaptığımız Erdal Alova söyleşisi…
Yaptığınız çalışmalardan bahsedebilir misiniz?
1993 yılına kadar sürekli çalıştım. Ansiklopedilerde, dergilerde ve gazetelerde tercüman ve editör olarak çalıştım. 93’ten sonra tamamen kendi çalışmalarıma odaklandım, şiir çevirileri yapmaya başladım, şiir yazmaya başladım. Tarih ve mitoloji ile ilgilendiğim için İngilizce ve İspanyolca çeviriler yapmaya başladım. BU GÖREV BANA DÜŞMÜŞ GİBİ GELDİ Kişisel çalışmalarınız neler?
2009 yılından beri ‘Birinci Çoğul Şarkı’ isimli bir kitap serisi üzerine çalışıyorum. Kitapta Anadolu’nun tarihini anlatıyorum, şiir/destan türünde olan eserle Anadolu’nun başlangıcından günümüze kadar olan değişimini ve kültürünü anlatmayı hedefliyorum. Yapılmamış bir iş olduğunu anladığımda M.Ö 11. yüzyıldan başlayarak, çok tanrılı dinler bölümünü oluşturdum. Hem coğrafya hem tinsel yaşam işleyerek ‘Birinci Çoğul Şarkılar’ isimli kitabımda Hz. İsa’ya kadar getirdim. Kitaplarda dönem dönem ayırdığım için devamı geldi tabii ki. 270 sayfa tuttu kitap, tek bir şiir üzerinden devam ederek. Yazımı 6 yıl sürdü. Çeşitli ödüller aldı. Birinci Çoğul şarkının ikinci cildinde ise Anadolu’nun Hristiyanlık tarihini Hatay’dan Bergama’ya uzanışını anlattım. Üçüncü Ciltte ise Bizans’ı anlattım. İş Bankası Kültür Yayınlarında yayınlandı. Üçüncü ciltte Osmanlı’ya kadar getirdim. Kimse yazmadığı için bu görev bana düşmüş gibi geldi. 20-30 KELİME TÜRETTİM
Şu an okumalar yapıyorum ve çalışmalarıma devam ediyorum. Dördüncü ciltte Osmanlı’yı Son ciltte ise Cumhuriyet’i anlatacağım. Şiirlerimde objektif bakmaya gayret ediyorum, kuş bakışı kullanarak tarihi inceliyorum. 20.000 Dizelik tek bir şiir olacak Birinci Çoğul Şarkılar. Kitabın ve şiirlerin önemli bir özelliği dönemleri bölümlere ayırdığım için baştan sona veya bölüm olarak okuyabilirsiniz. Özel ad hiç kullanmadım. Kendim 20-30 kelime türeterek dilimize yeni kelimeler kazandırdım. Çevirilerinizden konuşursak eğer; bilinen ve popüler olan eserlerden çevirileriniz var mı? Pablo Neruda’nın eserlerini çevirdim, Kuşlar Sanatı, Kaptanın Dizeleri, Yeryüzünde Konaklama, Kuruntular Kitabı vs. Aynı zamanda Konstantinos Kavafis’in Bu Kenttir Gidip Gideceğin Yer isimli kitabının çevirisini yaptım, Can yayınları, İş Bankası Yayınları gibi sektörde markalaşmış yayınevleriyle çalıştım. Yaptığım çeviriler onlarca baskı yaptı ve beni onurlandırdı. Çok fazla çeviri yaptığım şiir ve çalışma var merak edenler internetten kolaylıkla bulabilir. Türk Edebiyatından bildiğimiz daha önce çalıştığınız yazarlar ve şairler var mı?
Biz 68 Kuşağından sonraki ara kuşak olduğumuz için İstanbul’da yaşadığım dönemde edebiyat ve Sanat camiası günümüzdekinden farklıydı, daha politik, daha yoğun işler yapılıyordu, gençlik yıllarımı Can Yücel, Edip Cansever, Vedat Türkali, Barış Pirhasan gibi isimlerle geçirdim. Çalışmalarımızı da bu isimlerle beraber gerçekleştirdik, özellikle Barış Pirhasan’la ‘’Kavafis’’ isimli bir çalışmamız var. Kuzguncuk’ta yaşadım yıllarca Can Yücel’le komşuyduk. Yıllarca beraberdik, 91 senesinin Aralık Ayında ‘’Doğaçlamalar’’ isimli bir şiir yazmıştık. Şiirin altında benim imzamda bulunuyor, Can Yücel Şiiri kitabına almıştı, bir gün keyifsiz hissettiğimiz bir aralıkta masa başında sohbet ederken kendiliğinden ortaya çıkmıştı şiir, ismi de oradan gelir. Günümüzde okuyup sevdiğiniz yazarlar/şairler var mı?
Bizden sonra gelenler arasında çok parlak bulduğum şairler maalesef yok. Küçük İskender’i çok severdim, beğenirdim erken vefat etti. Gökçenur Ç. Var çalışmalarını severek takip ettiğim ve umut verenler arasında. Haydar Ergülen hala güzel yazıyor bana göre. Edebi hayatınızda unutamadığınız bir olay yaşadınız mı?
Küçük İskender’den bahsedince anımsadım, Şiir Grevi vardı bizim. Dünyanın ilk şiir grevini İstanbul’da yaptık, Dergiler kitabevleri falan yazarlara para ödemiyordu, telif meselesi henüz oturmamıştı. Yazarlar ve şairler para için yazmıyor ancak zorunluluklar var hayatta mutlaka paraya ihtiyaç duyuyorsun, o dönemde Ahmet Erhan’ın şiirlerini Ahmet Kaya bestelemişti. Dardayım ve Bugün de Ölmedim Anne gibi şiirlerini herkes bilir herkes dinlemiştir ancak Ahmet Kaya gelir elde ederken Ahmet Erhan yoklukla boğuşuyordu. Refik Durbaş ve ben bu konuyu konuşuyorduk, ‘Şiir grevine gidelim’ dedim, 6 ay şiir vermemeye karar verdik dergilere, şairleri seçmeye başladık. Can Yücel’e gittik önce hemen kabul etti, Melih Cevdet Anday’a telefon ettik önce kabul etti yarım saat sonra vazgeçti, Cemal Süreya, Ataol Behramoğlu dahil oldu, 9 kişi olduk özetle, Küçük İskender’de genç şairleri temsilen katıldı, 3 ay sonra Küçük İskender bana geldi, ‘’Ben dayanamıyorum şiirlerimi vermek istiyorum dergilere’’ dedi. İlk vazgeçen İskender oldu, 1 ay sonra Cemal Süreya vefat etti, 7 kişi kaldık ve 7 kişi 6 ay boyunca yazmadı. İşe yaradı mı diye sorarsanız Ahmet Erhan Ahmet Kaya’yı dava etti ve o dönem bir ev aldı kendisine telif hakkı parasıyla. Bu güzel sohbet için teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim.
1993 yılına kadar sürekli çalıştım. Ansiklopedilerde, dergilerde ve gazetelerde tercüman ve editör olarak çalıştım. 93’ten sonra tamamen kendi çalışmalarıma odaklandım, şiir çevirileri yapmaya başladım, şiir yazmaya başladım. Tarih ve mitoloji ile ilgilendiğim için İngilizce ve İspanyolca çeviriler yapmaya başladım. BU GÖREV BANA DÜŞMÜŞ GİBİ GELDİ Kişisel çalışmalarınız neler?
2009 yılından beri ‘Birinci Çoğul Şarkı’ isimli bir kitap serisi üzerine çalışıyorum. Kitapta Anadolu’nun tarihini anlatıyorum, şiir/destan türünde olan eserle Anadolu’nun başlangıcından günümüze kadar olan değişimini ve kültürünü anlatmayı hedefliyorum. Yapılmamış bir iş olduğunu anladığımda M.Ö 11. yüzyıldan başlayarak, çok tanrılı dinler bölümünü oluşturdum. Hem coğrafya hem tinsel yaşam işleyerek ‘Birinci Çoğul Şarkılar’ isimli kitabımda Hz. İsa’ya kadar getirdim. Kitaplarda dönem dönem ayırdığım için devamı geldi tabii ki. 270 sayfa tuttu kitap, tek bir şiir üzerinden devam ederek. Yazımı 6 yıl sürdü. Çeşitli ödüller aldı. Birinci Çoğul şarkının ikinci cildinde ise Anadolu’nun Hristiyanlık tarihini Hatay’dan Bergama’ya uzanışını anlattım. Üçüncü Ciltte ise Bizans’ı anlattım. İş Bankası Kültür Yayınlarında yayınlandı. Üçüncü ciltte Osmanlı’ya kadar getirdim. Kimse yazmadığı için bu görev bana düşmüş gibi geldi. 20-30 KELİME TÜRETTİM
Şu an okumalar yapıyorum ve çalışmalarıma devam ediyorum. Dördüncü ciltte Osmanlı’yı Son ciltte ise Cumhuriyet’i anlatacağım. Şiirlerimde objektif bakmaya gayret ediyorum, kuş bakışı kullanarak tarihi inceliyorum. 20.000 Dizelik tek bir şiir olacak Birinci Çoğul Şarkılar. Kitabın ve şiirlerin önemli bir özelliği dönemleri bölümlere ayırdığım için baştan sona veya bölüm olarak okuyabilirsiniz. Özel ad hiç kullanmadım. Kendim 20-30 kelime türeterek dilimize yeni kelimeler kazandırdım. Çevirilerinizden konuşursak eğer; bilinen ve popüler olan eserlerden çevirileriniz var mı? Pablo Neruda’nın eserlerini çevirdim, Kuşlar Sanatı, Kaptanın Dizeleri, Yeryüzünde Konaklama, Kuruntular Kitabı vs. Aynı zamanda Konstantinos Kavafis’in Bu Kenttir Gidip Gideceğin Yer isimli kitabının çevirisini yaptım, Can yayınları, İş Bankası Yayınları gibi sektörde markalaşmış yayınevleriyle çalıştım. Yaptığım çeviriler onlarca baskı yaptı ve beni onurlandırdı. Çok fazla çeviri yaptığım şiir ve çalışma var merak edenler internetten kolaylıkla bulabilir. Türk Edebiyatından bildiğimiz daha önce çalıştığınız yazarlar ve şairler var mı?
Biz 68 Kuşağından sonraki ara kuşak olduğumuz için İstanbul’da yaşadığım dönemde edebiyat ve Sanat camiası günümüzdekinden farklıydı, daha politik, daha yoğun işler yapılıyordu, gençlik yıllarımı Can Yücel, Edip Cansever, Vedat Türkali, Barış Pirhasan gibi isimlerle geçirdim. Çalışmalarımızı da bu isimlerle beraber gerçekleştirdik, özellikle Barış Pirhasan’la ‘’Kavafis’’ isimli bir çalışmamız var. Kuzguncuk’ta yaşadım yıllarca Can Yücel’le komşuyduk. Yıllarca beraberdik, 91 senesinin Aralık Ayında ‘’Doğaçlamalar’’ isimli bir şiir yazmıştık. Şiirin altında benim imzamda bulunuyor, Can Yücel Şiiri kitabına almıştı, bir gün keyifsiz hissettiğimiz bir aralıkta masa başında sohbet ederken kendiliğinden ortaya çıkmıştı şiir, ismi de oradan gelir. Günümüzde okuyup sevdiğiniz yazarlar/şairler var mı?
Bizden sonra gelenler arasında çok parlak bulduğum şairler maalesef yok. Küçük İskender’i çok severdim, beğenirdim erken vefat etti. Gökçenur Ç. Var çalışmalarını severek takip ettiğim ve umut verenler arasında. Haydar Ergülen hala güzel yazıyor bana göre. Edebi hayatınızda unutamadığınız bir olay yaşadınız mı?
Küçük İskender’den bahsedince anımsadım, Şiir Grevi vardı bizim. Dünyanın ilk şiir grevini İstanbul’da yaptık, Dergiler kitabevleri falan yazarlara para ödemiyordu, telif meselesi henüz oturmamıştı. Yazarlar ve şairler para için yazmıyor ancak zorunluluklar var hayatta mutlaka paraya ihtiyaç duyuyorsun, o dönemde Ahmet Erhan’ın şiirlerini Ahmet Kaya bestelemişti. Dardayım ve Bugün de Ölmedim Anne gibi şiirlerini herkes bilir herkes dinlemiştir ancak Ahmet Kaya gelir elde ederken Ahmet Erhan yoklukla boğuşuyordu. Refik Durbaş ve ben bu konuyu konuşuyorduk, ‘Şiir grevine gidelim’ dedim, 6 ay şiir vermemeye karar verdik dergilere, şairleri seçmeye başladık. Can Yücel’e gittik önce hemen kabul etti, Melih Cevdet Anday’a telefon ettik önce kabul etti yarım saat sonra vazgeçti, Cemal Süreya, Ataol Behramoğlu dahil oldu, 9 kişi olduk özetle, Küçük İskender’de genç şairleri temsilen katıldı, 3 ay sonra Küçük İskender bana geldi, ‘’Ben dayanamıyorum şiirlerimi vermek istiyorum dergilere’’ dedi. İlk vazgeçen İskender oldu, 1 ay sonra Cemal Süreya vefat etti, 7 kişi kaldık ve 7 kişi 6 ay boyunca yazmadı. İşe yaradı mı diye sorarsanız Ahmet Erhan Ahmet Kaya’yı dava etti ve o dönem bir ev aldı kendisine telif hakkı parasıyla. Bu güzel sohbet için teşekkür ederiz.
Ben teşekkür ederim.