Diyeceğim demesine de öyle bir açıklaması olmadı.
Yalnız..sağdan soldan duyuyorum ‘siyasete atılacakmış’ diye..
Eh yakışır canım; siyaset sahnesinde arz-ı endam kıranlardan neyi eksik. 9 yıl gibi (şehrin rekorudur, kendisi en uzun süre görev yapan başkandır) tereyağından kıl çeker gibi Çanakkale Baro Başkanlığı yapan bir insanın siyasete de katacağı çok şey vardır.. Meraklısına:
Laf aramızda hukukçular siyasetin baş köşesindeler.
Çanakkale ölçeğinde bile 2 hukukçu siyasetin baş köşesinde; maşallah Ankara’da, siyasetin çetrefil yollarında racon kesecek kadar güçlü isimler..
İktidarın Grup Başkan Vekili Bülent Turan..
Ana Muhalefetin Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek.. İster hukukçu olsun..
İster işletmeci..
Siyasette meslek gözetmiyorum; kavgadan beslenmeyen, kendi istikbalinden önce ekmeğini yediği ülkesinin ve vatandaşın geleceği için üretken insan olmasını yeterli görüyorum. Belki meslek olarak mecliste (hangi meclis olursa olsun – belediye – özel idare – TBMM) biraz psikolog bulunmasında fayda olabilir.. Bu anlamda Bülent Şarlan’ın siyasette olmasını isterim.
‘Aile terbiyesi almış, kavgadan gürültüden kaçan, hırgür insanı değilsen siyasette tutunman, kalabilmen pek mümkün olmuyor’ yorumlarına katılmıyorum..bizim bu dünyaya gelmemizin bir gayesi olmalı. Yanlış giden şeyleri düzeltme isteğimizi kuvvetlendirmek boynumuzun borcudur..unutma, hepimiz borçluyuz. Mesela dedik mesela:
Al sana Bülent Turan. Seversin sevmezsin; adam bir şeyleri değiştirmek için çalışıyor. Bir bakıyorsun yerde bir bakıyorsun gökte. Şimdi farklı görüşler ‘kem küm kem’ diyecek..o da onların düşüncesi. Kardeşim adam hakkını veriyor. Bu şehirde her daire amiri, her yerel siyasetçi (Ak Partili siyasetçileri kastediyorum) onun kadar çalışsa pek çok şeyi değiştirebilirler.. Kendisi için siyaset yapma çabası içinde olanları gördükçe, sahneden birer birer kayıp gittikçe..
Uzatmayayım; bu şehirde küçük bir çakıl taşını bile yoldan kaldırmak hizmettir. Hepimiz taşıdığımız beynimiz kadar dünyadan sorumluyuz.. Şimdi..
Sadede gelelim; Bülent Şarlan siyasete girecek mi. Girecekse nasıl girecek. Davet mi edilecek yoksa yarışa bir yerden dahil mi olacak..(benim duyumum siyasette olmak istediği yönünde). Orasını kendi bilecek ama geçmişten bir örnek vermek istiyorum. Sen buradan nasıl bir çıkarım yaparsan yap. Orası seni ilgilendirir..
Aslında biraz da özlediğim bir durum.. Yılını hatırlamıyorum. Rahmetli Faruk Semizoğlu DYP İl Başkanı. Hem de güçlü bir İl Başkanı. Cumhuriyet Meydanında İl Binası onun döneminde partinin mülkü olmuştur.
O dönemde Nevfel Şahin, Hamdi Üçpınarlar, Süleyman Ayhan, Rahmi Özer milletvekili..
Faruk Semizoğlu bize bir açıklamasında ‘bundan sonra İl Başkanı ve yönetimi asıldır. Milletvekillerimiz bizim tespitlerimiz üzerinden hizmet üretecek. Milletvekilinin adamı olmayacak. Milletvekilleri vatandaşın ve İl Yönetiminin adamı olacak..önceliği biz belirleyeceğiz’ demişti..
Mealen sanırım böyle bir açıklamaydı..
Şimdi bakıyorum da parti ayırmaksızın böyle güçlü bir açıklama yapabilecek il başkanı var mı. Bazı partilerin il başkanı neredeyse yok. Her şey tepedeki siyasetçiden, Belediye Başkanından bekleniyor.
Maşallah pek çok siyasetçi toplantılara çalışmadan, altın gününe gider gibi katılınca ortaya üretim çıkmıyor.. Laf olsun torba dolsun..
İşte bu nedenle siyasette Bülent Şarlan gibi yetişmiş, fikir sahibi; düşünce üreten çalışkan insanlara ihtiyacımız var. Bu yazıyı buraya kadar okuduysan sana da ihtiyacımız var. Sıradaki yazım:
‘Çanakkale nereye gidiyor’ sorusuna kendimce bir yanıt aradım ve buldum. Bulduğum şey seni şaşırtır mı bilemem ama düşünüyorsan, üretiyorsan ikinci bir Ülgür Gökhan yazısı geliyor. Galiba Ülgür Gökhan’ı hem sevenler hem kızanlar mutlu olacak..
(Ayrıca 30 Ağustos Pazartesi günü yazdığım Bence Ülgür Gökhan’ı asalım başlıklı yazımı okumanı öneririm)
‘Nası yani’de mi..
‘Şekerim bu nasıl iş hem evet hem hayır olur mu’
Yalnız..sağdan soldan duyuyorum ‘siyasete atılacakmış’ diye..
Eh yakışır canım; siyaset sahnesinde arz-ı endam kıranlardan neyi eksik. 9 yıl gibi (şehrin rekorudur, kendisi en uzun süre görev yapan başkandır) tereyağından kıl çeker gibi Çanakkale Baro Başkanlığı yapan bir insanın siyasete de katacağı çok şey vardır.. Meraklısına:
Laf aramızda hukukçular siyasetin baş köşesindeler.
Çanakkale ölçeğinde bile 2 hukukçu siyasetin baş köşesinde; maşallah Ankara’da, siyasetin çetrefil yollarında racon kesecek kadar güçlü isimler..
İktidarın Grup Başkan Vekili Bülent Turan..
Ana Muhalefetin Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek.. İster hukukçu olsun..
İster işletmeci..
Siyasette meslek gözetmiyorum; kavgadan beslenmeyen, kendi istikbalinden önce ekmeğini yediği ülkesinin ve vatandaşın geleceği için üretken insan olmasını yeterli görüyorum. Belki meslek olarak mecliste (hangi meclis olursa olsun – belediye – özel idare – TBMM) biraz psikolog bulunmasında fayda olabilir.. Bu anlamda Bülent Şarlan’ın siyasette olmasını isterim.
‘Aile terbiyesi almış, kavgadan gürültüden kaçan, hırgür insanı değilsen siyasette tutunman, kalabilmen pek mümkün olmuyor’ yorumlarına katılmıyorum..bizim bu dünyaya gelmemizin bir gayesi olmalı. Yanlış giden şeyleri düzeltme isteğimizi kuvvetlendirmek boynumuzun borcudur..unutma, hepimiz borçluyuz. Mesela dedik mesela:
Al sana Bülent Turan. Seversin sevmezsin; adam bir şeyleri değiştirmek için çalışıyor. Bir bakıyorsun yerde bir bakıyorsun gökte. Şimdi farklı görüşler ‘kem küm kem’ diyecek..o da onların düşüncesi. Kardeşim adam hakkını veriyor. Bu şehirde her daire amiri, her yerel siyasetçi (Ak Partili siyasetçileri kastediyorum) onun kadar çalışsa pek çok şeyi değiştirebilirler.. Kendisi için siyaset yapma çabası içinde olanları gördükçe, sahneden birer birer kayıp gittikçe..
Uzatmayayım; bu şehirde küçük bir çakıl taşını bile yoldan kaldırmak hizmettir. Hepimiz taşıdığımız beynimiz kadar dünyadan sorumluyuz.. Şimdi..
Sadede gelelim; Bülent Şarlan siyasete girecek mi. Girecekse nasıl girecek. Davet mi edilecek yoksa yarışa bir yerden dahil mi olacak..(benim duyumum siyasette olmak istediği yönünde). Orasını kendi bilecek ama geçmişten bir örnek vermek istiyorum. Sen buradan nasıl bir çıkarım yaparsan yap. Orası seni ilgilendirir..
Aslında biraz da özlediğim bir durum.. Yılını hatırlamıyorum. Rahmetli Faruk Semizoğlu DYP İl Başkanı. Hem de güçlü bir İl Başkanı. Cumhuriyet Meydanında İl Binası onun döneminde partinin mülkü olmuştur.
O dönemde Nevfel Şahin, Hamdi Üçpınarlar, Süleyman Ayhan, Rahmi Özer milletvekili..
Faruk Semizoğlu bize bir açıklamasında ‘bundan sonra İl Başkanı ve yönetimi asıldır. Milletvekillerimiz bizim tespitlerimiz üzerinden hizmet üretecek. Milletvekilinin adamı olmayacak. Milletvekilleri vatandaşın ve İl Yönetiminin adamı olacak..önceliği biz belirleyeceğiz’ demişti..
Mealen sanırım böyle bir açıklamaydı..
Şimdi bakıyorum da parti ayırmaksızın böyle güçlü bir açıklama yapabilecek il başkanı var mı. Bazı partilerin il başkanı neredeyse yok. Her şey tepedeki siyasetçiden, Belediye Başkanından bekleniyor.
Maşallah pek çok siyasetçi toplantılara çalışmadan, altın gününe gider gibi katılınca ortaya üretim çıkmıyor.. Laf olsun torba dolsun..
İşte bu nedenle siyasette Bülent Şarlan gibi yetişmiş, fikir sahibi; düşünce üreten çalışkan insanlara ihtiyacımız var. Bu yazıyı buraya kadar okuduysan sana da ihtiyacımız var. Sıradaki yazım:
‘Çanakkale nereye gidiyor’ sorusuna kendimce bir yanıt aradım ve buldum. Bulduğum şey seni şaşırtır mı bilemem ama düşünüyorsan, üretiyorsan ikinci bir Ülgür Gökhan yazısı geliyor. Galiba Ülgür Gökhan’ı hem sevenler hem kızanlar mutlu olacak..
(Ayrıca 30 Ağustos Pazartesi günü yazdığım Bence Ülgür Gökhan’ı asalım başlıklı yazımı okumanı öneririm)
‘Nası yani’de mi..
‘Şekerim bu nasıl iş hem evet hem hayır olur mu’