Uzun süre deryadan uzak kaldığından, birden deniz kıyısına doğru, bir koşu koyuverip kıyıya gelince, yosun kokusuna göğsünü yaslayıp gözlerini yuman çocukları vardır deniz insanlarının.
Karaya teknesini bağlar bağlamaz deniz suyu dolu kovalarda grupladığı balıklarını satan balıkçılar vardır deniz şehirlerinde. O yüzden balık tutmasını bilen, doğayla uyumlu, işsiz hiç kimse olmaz. Bisikletlerinin yanlarına iliştirdikleri gider borularından yaptıkları aparatlarından tanırsınız olta balıkçılarını.
Saçlarını iki yana sosis salkımı gibi boğum boğum ayırmış küçük kız çocukları, balıkçıların attığı balıkları yiyen kedileri sevmek için, iki elleri iki dizinde başlarına çökerler kuyruklarını havaya dikmiş sevimli hayvanların.
Bazen aniden bir karanlık çöker ki lodostan, korkunçtur. Deniz derinden inler, birazdan yağmur yağar.
Kıyıyı dalgalarla döven Poseidon’a direnen balıkçılar kıyıya kadar yem arayan balıkları yakalarlar. Kurdun puslu havayı sevmesi gibi balığın da sert, rüzgarlı, tekinsiz havayı sevdiğini bilirler deniz insanları. Sonra hava birden açılır. Denizin üstünde pipodan üflenmiş gibi top top bir kaç öbek bulut kalır bunca hengameden sonra.
Deniz insanları küçük barakaları severler. Tercihen yalnız oldukları... Bir tane küçük piknik tüpü, çay ve ekmek olsa yeter. Tavaya atılacak bir kaç balık her zaman bulunur nasılsa.
Balıkçı torunları çok kadim deniz masalları dinlemişlerdir, iris çiçeği gibi buruşmuş elleriyle onların başlarını okşayan ninelerinden. Bu masal kahramanları öyle muzip, akıllı ve öyle yamandırlar ki akıllarıyla her türlü devin, canavarın, zorbalığın üstesinden gelirler. Tıpkı Ciklopları(tepegöz), sirenleri, kötü niyetli tanrıçaları aklıyla alt eden Odiseus gibi. Odiseus da deniz insanıdır en nihayetinde. Poseidon’la bile mücadele eden, Troia atının mucidi, hileci, zeki, kibar, hatip Odiseus. O büyük savaşın kaderini hilesiyle değiştirdiği için lanetlendiğinden yıllarca krallığına ve ailesine kavuşamaması, deniz hakkında öylesine deneyimli yapmıştır ki onu, bildiklerini ne Homeros ne de J. Joyce yazmadı. Asıl bildiklerinin ve maceralarının büyük bir kısmı söylencelerle, kulaktan kulağa aktarıldı ve kaybolup gitti. Herkes Homeros’un derlediği kadarını bildi. Ama torunları hiç birini unutmadı. Eşine kavuşmak için bir sürü belayı göğüsledi Odiseus. Paris aşkı için dünyayı karşısına aldı. Deniz insanlarının erkekleri eşlerinden üç adım önde yürümezler. Yan yana eşleriyle birlikte yürürler. Onlara yemek pişirip sürprizler yaparlar. Bu öyle çok da matah bir şey değildir aslında. Her babayiğit denizciden beklenen bir şeydir ya her neyse. Deniz insanları bunu da bilir.
YAZARLAR
Yayınlanma: 28 Ağustos 2021 - 10:00
Deniz insanları (2)
Uzun süre deryadan uzak kaldığından, birden deniz kıyısına doğru, bir koşu koyuverip kıyıya gelince, yosun kokusuna göğsünü yaslayıp gözlerini yuman çocukları vardır deniz insanlarının
YAZARLAR
28 Ağustos 2021 - 10:00
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir