[spot]Hiç de azımsanamayacak kadar fazla sayıda insan, kadın mücadelesinin patriyarkanın egemen düşüncelerini sona erdireceği günü sabırsızlıkla bekliyordu.
[/spot]
Günlük hayatta sütyen kullanma baskısından kurtulmayı; kıl, tüy gibi ‘alınması zorunlu’ kılınan fikirlerin kadın vücudundan elini çekmesini ve herkesin özgür, eşit yaşadığı bir dünya hayal ediyorduk. En yalın haliyle, toplumsal cinsiyet eşitliğini savunuyorduk. Fakat hayat gerçekten sürprizlerle dolu olacak ki bir ters köşe ile karşılaştık. Hayat o kadar pahalandı ki mücadeleye de gerek kalmadı.
Son zamanlarda hiç ped fiyatlarına bakmış mıydınız? Ben söyleyeyim; insan sağlığına en uygun olanlarının 10 tanesi 50 TL’den başlıyor. Peki, bir kadının regl döneminde azami 3-4 saatte bir ped değiştirmesi gerektiğini biliyor muydunuz? Regl döneminin de 4 gün veya daha fazla sürdüğünü ve bu döngünün ayda 1 kere olduğunu biliyor muydunuz? Tüm bu bilgileri cebimize alarak kabaca bir hesap yapalım: günde 4 tane ped kullanan ve regl dönemi 6 gün süren bir kadın, ayda 24 ped kullanacaktır. Bir kadın aylık minimum 100 TL’yi yalnızca regl olduğu için harcıyor. Elbette farklı yöntemler de var, son dönemlerde ‘sürdürülebilirlik’ çatısı altında popülaritesi artan menstural kaplar artık herkes tarafından ulaşılabilir durumda. Ancak bunların da kullanımı hakkında soru işareti olan insanlar var –ki bilinen markalar da 400 TL’den satılıyor. Biliyorum pek çok sosyal adalet savaşçısının (aka. sjw) bu gibi konularda sivri fikirleri var ancak şunu da unutmamalıyız ki kimse kullanmak istemediği bir şey için zorlanmamalı. Son dönemlerde sıkça gündemde olan ekoloji, veganizm ve feminizm gibi konularda fanatik tutum sergilenmesinin ters teptiğine inanıyorum. Bir keresinde x kişisinden, ”Şunu kullanmayan kadın, doğayı sevmiyordur” bandında bir cümle işitmiş ve oldukça talepkâr bulmuştum. Dolayısıyla politik doğruculuk yapmaya gerek duymuyor ve kadınların regl dönemleri tercihlerinde özgür bırakılmasını savunuyorum. Artık sık sık çevremdeki kadınlardan şunları duyuyorum: “Saçlarımı boyatamıyorum”, ”Kaşlarımı aldıramıyorum”. Nihayetinde kuaför salonlarında kaş ve bıyık aldırmak 100 TL ve pek çok kadın da bu ücreti vermeye yanaşmıyor. Sebebini izah edeyim; 2023 yılında asgari ücret ile geçinen bir kişinin günlük kazandığı miktar kabaca 330 TL. Yuvarlayacak olursak asgari ücretlinin saati 40 TL’ye tekabül ediyor. Sonuç olarak asgari ücretli bir kadın, 10 dakika sürecek olan kaş bıyık aldırma işlemini karşılamak için 2 buçuk saat çalışma zorunda. Bir-iki yıl önce kaş-bıyık aldırmanın maliyeti bu kadar yüksek değildi, yoldan geçerken kuaföre uğrayarak, 5 dakikada yaptırılan bir işlemdi. Artık böyle değil. Geçenlerde bir arkadaşım, kuaföre verdiği herhangi bir paradan dolayı, "enayi" gibi hissettiğini dile getirdi. Kadınlar bu miktarda paraları karşılamak istemiyor, istemediği gibi de kişisel bakımından ufak ufak feragatlerde bulunmaya başlıyor. Öncelikler değişti
Artık tek maaş ile beslenme ve barınma gibi temel ihtiyaçları karşılamak yeteri kadar zorlaştı. Önceden kadınlar olarak; patriyarkaya karşı çıkarken en özel pasif agresif direnişimiz, kaşlarımızı almamak-aldırmamak, belki de bedenimizi doğal haliyle olduğu gibi kabul etmekti. Şimdi bu direniş, sosyo-ekonomik bir gerçeklik ile harmanlandı. Ekonomik dengelerin değişmesi, sosyal hayatı yeniden düzenledi. Geçtiğimiz günlerde +90’da gördüğüm bir haberde; türbanlı Dj Fatma Civelek erkeklerden kendisine gelen ‘neden evde oturup dolma sarmıyorsun?’ sorusuna cevaben şu ifadeleri kullanmıştı: “Şu an hangi kadın evde oturup dolma sarıyor? Herkes çalışıyor. İmkân ve şartlarımız artık tek bir erkeğin çalışıp 5 kişilik bir nüfusa bakmasına el vermiyor. Yani ekonomi buna izin vermiyor. Şu an her kadın çalışıyor.” Yazımı nihayete erdirelim; halk arasında, “çirkin kadın yoktur, bakımsız kadın vardır(!)” şeklindeki özdeyişi, “çirkin kadın yoktur, enflasyon vardır(!)” diye güncellemek isterim. Zira artan fiyatlar nedeniyle, kozmetiğe gelene kadar, temel bakımımızı bile karşılamakta zorlanıyor hale geldik. Üstelik tüm bu hengâmede, gündelik geçim ve gelecek kaygıları içinde çoğumuz güzelliğimizi ikinci-üçüncü planlara attık. Kim bilir, belki de bu şekilde kadınlar kendisine atfedilmiş tüm ağırlıklarından azat edilecek ve beklemediği bir yerden özgürleşecek. Kadın mücadelesinin en büyük destekçisi -şaşırtıcıdır ki- enflasyon sirayetiyle iktidar ve onun patriyarkası mı olacak?
[/spot]
Günlük hayatta sütyen kullanma baskısından kurtulmayı; kıl, tüy gibi ‘alınması zorunlu’ kılınan fikirlerin kadın vücudundan elini çekmesini ve herkesin özgür, eşit yaşadığı bir dünya hayal ediyorduk. En yalın haliyle, toplumsal cinsiyet eşitliğini savunuyorduk. Fakat hayat gerçekten sürprizlerle dolu olacak ki bir ters köşe ile karşılaştık. Hayat o kadar pahalandı ki mücadeleye de gerek kalmadı.
Son zamanlarda hiç ped fiyatlarına bakmış mıydınız? Ben söyleyeyim; insan sağlığına en uygun olanlarının 10 tanesi 50 TL’den başlıyor. Peki, bir kadının regl döneminde azami 3-4 saatte bir ped değiştirmesi gerektiğini biliyor muydunuz? Regl döneminin de 4 gün veya daha fazla sürdüğünü ve bu döngünün ayda 1 kere olduğunu biliyor muydunuz? Tüm bu bilgileri cebimize alarak kabaca bir hesap yapalım: günde 4 tane ped kullanan ve regl dönemi 6 gün süren bir kadın, ayda 24 ped kullanacaktır. Bir kadın aylık minimum 100 TL’yi yalnızca regl olduğu için harcıyor. Elbette farklı yöntemler de var, son dönemlerde ‘sürdürülebilirlik’ çatısı altında popülaritesi artan menstural kaplar artık herkes tarafından ulaşılabilir durumda. Ancak bunların da kullanımı hakkında soru işareti olan insanlar var –ki bilinen markalar da 400 TL’den satılıyor. Biliyorum pek çok sosyal adalet savaşçısının (aka. sjw) bu gibi konularda sivri fikirleri var ancak şunu da unutmamalıyız ki kimse kullanmak istemediği bir şey için zorlanmamalı. Son dönemlerde sıkça gündemde olan ekoloji, veganizm ve feminizm gibi konularda fanatik tutum sergilenmesinin ters teptiğine inanıyorum. Bir keresinde x kişisinden, ”Şunu kullanmayan kadın, doğayı sevmiyordur” bandında bir cümle işitmiş ve oldukça talepkâr bulmuştum. Dolayısıyla politik doğruculuk yapmaya gerek duymuyor ve kadınların regl dönemleri tercihlerinde özgür bırakılmasını savunuyorum. Artık sık sık çevremdeki kadınlardan şunları duyuyorum: “Saçlarımı boyatamıyorum”, ”Kaşlarımı aldıramıyorum”. Nihayetinde kuaför salonlarında kaş ve bıyık aldırmak 100 TL ve pek çok kadın da bu ücreti vermeye yanaşmıyor. Sebebini izah edeyim; 2023 yılında asgari ücret ile geçinen bir kişinin günlük kazandığı miktar kabaca 330 TL. Yuvarlayacak olursak asgari ücretlinin saati 40 TL’ye tekabül ediyor. Sonuç olarak asgari ücretli bir kadın, 10 dakika sürecek olan kaş bıyık aldırma işlemini karşılamak için 2 buçuk saat çalışma zorunda. Bir-iki yıl önce kaş-bıyık aldırmanın maliyeti bu kadar yüksek değildi, yoldan geçerken kuaföre uğrayarak, 5 dakikada yaptırılan bir işlemdi. Artık böyle değil. Geçenlerde bir arkadaşım, kuaföre verdiği herhangi bir paradan dolayı, "enayi" gibi hissettiğini dile getirdi. Kadınlar bu miktarda paraları karşılamak istemiyor, istemediği gibi de kişisel bakımından ufak ufak feragatlerde bulunmaya başlıyor. Öncelikler değişti
Artık tek maaş ile beslenme ve barınma gibi temel ihtiyaçları karşılamak yeteri kadar zorlaştı. Önceden kadınlar olarak; patriyarkaya karşı çıkarken en özel pasif agresif direnişimiz, kaşlarımızı almamak-aldırmamak, belki de bedenimizi doğal haliyle olduğu gibi kabul etmekti. Şimdi bu direniş, sosyo-ekonomik bir gerçeklik ile harmanlandı. Ekonomik dengelerin değişmesi, sosyal hayatı yeniden düzenledi. Geçtiğimiz günlerde +90’da gördüğüm bir haberde; türbanlı Dj Fatma Civelek erkeklerden kendisine gelen ‘neden evde oturup dolma sarmıyorsun?’ sorusuna cevaben şu ifadeleri kullanmıştı: “Şu an hangi kadın evde oturup dolma sarıyor? Herkes çalışıyor. İmkân ve şartlarımız artık tek bir erkeğin çalışıp 5 kişilik bir nüfusa bakmasına el vermiyor. Yani ekonomi buna izin vermiyor. Şu an her kadın çalışıyor.” Yazımı nihayete erdirelim; halk arasında, “çirkin kadın yoktur, bakımsız kadın vardır(!)” şeklindeki özdeyişi, “çirkin kadın yoktur, enflasyon vardır(!)” diye güncellemek isterim. Zira artan fiyatlar nedeniyle, kozmetiğe gelene kadar, temel bakımımızı bile karşılamakta zorlanıyor hale geldik. Üstelik tüm bu hengâmede, gündelik geçim ve gelecek kaygıları içinde çoğumuz güzelliğimizi ikinci-üçüncü planlara attık. Kim bilir, belki de bu şekilde kadınlar kendisine atfedilmiş tüm ağırlıklarından azat edilecek ve beklemediği bir yerden özgürleşecek. Kadın mücadelesinin en büyük destekçisi -şaşırtıcıdır ki- enflasyon sirayetiyle iktidar ve onun patriyarkası mı olacak?