Biraz gayrimenkule ara verip bu hafta “Çanakkale değişiyor mu?” diye bakalım istedim. Aslında geçen hafta standart olarak arada bir rastladığımız bir olay üzerine biraz sorgulayınca bu konuyu yazmak istediğime karar verdim.
Esenler’de bir dairenin kiralanması ile ilgili gayrimenkul sahibi ile görüşme talep ettik. Daireyi gördükten sonra daire ile ilgili düşüncelerimizi paylaşmak, kendisine dilerse fayda sağlamak ve en önemlisi tanışmak için iş yerinde ziyaret ettik.
Kendisi Çanakkale’nin eski eczanelerinin birinin sahibiymiş; bizi görünce elimizi sıkmak bir yana “Hoş geldiniz” deme gereği bile hissetmedi; onun yerine ağzından “Ne Vardı?” kelimeleri isteksizce döküldü. Oturduğu yerde belki bir 30 saniye vakit ya ayırdı ya ayırmadı. Zaten biz de pek uzatmadık çünkü yıllar içerisinde bu sektörde öğrendiğim bir gerçek; değmeyecek kişilere fayda sağlamaya uğraşmak vakit kaybından öte bir şey değildir. Bu sebeple biz pazarlayalım dahi demeden ayrıldık, neticede bir kiracının başını göz göre göre yakmanın da bir anlamı yok.
30 saniyeden aklımda kalan; hanımefendinin tavırları bir yana, evi ile alakalı “parası olan tutsun, benim paraya ihtiyacım yok, ben mi onaracağım evi, böyle tutuyorsa tutar kim tutacaksa” söylemleri idi. O evi tutacak kiracıya şimdiden Allah kolaylık versin. Çünkü muhtemelen bu mal sahibi ile yaşayacakları tecrübeden sonra borç harç bir ev sahibi olacak kendisi.
Şimdi gelelim asıl konuya; bu hanımefendinin bu olay üzerine bana düşündürdüklerine.
Bundan 25-30 yıl önce, Çanakkale daha 40.000 nüfuslu bir yerken ve herkes herkesi neredeyse tanırken de böyle miydik? Yoksa para kazandıkça, şehir büyüdükçe, biz güçlendikçe egolarımız ile başkalarını ezmenin keyfini temel insani özelliklerimiz ile yer mi değiştirdik?
Benim çocukluğumda Çanakkale’de hangi eve gitsek, hangi tanıdığımız bize gelse misafir hep baş tacıydı. Ayakta karşılanır, ayakta uğurlanır, gözden kaybolana kadar balkonda beklenilirdi. Tamam yıl olmuş 2018, bu kadar olması gerekmiyor belki ama yine de nezaketin kimseye zararı olmaz diye düşünüyorum.
Çanakkale büyüyor, kalabalıklaşıyor ve en nihayetinde değişiyor. Aslında buna şehir değişiyor diyemiyorum. Daha çok insanların tavrı değiştiğinden şehir de değişmiş gibi geliyor belki insanın gözüne.
Bundan 30 yıl önce o hanımefendi, eczanesine gelen birini eminim o şekilde karşılamıyordu. Eminim içten bir şekilde buyur edip dinliyordu, değer veriyordu, vermese de veriyor gibi yapıyordu belki de.
30 yılda ne değişti? Belli ki çok para kazandı, o yüzden ilk cümlelerinden biri “Benim paraya ihtiyacım yok” oldu. Belli ki vurdumduymaz oldu, o yüzden “Parası olan tutsun”diyebildi umarsızca. Belli ki saygınlık kazandı, o yüzden kendisi gibi görmediklerine değer vermez oldu. Belli ki değişti; o değiştikçe, değişenler onun gibi değiştikçe Çanakkale de değişti.
İşte bu sebepten biz o eski Çanakkale’yi özlüyoruz; misafirin baş tacı olduğu, birilerinin diğerini ezmeye değil el üstünde tutmaya çalıştığı, herkesin bir şekilde karşısındakinde değer verdiği zamanları.
Güzel haber; neyse ki herkes onun gibi değişmedi ve değişmeyecek..
Bu şehri ve bu şehri çok seviyoruz…
YAZARLAR
Yayınlanma: 09 Ekim 2018 - 14:03
Çanakkale değişiyor mu?
Biraz gayrimenkule ara verip bu hafta “Çanakkale değişiyor mu?” diye bakalım istedim
YAZARLAR
09 Ekim 2018 - 14:03
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir