Golf Çay Bahçesinde başlayan yürüyüş, kadınların isyanları ve sloganları ile İskele Meydanında son buldu.
İskele Meydanı’nda gerçekleşen basın açıklamasında; “Dünyanın birçok yerinde sağ-muhafazakarlığın yükselişiyle kadınlara ve LGBTİQ+’lara yönelik şiddet ve nefret politikaları her geçen gün artmaya devam ediyor. Toplumsal cinsiyet karşıtlığı üzerinden şekillenen bu hareketler bir yandan doğrudan varoluşlarımızı hedef alırken, bir yandan da kadınları kutsal aile içerisine hapsediyor. Türkiye’de de bu sağ popülist söylemleri üreten AKP-MHP iktidarı ve yancıları Yeniden Refah Partisi, her geçen gün kadınları ve ve lubunyaları hedef alan açıklamalarla karşımızda. Kadınları ev içi ücretsiz emek, kutsal aile ve annelik üzerinden evlere hapsetmeye çalışan AKP-MHP ittifakı, İstanbul Sözleşmesinin de feshedilmesinin ardından 6284 Sayılı Kanuna saldırılarını sürdürüyor. Dişimizle tırnağımızla kazandığımız haklarımızı ataerkiye teslim etmeye niyetimiz yok!
“Nefrete inat varoluşlarımızı savunacağız”
Medeni Kanuna yönelik düzenlemelerle makbul aile ve makbul kadınlık anlayışını anayasal düzlemde kalıcılaştırmak isteyen iktidar, nafaka hakkımızdan soyadı kanununa kadar kazanılmış haklarımızı gasp ediyor. Dincileştirilen eğitim, gerici açıklamalar ve hilafet çağrılarıyla birlikte laikliğe, yaşamlarımıza yöneltilen tehditleri görüyoruz ve kabul etmiyoruz.
Büyük Aile Mitingleriyle, kamu spotlarıyla LGBTİQ+’lara karşı adeta bir imha politikası yürütülüyor. Transların gettolara sıkıştırılmasının ötesinde, devletin ve patriyarkanın ikili cinsiyet sistemine sıkıştırılmasını da kabul etmiyoruz. İktidar ve onun irili ufaklı yandaşları tarafından yükseltilen bu söylemler, LGBTİQ+’ları açık hedef haline getiriyor. Bu nefret ve saldırı politikasından güç alan failler sebebiyle her gün bir LGBTİQ+’nın katledilme ya da intihar haberini alıyoruz. LGBTİQ+ cinayetleri ve intiharları politiktir. Kutsal ailenizin bir parçası değiliz, olmayacağız, nefrete inat varoluşlarımızı savunacağız. “Birbirimizin elini bırakmayacağız” AKP’nin inşa ettiği emek rejiminde hayatlarımız da emeğimiz de gün geçtikçe ucuzluyor. Yoksullukla birlikte kadınlar ve LGBTİQ+’lar evlere de şiddete de daha çok hapsoluyor. Pandemiden itibaren oldukça artan kadınların ev içi ücretsiz emeği deprem süreciyle birlikte katbekat arttı. Konteyner kentlerdeki kadınlar hala temel ihtiyaçlarına ulaşamıyor, konteynırın ve ailenin, hatta birlikte yaşanan tüm akrabaların bakım emeği kadınların sırtında. Deprem bölgesindeki temel ihtiyaçlar hala çok güncelken iktidarın burayı yok saymasının karşısında depremzede kadın ve lubunyaların sesini yükseltiyoruz, dayanışmamızı sürdürüyoruz. Yoksulluğa karşı kendi emeğimizle, üretimimizle dayanışma ağlarımızı kuracağız, birbirimizin elini bırakmayacağız. Yaratılan enkazı birlikte, feminist dayanışmamızla kaldırmaya devam edeceğiz.
“Depremde kaybolan binlerce insan, binlerce çocuk nerede?”
İstimlaklarla Hatay’da depremzedeler topraklarından, zeytinliklerinden, yaşadıkları yerlerden zorunlu göç ettirilmeye çalışılıyor. Hatay’daki Arap Alevi halkına yönelik depremi fırsat görerek bilinçli bir biçimde gerçekleştirilen asimilasyon ve mülksüzleştirme politikasına karşı Hatay halkının yanındayız. Depremde kaybolan çocuklara dair bir yıldır resmi bir açıklama yapılmıyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Mahinur Özdemir Göktaşın tek açıklaması bu durumu yalanlamak oldu. Halbuki bu çocukların devlet eliyle çetelere, tarikatlara verildiğini biliyoruz. Soruyoruz, depremde kaybolan binlerce insan, binlerce çocuk nerede? “Sadece Bornova sokak değil bu şehrin tamamı bizim!” Kadınların ve LGBTİQ+’lar güvencesiz ve esnek çalışma koşullarında, taciz ve şiddete maruz kalarak çalıştırılıyor. Kimlikleri sebebiyle insanca yaşam koşullarına erişemeyen, toplumsal yaşamdan dışarı itilen ve intihara sürüklenen transların hesabını soruyoruz. Bugün hala yanı başımızdaki Bornova Sokakta çalışan trans seks işçileri dahil olmak üzere, trans kadınların tamamı can güvenliği olmadan çalışmak zorunda, katledildiklerindeyse katilleri cezalandıran bir hukuk sistemi yok. Transları imar çalışmalarıyla, ayrımcılık ve zorbalıkla yerlerinden edemeyeceksiniz, sadece Bornova sokak değil bu şehrin tamamı bizim!
Kadınlar hem evde ev içi emeğin yükü altında, hem de dışarıda eşit işe eşit ücret almadan taciz ve sömürü düzenine mahkum ediliyor. Eğitim adı altında bir ölüm makinesine dönüşmüş olan MESEM’lerde 14 yaşındaki öğrenciler makinelerde sıkışarak can veriyor, geçtiğimiz günlerde liseli genç bir kadın staj yaparken, ihmal sebebiyle yüzünün tamamı yandı. Bizi bu ölüm düzenine mahkum etmenizi kabul etmiyoruz. “Tüm siyasi tutsaklara özgürlük talep ediyoruz” AKP Siyasal islamı ve faşizmi bir rejim olarak inşa etmeye çalışırken kadın hareketine ve devrimcilere, Kürtlere saldırmaya devam ediyor. Toplumsal muhalefete yönelik her geçen gün başka bir operasyon gerçekleştiriliyor. Tutsak yakınlarını ziyaret etmek, para göndermek çeşitli biçimlerde terörize edilerek sesini çıkaran ve devrimcilerle, tutuklularla dayanışan herkesin üzerinde bir korku mekanizması kurulmaya çalışılıyor. Cezaevlerindeki insanlık dışı koşullara, tecrite, hasta mahkumlara karşı gerçekleştirilen hak ihlallerine karşı ses çıkarıyoruz. Çıplak arama başta olmak üzere kadınlara ve lubunyalara yönelik cinsel şiddet biçiminde gerçekleştirilen saldırılara karşı susmuyoruz. Kadın mücadelesinden yol arkadaşlarımız başta olmak üzere tüm siyasi tutsaklara özgürlük talep ediyoruz. “Özgür, feminist bir dünyayı mutlaka kuracağız” Yıllardır Filistin üzerindeki soykırım politikalarını güçlendiren, Filistin halkını tutsak etmeye çalışan İsrail’e karşı direnen Filistin’in yanındayız. AKP hükümeti, İsrail’le olan hiçbir ekonomik anlaşmasını iptal etmeden Filistin’e dair yaptığı göstermelik ve samimiyetsiz açıklamalarla savaş suçlarına destek çıkmaya, İsrail’in yanında durmaya devam ediyor. Binlerce insanı dünyanın gözü önünde katleden İsrail’e karşı, Filistin halkının sesi oluyoruz. AKP hükümetinin Rojava’yı emperyalist sömürgeci çıkarları doğrultusunda işgalinin karşısında Kürt halkıyla dayanışmamız sürecek. Savaşın ve sömürünün olmadığı, özgür, feminist bir dünyayı mutlaka kuracağız. “Genç kadın ve lubunya intiharları politiktir” Yoksulluğun derinleşmesiyle birlikte üniversitelileri de bu koşullara mahkum etmeye çalışan, soruşturmalarla öğrencilerin protesto haklarını engelleyen üniversite yönetimleri ve AKP iktidarı, öğrenci intiharlarından da sorumludur. Yoksulluk sebebiyle üniversite eğitimine erişemeyen, aile evinde şiddete maruz kalan, erken yaşta zorla evlendirilen genç kadınlar seçeneksizliğe ve intihara sürükleniyor. Zeren Ertaş’ın katledilmesinden sonra dahi yurtlarda hiçbir önlem almayan, bozuk yemekleri öğrencilerin önüne koyan, yurtlarda ahlak bekçiliğinden vazgeçmeyen, trans öğrencilerin barınma hakkını gasp eden transfobik yurt ve üniversite yönetimlerden hesap soruyoruz. Genç kadın ve lubunya intiharları politiktir! Yoksulluk ve savaş politikaları sebebiyle toplumun desteğini alamayan iktidar, yoksulluğun öfkesini mültecilere, LGBTİQ+’lara, hayvanlara, kadınlara yönlendiriyor. Toplumsal çürümeyi de derinleştiren bu adımlarla, mülteci düşmanlığı hat safhaya ulaştırıldı. Zafer Partisi gibi iktidar artığı partilerce propagandası yapılan mülteci düşmanlığına karşı eşit ve adil bir barışı, insan haklarını savunmaya devam edeceğiz. Krizlerin faturasını mültecilere, sizden olmayan herkese kesmenizi kabul etmiyoruz. “Erkek iktidarlarınızı sarsmaya devam edeceğiz” Bu düzeni, geleceksizliği, şiddet dolu yaşamları kabul etmeyen kadınlar, lubunyalar olarak erkek iktidarlarınızı sarsmaya devam edeceğiz. Bugün Feminist Gece Yürüyüşünde bu sokakları dolduruyoruz çünkü kazanacak yaşamlarımız, haklarımız, arzularımız, kahkahalarımız var. Tüm bu yıkıntılar arasından, şiddet sarmallarından çıkıp eşit ve özgür bir yaşamı kuracağız. Feminist bir dünyayı kurmadan bitmeyecek isyanımız. Bu hayatın kırıntılarını değil tamamını istiyoruz, ve bunu elde edene kadar mücadelemiz sürecek. Failleri ödüllendirenlere, kadınları kaybedenlere, LGBTİQ+ düşmanlığını perçinleyenlere karşı sözümüz bitmedi, oturduğunuz koltuklardan hayatlarımıza dair kararları kolay kolay verdirtmeyiz. Fetvalarınız, şiddetiniz, baskınız bize sökmedi, sökmeyecek. Karanlığı yırtıp rengarenk bir hayatı mutlak kazanacağız. Erkek devlet şiddetine, kutsal aileye, savaşa, yoksulluğa karşı yaşasın feminist dayanışmamız, yaşasın feminist mücadelemiz!” ifadeleri yer aldı. SEDANUR ARIGÜN
Büyük Aile Mitingleriyle, kamu spotlarıyla LGBTİQ+’lara karşı adeta bir imha politikası yürütülüyor. Transların gettolara sıkıştırılmasının ötesinde, devletin ve patriyarkanın ikili cinsiyet sistemine sıkıştırılmasını da kabul etmiyoruz. İktidar ve onun irili ufaklı yandaşları tarafından yükseltilen bu söylemler, LGBTİQ+’ları açık hedef haline getiriyor. Bu nefret ve saldırı politikasından güç alan failler sebebiyle her gün bir LGBTİQ+’nın katledilme ya da intihar haberini alıyoruz. LGBTİQ+ cinayetleri ve intiharları politiktir. Kutsal ailenizin bir parçası değiliz, olmayacağız, nefrete inat varoluşlarımızı savunacağız. “Birbirimizin elini bırakmayacağız” AKP’nin inşa ettiği emek rejiminde hayatlarımız da emeğimiz de gün geçtikçe ucuzluyor. Yoksullukla birlikte kadınlar ve LGBTİQ+’lar evlere de şiddete de daha çok hapsoluyor. Pandemiden itibaren oldukça artan kadınların ev içi ücretsiz emeği deprem süreciyle birlikte katbekat arttı. Konteyner kentlerdeki kadınlar hala temel ihtiyaçlarına ulaşamıyor, konteynırın ve ailenin, hatta birlikte yaşanan tüm akrabaların bakım emeği kadınların sırtında. Deprem bölgesindeki temel ihtiyaçlar hala çok güncelken iktidarın burayı yok saymasının karşısında depremzede kadın ve lubunyaların sesini yükseltiyoruz, dayanışmamızı sürdürüyoruz. Yoksulluğa karşı kendi emeğimizle, üretimimizle dayanışma ağlarımızı kuracağız, birbirimizin elini bırakmayacağız. Yaratılan enkazı birlikte, feminist dayanışmamızla kaldırmaya devam edeceğiz.
“Depremde kaybolan binlerce insan, binlerce çocuk nerede?”
İstimlaklarla Hatay’da depremzedeler topraklarından, zeytinliklerinden, yaşadıkları yerlerden zorunlu göç ettirilmeye çalışılıyor. Hatay’daki Arap Alevi halkına yönelik depremi fırsat görerek bilinçli bir biçimde gerçekleştirilen asimilasyon ve mülksüzleştirme politikasına karşı Hatay halkının yanındayız. Depremde kaybolan çocuklara dair bir yıldır resmi bir açıklama yapılmıyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Mahinur Özdemir Göktaşın tek açıklaması bu durumu yalanlamak oldu. Halbuki bu çocukların devlet eliyle çetelere, tarikatlara verildiğini biliyoruz. Soruyoruz, depremde kaybolan binlerce insan, binlerce çocuk nerede? “Sadece Bornova sokak değil bu şehrin tamamı bizim!” Kadınların ve LGBTİQ+’lar güvencesiz ve esnek çalışma koşullarında, taciz ve şiddete maruz kalarak çalıştırılıyor. Kimlikleri sebebiyle insanca yaşam koşullarına erişemeyen, toplumsal yaşamdan dışarı itilen ve intihara sürüklenen transların hesabını soruyoruz. Bugün hala yanı başımızdaki Bornova Sokakta çalışan trans seks işçileri dahil olmak üzere, trans kadınların tamamı can güvenliği olmadan çalışmak zorunda, katledildiklerindeyse katilleri cezalandıran bir hukuk sistemi yok. Transları imar çalışmalarıyla, ayrımcılık ve zorbalıkla yerlerinden edemeyeceksiniz, sadece Bornova sokak değil bu şehrin tamamı bizim!
Kadınlar hem evde ev içi emeğin yükü altında, hem de dışarıda eşit işe eşit ücret almadan taciz ve sömürü düzenine mahkum ediliyor. Eğitim adı altında bir ölüm makinesine dönüşmüş olan MESEM’lerde 14 yaşındaki öğrenciler makinelerde sıkışarak can veriyor, geçtiğimiz günlerde liseli genç bir kadın staj yaparken, ihmal sebebiyle yüzünün tamamı yandı. Bizi bu ölüm düzenine mahkum etmenizi kabul etmiyoruz. “Tüm siyasi tutsaklara özgürlük talep ediyoruz” AKP Siyasal islamı ve faşizmi bir rejim olarak inşa etmeye çalışırken kadın hareketine ve devrimcilere, Kürtlere saldırmaya devam ediyor. Toplumsal muhalefete yönelik her geçen gün başka bir operasyon gerçekleştiriliyor. Tutsak yakınlarını ziyaret etmek, para göndermek çeşitli biçimlerde terörize edilerek sesini çıkaran ve devrimcilerle, tutuklularla dayanışan herkesin üzerinde bir korku mekanizması kurulmaya çalışılıyor. Cezaevlerindeki insanlık dışı koşullara, tecrite, hasta mahkumlara karşı gerçekleştirilen hak ihlallerine karşı ses çıkarıyoruz. Çıplak arama başta olmak üzere kadınlara ve lubunyalara yönelik cinsel şiddet biçiminde gerçekleştirilen saldırılara karşı susmuyoruz. Kadın mücadelesinden yol arkadaşlarımız başta olmak üzere tüm siyasi tutsaklara özgürlük talep ediyoruz. “Özgür, feminist bir dünyayı mutlaka kuracağız” Yıllardır Filistin üzerindeki soykırım politikalarını güçlendiren, Filistin halkını tutsak etmeye çalışan İsrail’e karşı direnen Filistin’in yanındayız. AKP hükümeti, İsrail’le olan hiçbir ekonomik anlaşmasını iptal etmeden Filistin’e dair yaptığı göstermelik ve samimiyetsiz açıklamalarla savaş suçlarına destek çıkmaya, İsrail’in yanında durmaya devam ediyor. Binlerce insanı dünyanın gözü önünde katleden İsrail’e karşı, Filistin halkının sesi oluyoruz. AKP hükümetinin Rojava’yı emperyalist sömürgeci çıkarları doğrultusunda işgalinin karşısında Kürt halkıyla dayanışmamız sürecek. Savaşın ve sömürünün olmadığı, özgür, feminist bir dünyayı mutlaka kuracağız. “Genç kadın ve lubunya intiharları politiktir” Yoksulluğun derinleşmesiyle birlikte üniversitelileri de bu koşullara mahkum etmeye çalışan, soruşturmalarla öğrencilerin protesto haklarını engelleyen üniversite yönetimleri ve AKP iktidarı, öğrenci intiharlarından da sorumludur. Yoksulluk sebebiyle üniversite eğitimine erişemeyen, aile evinde şiddete maruz kalan, erken yaşta zorla evlendirilen genç kadınlar seçeneksizliğe ve intihara sürükleniyor. Zeren Ertaş’ın katledilmesinden sonra dahi yurtlarda hiçbir önlem almayan, bozuk yemekleri öğrencilerin önüne koyan, yurtlarda ahlak bekçiliğinden vazgeçmeyen, trans öğrencilerin barınma hakkını gasp eden transfobik yurt ve üniversite yönetimlerden hesap soruyoruz. Genç kadın ve lubunya intiharları politiktir! Yoksulluk ve savaş politikaları sebebiyle toplumun desteğini alamayan iktidar, yoksulluğun öfkesini mültecilere, LGBTİQ+’lara, hayvanlara, kadınlara yönlendiriyor. Toplumsal çürümeyi de derinleştiren bu adımlarla, mülteci düşmanlığı hat safhaya ulaştırıldı. Zafer Partisi gibi iktidar artığı partilerce propagandası yapılan mülteci düşmanlığına karşı eşit ve adil bir barışı, insan haklarını savunmaya devam edeceğiz. Krizlerin faturasını mültecilere, sizden olmayan herkese kesmenizi kabul etmiyoruz. “Erkek iktidarlarınızı sarsmaya devam edeceğiz” Bu düzeni, geleceksizliği, şiddet dolu yaşamları kabul etmeyen kadınlar, lubunyalar olarak erkek iktidarlarınızı sarsmaya devam edeceğiz. Bugün Feminist Gece Yürüyüşünde bu sokakları dolduruyoruz çünkü kazanacak yaşamlarımız, haklarımız, arzularımız, kahkahalarımız var. Tüm bu yıkıntılar arasından, şiddet sarmallarından çıkıp eşit ve özgür bir yaşamı kuracağız. Feminist bir dünyayı kurmadan bitmeyecek isyanımız. Bu hayatın kırıntılarını değil tamamını istiyoruz, ve bunu elde edene kadar mücadelemiz sürecek. Failleri ödüllendirenlere, kadınları kaybedenlere, LGBTİQ+ düşmanlığını perçinleyenlere karşı sözümüz bitmedi, oturduğunuz koltuklardan hayatlarımıza dair kararları kolay kolay verdirtmeyiz. Fetvalarınız, şiddetiniz, baskınız bize sökmedi, sökmeyecek. Karanlığı yırtıp rengarenk bir hayatı mutlak kazanacağız. Erkek devlet şiddetine, kutsal aileye, savaşa, yoksulluğa karşı yaşasın feminist dayanışmamız, yaşasın feminist mücadelemiz!” ifadeleri yer aldı. SEDANUR ARIGÜN