Devlet Protokolü ve Şehit yakınları törende buluştu
Törene; Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Çanakkale Valisi Ömer Toraman ve çok sayıda üst düzey askeri yetkili katıldı. Çanakkale Belediye Başkanı Av. Muharrem Erkek, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir ve diğer yerel yöneticiler de törende yer aldı. Yabancı ülke temsilcileri arasında Avustralya, İngiltere, Yeni Zelanda ve Fransa’dan yetkililer bulunurken, şehit yakınları ve gaziler de törende yerini aldı.Tören, saygı ve anma etkinlikleriyle devam etti
Tören, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına çelenk sunumu ile başladı. Ardından saygı duruşu, saygı atışı ve İstiklal Marşı eşliğinde Türk bayrağı göndere çekildi.
Şehitlerimiz diri olduğu gibi, Çanakkale Ruhu da ilk günkü gibi diridir ve hep diri kalacaktır. Kıymetli Misafirler, Çanakkale, yalnızca bir muharebe ya da cephe adı değil, milletimizin özgürlük iradesinin tüm dünyaya ilan edildiği, tarihin akışını değiştiren bir milattır.
1914 yılında patlak veren Cihan Harbi, Osmanlı Devleti'ni de içine çekmiş ve dünya genelinde geniş bir cepheye yayılmıştı. Çanakkale, bir savaş alanı olmanın ötesinde, vatanın kalbine yönelmiş bir tehdidin bertaraf edilmesi gereken son savunma hattıydı. Milletimiz için bu mücadele, varlık ile yokluk arasındaki bir sınav olmuştur.
18 Mart 1915’te, İtilaf donanması Çanakkale Boğazı’na saldırmış, ancak Osmanlı ordusu, stratejik savunma hattı, kahraman topçuları ve Nusret Mayın Gemisi’nin döşediği mayınlarla düşmana ağır kayıplar verdirerek geçit vermemiştir. (Bouvet, Irresistible ve Ocean gibi) Dev savaş gemileri, mayınlara çarparak sulara gömülmüş, İtilaf Devletleri geri çekilmek zorunda kalmıştır. Çanakkale Boğazı’nın sularında dalga dalga yükselen milletimizin istiklal azmi, Gelibolu’da bayraklaşmıştır. Ardından Gelibolu Yarımadası’na çıkarma yaparak Osmanlı savunmasını yarmayı planlayan düşman, bu de kez karşılarında "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" diyerek askerlerine savaşın en büyük fedakârlık emrini veren Mustafa Kemal’i bulmuşlardır. Çanakkale’de kazanılan zafer, ilerleyen yıllarda Kurtuluş Savaşı’nın ilham kaynağı olmuş ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atmıştır. Çanakkale, küllerinden doğan bir milletin birlik ve beraberlik ruhunun abideleştiği şanlı zaferler diyarıdır. Çanakkale ruhu, yokluk ve zorluklar karşısında asla yılmamak, bağımsızlık, adalet ve merhametten vazgeçmemektir. Çanakkale ruhunu canlı tutmak, vatanımıza, hürriyetimize ve bizi biz yapan mukaddes değerlere sarsılmaz bağlılığımızı korumaktır. Bugün de aynı bilinçle, ülkemizin bekasına yönelik tehditlere karşı Çanakkale Ruhuyla mücadelemizi sürdürüyoruz. Değerli Katılımcılar, Geçmişte bu topraklarda verilen istiklal mücadelesi anlaşılmadan, ülkemizin bugün verdiği istikbal mücadelesi de tam olarak kavranamaz.
Özellikle gençlerimiz başta olmak üzere tüm vatandaşlarımızın Çanakkale’yi ziyaret etmelerini, bu tarihi mekânları yerinde görerek o ruhu hissetmelerini çok kıymetli görüyoruz. Burada milletimizin ilham ve istikamet kaynağını bulacaksınız.
Çanakkale, birlik ve beraberlik içinde hareket ettiğimizde aşamayacağız engel olmadığını gösteren bir kılavuzdur. Milli birlik karşısında emperyalist güçlerin “tek dişi kalmış canavar” olarak planlarının bozulduğu er meydanıdır. Çanakkale’de, Sarıkamış’ta, Millî Mücadele’de ve Sakarya’da sergilenen mücadele ruhu, Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan terörle mücadele operasyonlarına, 15 Temmuz’da gösterilen direnişten günümüze kadar aynı kararlılıkla yaşatılmış; şehit ve gazilerimizin kahramanlıkları tarihe altın harflerle yazılmıştır. Milletimizin değerlerine kasteden vesayet odaklarına, milli iradeyi yok sayan darbecilere ve sınırlarımıza terör örgütleriyle dayanan güçlere karşı mücadelemizi yine aynı şuurla sürdürdük. Savunma sanayiinde kendi imkânlarımızla imal edebileceğimiz hiçbir ürünü dışarıdan satın almamak ve yerlilik-millilik oranlarımızı daima yükseğe taşımak idealizmimizin gerisinde de Çanakkale ruhundan aldığımız ilham vardır. Geçmişte yaşanan tecrübeler bize savunma ürünlerinin tasarımında ve üretiminde tam bağımsız bir konuma erişmemizin olmazsa olmaz olduğunu göstermiştir. Bölgesel krizlerin ve jeopolitik gerilimlerin yoğun yaşandığı bir coğrafyada bulunan ülkemiz, bir taraftan küresel güvenlik paradigmasının belirleyicilerinden birisi olmak, diğer taraftan da savunma alanında sürekli teyakkuzda bulunmak durumundadır. Cumhurbaşkanımız liderliğinde Türkiye, güçlü bir siyasi irade ile savunma sanayiinde devrim niteliğinde adımlara imza atmıştır. Geçmişte parasını ödediğimiz halde çeşitli bahanelerle bizden esirgenen savunma sanayii ürünlerini bugün biz başka ülkelere bedeli karşılığı ihraç eden bir konuma yükseldik. Savunma sanayiimiz, yerli ve milli teknolojilerle küresel ölçekte büyük bir atılım gerçekleştirmiş ve bugün dünyanın en büyük 11. savunma sanayii ihracatçısı konumuna ulaşmıştır. Yürütülen 1.100’ü aşkın sayıda proje, yüzde 80 yerlilik oranı, 100 Milyar Doları aşkın proje hacmi ile gelinen noktada savunma ve havacılık sanayii ihracat rakamımız 2024 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 29’luk artışla 7 Milyar Doları aşmıştır. Böylece tüm zamanların en yüksek satış rakamını elde edilmiş oldu. 2025 Şubat ayında savunma ve havacılık ihracatımız, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 44’lük artık göstererek 300 milyon dolardan 434 milyon dolara yükseldi. Yılın ilk iki ayındaki toplam savunma sanayi ihracatımız ise yüzde 29,6 artışla 816 milyon dolara ulaştı. Savunma sanayiimiz son 10 yıl içinde dünyanın dört bir yanına, farklı coğrafyalarda 185 ülkeye 230 çeşit ürün ihraç etti. Güvenlik güçlerimizin sahip olduğu yüksek operasyonel tecrübe, muharebe kabiliyeti ve teçhizat kapasitesi pek çok ülke tarafından gıpta ile takip edilmektedir Kendi savunma teçhizatı ihtiyaçlarımızı milli imkânlarla karşılamanın yanında dost ve müttefik ülkelerin de ihtiyaçlarına cevap verebilen bir konumdayız. Bu başarı trendi ile, artan ihracat hacmi ve sahada kendini ispat eden sistemlerimizle iki yıl içerisinde 10 milyar dolar rakamını aşarak çift haneli ihracat yapan ülkeler arasında yer alacağımızı değerlendiriyoruz. Değerli Misafirler,Küresel ölçekte artan jeopolitik gerilimlere rağmen, Sayın Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde izlenen etkin diplomasi, ülkemizi uluslararası müzakerelerin, barış ve istikrar arayışının önemli bir aktörü hâline getirmiştir.
Bugün bir kez daha görülmektedir ki, uluslararası toplumun umutları Türkiye'ye bağlanmış, gözler ülkemize çevrilmiştir. Rusya-Ukrayna savaşının başından bu yana, barışın sağlanması için her türlü diplomatik çabayı gösterdik. Gazze’de yaşanan soykırıma ilk dakikadan itibaren sessiz kalmadık.
Suriye’den Kafkasya’ya, Afrika’daki anlaşmazlıklardan Libya iç savaşının çözümüne kadar üstlendiğimiz yapıcı inisiyatif ve çatışmaları önlenme çabası, ülkemizin barışa katkıda bulunma kabiliyetini açıkça ortaya koymuştur. Çanakkale’de yedi düvele karşı nasıl kahramanca mücadele verdiysek, arkasında birçok karanlık odağın bulunduğu terör örgütlerine karşı aynı azim ve inançla mücadelemizi verdik ve veriyoruz. Terörsüz Türkiye hedefiyle Türkiye Yüzyılını huzurun ve kardeşliğin yüzyılı yapmaya kararlıyız. İşte bütün bu adımlar, karşımızdaki sınamalar ne kadar büyük olursa olsun, mücadele azmimizden ve kararlılığımızdan dönmeyeceğimizin göstergesidir. Çünkü biz, tarih boyunca her türlü zorluğu aşmış, birlik ve beraberlik içinde başarıya ulaşmış bir milletiz! Dünyada istikrarın ve refahın teminatı, barışın, adaletin ve karşılıklı iş birliğinin güçlendirilmesidir. Buradan açıkça ifade ediyorum: Terörizmin, ırkçılığın, İslam düşmanlığının ve her türlü nefret akımının panzehiri, adalet ve dayanışma temelinde yükselen ortak bir iradedir. Türkiye olarak biz, bu yüzyılı barışın, huzurun ve kardeşliğin yüzyılı yapmak için iş birliğine hazırız. Daha adaletli bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyor ve bunun için diplomasinin tüm imkanlarını kullanıyoruz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına adım attığımız bu dönemde, tarihimizden aldığımız güçle ülkemizi daha ileriye taşımak için kararlılıkla çalışıyoruz. Büyük ve güçlü Türkiye vizyonuyla, mazlumların umudu, küresel adaletin savunucusu olmaya devam edeceğiz. Bu duygularla Çanakkale Zaferi'nin yıl dönümünü kutluyor, 18 Mart Şehitler Günü'nde bu toprakları bize mukaddes bir vatan olarak emanet eden tüm şehitlerimizi, başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere tüm kahramanlarımızı rahmetle, şükranla anıyorum.
Şehitlerimizin ruhları şad, mekânları cennet olsun. Rabbim ülkemizin birliğini, beraberliğini, bütünlüğünü daim etsin.
Hepinizi bir kez daha saygıyla, muhabbetle selamlıyor; mübarek Ramazan ayınızı tebrik ediyorum. Allah’a emanet olun." ifadelerini kullandı.

Protokol konuşmalarının ardından şehitler için Kur’an-ı Kerim okundu ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş tarafından dualar edildi. tören kapsamında Şehitlik Defteri imzalandı, temsili şehit mezarlarına karanfil bırakıldı ve Çanakkale Boğazı’nda Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na ait unsurlar geçit töreni gerçekleştirdi. Hava muhalefeti nedeniyle Türk Yıldızları’nın planlanan gösteri uçuşu iptal edildi.
MUSTAFA AYDIN GÜL