Sağlık çalışanlarına uygulanan şiddet olaylarında had safhaya ulaşıldı. Son altı yılda 76 bin olay. Böyle bir rakam ortaya çıkıyorsa şapkayı önümüze koyup düşünme zamanını geçirmişiz demektir. Üstelik bu olayların çoğu belli bir sebepten. Uyuşturucu müptelalarının uyuşturucu içeren ilaçları bir şekilde doktorlara reçete ettirmeye çalışmaları ve emellerine ulaşmayınca da şiddete başvurmaları. Konu aslında çok net.
Doktorlar bu konuda ağır tehdit altındalar. Reçeteyi yazdın yazdın, yazmadın adam senin geleceğini yazıyor. Yani konunun her boyutu incelenerek çok kapsamlı bir çalışma yapılmalı ve bu durum en az seviyeye indirilerek toplum içi şiddetin bir türü mümkün olduğunca engellenmeli.
Bu sebeple CHP meclise bir önerge veriyor ve SAĞLIKTA ŞİDDET OLAYLARININ ARAŞTIRILMASI noktasını gündeme getiriyor. Ben çok yerinde buldum bu çalışmayı ancak bu değerli ve yararlı önerge de tıpkı diğerleri gibi siyasete kurban gitti. Ak Parti milletvekillerinin oylar ile reddedildi. Çünkü önergeyi muhalefet hazırlayıp meclise getirmişti. Mazeretleri de hazır; “biz zaten bunun üzerinde bir çalışma yapıyoruz” dediler. İyi de, siz on yedi yıldır tek başınıza iktidarda bulunan bir partisiniz, bu güne kadar aklınız neredeydi?
Siyasetin kirli yüzünü bir kez daha izlemiş olduk geçtiğimiz hafta bu vesile ile. İnsanlık adına utanç verici ama biz bu siyasi kararlara alışığız. 15 Temmuz darbesinin araştırılmasına da bu meclisten ret oyu çıkmıştı. Dört bakanın yüce divana gönderilmesine de ret oyu çıkmıştı. Örnekleri o kadar çok ki; bir parti diğer partinin önünü kapatmak için her türlü yolu deniyor. Yeter ki fikir karşı taraftan çıksın, ülke menfaatine de olsa, toplum yararına da olsa eller ret oyuna kalkıyor.
Nefret dolu bir toplum haline geldik. Herkes mutsuz, selamlaşmalar, esenleşmeler kalmadı artık. Yüzler asık, vücutlar yorgun, gönüller mutsuz, gençler geleceklerinden umutsuz. Şiddet ile toplum kendine bir yol açmaya çalışıyor. Karısından boşanan hemen eşinin boğazını kesiyor. Sevgilisinden ayrılan silaha sarılıyor. Düşük not alan öğrenci öğretmenini dövüyor. Şiddet almış başını gidiyor, ülke insanının iletişim biçimi şiddet olmuş durumda adeta. Trafikte iki kez üst üste korna çalın bakalım ne oluyor? Her arabada beysbol sopası var, sopayı alan arkada ki klakson çalan arabaya koşuyor. Hoşgörü kavramı yerini şiddete bırakmış durumda. Mecliste ki vekiller bile muhalefete muhalefet etmek için faydalı olan görüşlerin önünü kesiyor. Kendilerini asillerinin üzerinde gören vekillerin aymazlığı artık sıkmaya başladı toplumu. Toplum artık milletin vekili olamayanlardan nefret etmeye başladı.
Bu gün 29 Ekim. Cumhuriyetimizin 96.kuruluş yıl dönümünü kutlamaktayız. Mustafa Kemal’in cesaretle esaretten kurtardığı Türk milletinin en güzel günü. Mustafa Kemal bu ülkeyi cesaretle kurduktan sonra bu kez de akılla Türkiye Cumhuriyeti’ni inşa etti. İlkeler ile donattı ve Türk milletine izlemesi gereken bir akıl yolu miras bıraktı. Bu yola Kemalizm adını yakıştırdı Türk milleti de ve bu yolda yürüyerek çağdaşlık seviyesine ulaşılacağını öğrendi. İşte bu yüzden akıllı olmanın erdemini yaşamak için toplum yararına, ülke faydasına olan her türlü fikirde birleşmeliyiz.
Cumhuriyetimizin 96.yılı kutlu olsun.
YAZARLAR
Yayınlanma: 29 Ekim 2019 - 10:22
Cumhuriyet
Sağlık çalışanlarına uygulanan şiddet olaylarında had safhaya ulaşıldı
YAZARLAR
29 Ekim 2019 - 10:22
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir