İlk olarak Ahıska Türklerinden olduğunun altını çizen Urşanova, doğduğu zamanlardan önce yaşanan ve Ahıska Türklerinin Gürcistan’dan Özbekistan’a göç edilişini; ‘’16 Nisan 1979 Özbekistan doğumlu. Ahıska Türklerindenim. Özbekistan doğumlu olmamın sebebi, 1941’de Ahıska Türkleri 1941’de Gürcistan’da Ahıska diye bir yerde yaşıyorlar. Ahıska Türklerinin evindeki genç erkekleri, babaları, dedeleri çok yaşlı olmayan herkesi 2. Dünya savaşına götürüyorlar. Kadın ve çocuklar da orada kalıyor. 14 Kasım’da ise onları hayvan vagonlarına bindirip Orta Asya’ya sürüyorlar. İşte biz o Türklerden biriyiz. Dedem, babaannem ile Özbekistan’da evleniyor, babamlar orada doğuyor. 1979 yılında ben de orada doğuyorum.’’ Sözleri ile anlattı.
‘’Babam gazetede üstün yetenekli çocuklar ile ilgili bir yetenek sınavı haberi görüyor’’
Urşanova Özbekistan’da başlayan ve Rusya’da devam eden müzik eğitimi hakkında; ‘’Ben 6,5-7 yaşlarındayken babam gazetede üstün yetenekli çocuklar ile ilgili bir yetenek sınavı haberi görüyor. Babam beni oraya götürüyor. Konservatuar sınavını kazanınca Özbekistan’da konservatuarında birkaç yıl eğitim görüyorum. 1989 senesinde ise 1 gecede Ahıska Türklerine karşı fergana olaylarında Özbekistan’dan sürülüyoruz. Oradan başladı müzik eğitimim. Sürgün olmasaydık, ben o okulda devam etmiş olacaktım. 11 yıllık bir konservatuardı orası. Ama nasip olmadı. Sürüldüğümüz için Rusya’da devam ettim. O zaman biz Kuzey Rusya’ya yerleşiyoruz. Ben de okuluma orada devam ediyorum. ‘’ dedi.
‘’Çanakkale’deki Dardanel fabrikasında çalışabileceğimizi söylediler’’
Özbekistan’da başlayıp daha sonrasındaki siyasi olaylar sebebi ile Kuzey Rusya’da müzik hayatı devam eden Urşanova’nın, Çanakkale ile yolu ise hamilelikte aldığı karar ile değişiyor. Urşanova o kararı ve nasıl geliştiğini ise şu sözlerle aktardı; ‘’Okul bittikten sonra 17 gibi çok erken bir yaşta evlendirildim. Eşimle birlikte karar verdik ve Türkler hep 2. Sınıf vatandaş muamelesi gördükleri için çocuklarımız da bu muameleyi görmesinler diye ben hamileyken Türkiye’ye göç etmeye karar verdik. Eşimin ailesini de alarak bir otobüsün içinde 23 kişi, Bursa’ya geldik. Daha otobüsten bile inmeden Bursa’da yer alan Ahıska Türkleri Derneği’ne kaydımızı yaptırdık. Çünkü oturma ve çalışma izni için emniyet bu kayıtları istiyordu. Kayıtlarımızı yaptırdıktan sonra bizim hemen işe başlayabileceğimiz bir yer söylemelerini istedik ve onlar da bize Çanakkale’deki Dardanel fabrikasında çalışabileceğimizi söylediler. Biz de Bursa’da hiç kalmadan direk Çanakkale’ye geldik. Burada 98-99 senesinde ben fabrikada balık bölümünde çalıştım.’’
‘’Ben her öğrenciye özel program hazırlıyorum’’
Çanakkale’ye gelişine kadar olan süreci ayrıntıları ile paylaşan Urşanova, daha sonrasında ise piyano ve mğzik eğitiminin incelikleri ve detayları hakkında; ‘’Piyano öğrenimi almak isteyen birçok çocuk ve velileri bana sosyal medya üzerinden ulaşıyorlar. Ben de tabi öncelikle bir görmem gerektiğini söylüyorum. Müzik yeteneği ve ritim kulağına bakmam gerekiyor. Minik bir testten geçiriyorum çocukları. O testi geçiyorsa müzik kulağının olup olmadığını anlıyorsun. Bunu da açık açık söylemek gerekiyor. Bu çünkü tamamen yetenekle ilgili. Sadece yetenekli çocukları alabiliyorum. Belli metotlar var. Rusya’dan getirdiğim kitaplar var. Ben her öğrenciye özel program hazırlıyorum. Milli eğitime bağlı müfredat gibi değil. Çünkü müfredat olunca herkes aynı şeyi yapmak zorunda ama ben çocuğun yeteneğine göre bir program hazırlıyorum. Mesela 60 tane öğrencim varsa, dosyaları incelendiğinde hiçbirinde aynı program, aynı sistem yoktur. Çocuk nasıl algılıyorsa, nasıl hızlı anlıyorsa ben ona göre bir program yapıyorum ve ona göre ilerliyoruz.’’ Bilgilerini veriyor.
‘’Ben-veli-çocuk, üç ayak da olmadan olmuyor’’
Zaretta Urşanova, müzik eğiliminde özellikle velinin de maddi durumunun öneminin altını; ‘’Müzik öğretmenliğinin zor yanları tabi her işte olduğu gibi bunun da zor yönleri var. Fakat şöyle de bir şey var. Benim tek üzüldüğüm nokta; Türkiye’de insanların geçim, maddi kaygıları olduğu için, çocuklar çok yetenekli de olsa veliler sıcak bakmıyor. Mesela o çocuk bu iş için doğmuş, gerçekten bu işi yapmak istiyor, müzik yapmak, piyano çalışmak istiyor ama veli bu eğitimi aldıramıyor. Bu iş sac ayağı gibi, ben-veli-çocuk üç ayak da olmadan olmuyor.’’ Sözleriyle çizdi.
‘’Benim için gerçekten çok büyük bir gurur’’
Yakın zamanda başarı ile döndükleri Moskova sürecinin gelişimini ise; ‘’Moskova sürecimiz şu şekilde gelişti; biz çocuklarla özel programlar eşliğinde çalışıyoruz. Klasik dönem, Barok dönem gibi parçaları çalışıyoruz. Yarışmalar ve festivaller oluyor. Biz de her sene 2-3 şehirde düzenlenen yarışma ve festivallere katılım sağlıyoruz. Biz ocak ayında Elena Çekiç hanımefendinin düzenlediği Bursa Yıldızları Piyano Festivali’ne katılmıştık. Oraya Moskova’dan da jüri gelmişti ve çocukları çok beğendiler. Farklı kültürler kaynaşsın diye çocukları Moskova’ya davet ettiler. Bizler de bu davetiye üzerine gittik. Çok da güzel ve keyifli vakit geçirdik. Muhteşemdi kısacası.
Moskova’daki başarı aslında beklediğim bir şeydi ama yine de bana da çok büyük bir sürpriz oldu. Öğrencimin biri birincilik kazandı. İkinci ve üçüncülük kazanan öğrencilerimin yanında birçok öğrencim de dördüncülük kazandılar. Benim için gerçekten çok büyük bir gurur. Moskova’da da bizi çok güzel karşıladılar, çok misafirperverlerdi.’’ Şeklinde anlattı.
‘’Ben burada doğmadım ama burada ölmek istiyorum’’
Çanakkale’ye karşı çok büyük bir sevgi besleyen Urşanova, bu sevgiyi; ‘’Çanakkale’nin benim için anlamını tarif edebilmem için benim Türkçem yetmez. Yurtdışından kim misafir gelirse gelsin benim ilk işim karşı tarafa Şehitlikleri gezmeye götürmek oluyor. Alışveriş merkezi, kordon gibi yerler asla önceliğim değil her zaman önce Şehitliğe götürüyorum. Yani benim için Çanakkale’yi siz en yüksek perdeden nasıl tarif edebiliyorsanız o şekilde hayal edin çünkü gerçekten benim Türkçem buna yetmez. Ben burada doğmadım ama burada ölmek istiyorum.’’ Sözleri ile ifade etti.
‘’Benim Çanakkale için dileğim her yerde müzik okulları olsun’’
Çanakkale’nin müzik eğitimi hakkında yetersiz olduğu yanlarını ise üzülerek; ‘’Ben burada 1997 yılından beri yaşıyorum. 18 yaşında geldim. Moskova’ya gittiğimizde bir ara konser salonunu bulmaya çalışıyorduk metrodan inince. 200-300 metrekarelik alan içerisinde tam 4 tane müzik okulu gördüm. Nereye dönsek bir müzik okulu vardı ve binalar inanılmazdı. Her okulun içinde dünyaca ünlü markaların kuyruklu piyanoları vardı. O zaman neden bizim Güzel Sanatlar Lisemizde ya da konservatuarımızda çok güzel kuyruklu piyanolarımız olmasın ve neden her çocuk provasını o kuyruklu piyanolarda yapmasın da bizim çocuklarımız elektro piyanolarda çalışmak zorunda kalsın diye düşündüm. Benim Çanakkale için dileğim her yerde müzik okulları olsun. Konservatuarda, bir tane de değil bir sürü piyanolarımız olsun. Her okulda, her mekanda güzel konser salonları olsun. Tek arzum bu anlamda bunlar. Yoksa Çanakkale’miz gerçekten çok güzel, inanılmaz bir şehir. Ben nereye gidersem gideyim, 3 gün sonra Çanakkale’yi özlüyorum. ‘’ şeklinde belirten zaretta urşanova sözlerini yine Çanakkale’ye olan sevgisini aktararak bitirdi.
Zaretta Urşanova ve öğrencileri Moskova’dan gurur verici başarılar ile döndükten sonra ise hemen yeni parçalara, yeni bestelere çalışmaya başladılar.
İLKİM ERGENE ÇALIK
RÖPORTAJ
Yayınlanma: 10 Temmuz 2024 - 13:10
Güncelleme: 10 Temmuz 2024 - 13:21
''Çanakkale'nin bendeki anlamını tarif edebilmem için benim Türkçem yetmez''
Yakın zamanda Moskova’da öğrencileri ile birlikte gururlandırıcı başarılara imza atan Aida Müzik Merkezi’nin sahibi, Piyanist Zaretta Urşanova ile Çanakkale, Piyano, Müzik üçgeninde bir sohbet gerçekleştirdik.
RÖPORTAJ
10 Temmuz 2024 - 13:10
Güncelleme: 10 Temmuz 2024 - 13:21
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir