Doğal afetlerden biri olan deprem, üzerinde hiçbir kontrolümüzün olmadığı, aniden gelen ve ruh sağlığımızı olumsuz etkileyen bir doğal olayıdır. Depremin düşüncesi bile bizi korkutur, özellikle ülkemiz gibi depremin sık yaşanan yerler insanlar için kaygı ve stres sebebidir. Çoğumuz, deprem yaşamadan önce bizi derinden sarsan bir travmayla karşılaşmadığımızdan dünyayı güvenli bir yer olarak kabul ederiz. Sevdiklerimizin aniden ölebileceği düşüncesi aklımıza gelmemiştir. Ancak deprem gibi sarsıcı bir olaydan sonra, dünyayı eskisi gibi güvenli görmemeye başlarız. Bu ani değişime uyum gösterebilmekte ruh sağlığımız için çok zordur. Deprem yaşandıktan sonra insanlar da güven kaybı yaşıyor. Güvenli olarak nitelendirdikleri evlerinin, iş yerlerinin hasar görmesi kişileri gerçekten bir psikolojik yıkıma götürebiliyor. Bu problemin yanı sıra kişi kapalı ortamlardan kaçmaya, yalnız kalmaktan korkmaya, asansöre binememeye, uyku ve odak sorunu yaşamaya başlıyor. Bununla birlikte kendilerini kederli, kaybolmuş, çaresiz, suçlu, kaygılı ve öfkeli hissediyorlar.
Depremi yaşayan kişilerin verdikleri tepkiler kişiden kişiye farklıdır. Aynı doğal afete maruz kalan iki kişiden biri travma yaşayabilirken, diğer kişi ciddi şekilde etkilenmeden olayı atlatabilir. Buna rağmen depremi yaşamamasına rağmen yalnızca iletişim araçlarından takip eden birçok kişide de travma sonrası stres bozukluğu görülebilir. Yaşanan ortak belirtiler şunlardır: Aşırı korku hali, şok, çaresizlik, tedirgin olma, hatırlayamama, düşüncelerde karışıklık, konsantrasyon bozukluğu, geleceğe yönelik kaygılar, yaşadığı olayları istemsiz bir şekilde sıklıkla hatırlama, konu ile konuşmaktan kaçınma, tepkisel davranma. Travmatik tepkiler afet sonrası çıkabildiği gibi gecikmeli olarak sonraki zamanlarda da çıkabileceği unutulmaması gerekir.
Deprem sonrasında insanlar: şok, pasifleşme ve toparlanma olmak üzere üç dönem yaşarlar. Deprem mağduru olan kişi önce psikolojik şok yaşamaktadır. Şaşkın, sersemlemiş ve dona kalmıştır. Şok tepkisi bedenin psikolojik savunma mekanizmasıdır. Kişinin yönelimi bozulur, zaman, yer, kişi kavramları şaşar, tepki veremez hale gelir ve hafıza kaybı yaşar. Deprem mağdurları pasifleşmiş haldedir. Bu dönemde kişiler yaşadıkları travmatik olayın etkisiyle kendilerini güçsüz ve yorgun hisseder. Kolay ve basit işleri bile yapamayacak kadar yetersizlik ve becerisizliktedir. Çevreden gördüğü destekle farkındalığı yükselir ve bilinçli hareket etmeye başlar. Toparlanma döneminde ise kişinin kaygı düzeyi yüksek, telaşlı ve heyecanlıdır. Depremle ilgili rahatsız edici anıları hem düşüncelerinde hem de rüyalarında yaşar. İrkilme tepkileri, sürekli deprem olacağı korkusu yaşama, yabancılaşma görülür. Bu belirtiler kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Fakat bireyin yaşadığı travmatik belirtilerin şiddeti ve sıklığında azalma görülmüyor ve bir aydan daha uzun süredir devam ediyorsa bireyin bir ruh sağlığı uzmanının desteğinden yararlanmasında fayda vardır Uzm. Klinik Psikolog Duygu Engin
www.psikologduyguengin.com
Depremi yaşayan kişilerin verdikleri tepkiler kişiden kişiye farklıdır. Aynı doğal afete maruz kalan iki kişiden biri travma yaşayabilirken, diğer kişi ciddi şekilde etkilenmeden olayı atlatabilir. Buna rağmen depremi yaşamamasına rağmen yalnızca iletişim araçlarından takip eden birçok kişide de travma sonrası stres bozukluğu görülebilir. Yaşanan ortak belirtiler şunlardır: Aşırı korku hali, şok, çaresizlik, tedirgin olma, hatırlayamama, düşüncelerde karışıklık, konsantrasyon bozukluğu, geleceğe yönelik kaygılar, yaşadığı olayları istemsiz bir şekilde sıklıkla hatırlama, konu ile konuşmaktan kaçınma, tepkisel davranma. Travmatik tepkiler afet sonrası çıkabildiği gibi gecikmeli olarak sonraki zamanlarda da çıkabileceği unutulmaması gerekir.
Deprem sonrasında insanlar: şok, pasifleşme ve toparlanma olmak üzere üç dönem yaşarlar. Deprem mağduru olan kişi önce psikolojik şok yaşamaktadır. Şaşkın, sersemlemiş ve dona kalmıştır. Şok tepkisi bedenin psikolojik savunma mekanizmasıdır. Kişinin yönelimi bozulur, zaman, yer, kişi kavramları şaşar, tepki veremez hale gelir ve hafıza kaybı yaşar. Deprem mağdurları pasifleşmiş haldedir. Bu dönemde kişiler yaşadıkları travmatik olayın etkisiyle kendilerini güçsüz ve yorgun hisseder. Kolay ve basit işleri bile yapamayacak kadar yetersizlik ve becerisizliktedir. Çevreden gördüğü destekle farkındalığı yükselir ve bilinçli hareket etmeye başlar. Toparlanma döneminde ise kişinin kaygı düzeyi yüksek, telaşlı ve heyecanlıdır. Depremle ilgili rahatsız edici anıları hem düşüncelerinde hem de rüyalarında yaşar. İrkilme tepkileri, sürekli deprem olacağı korkusu yaşama, yabancılaşma görülür. Bu belirtiler kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Fakat bireyin yaşadığı travmatik belirtilerin şiddeti ve sıklığında azalma görülmüyor ve bir aydan daha uzun süredir devam ediyorsa bireyin bir ruh sağlığı uzmanının desteğinden yararlanmasında fayda vardır Uzm. Klinik Psikolog Duygu Engin
www.psikologduyguengin.com