Günümüzde laik, demokratik cumhuriyet ülkesi olan Türkiye’de ne yazık ki bir İslam Devleti teşkil etme hevesi hakim. Dile gelmese de fiiliyatta her daim hissedilen bu konuyu bir İslam aliminin kaleminden ortaya koymak istedim.
Yemen kökenli soylu bir Arap kabilesine (Hadramut) mensup olan İbn Haldun 1332 yılında Tunus’ta doğmuş olup künyesi Ebu Zeyd, lakabı Veliyüddin, şöhreti İbn Haldun asıl ismi ise Abdurrahman b. Muhammed b. Ebu Bekir b. Hasan’dır.
İbn Haldun’un en önemli eseri el-İber olarak gösterilir günümüzde. İşte bu eserin girişinde ki Mukaddime’nin sadece “vergi” bölümü bizi bu gün içerisinde olduğumuz durum konusunda hayli aydınlatacak diye düşünüyorum. Bizlere hep İslam içerisinde ilim irfan olduğunu ve “alim” olmanın erdemini anlatanlarda, sanki bu eksik gibi görünüyor. Bakalım siz ne düşüneceksiniz?
İslam dininin yayılması için yapılan fetihler sırasında ve fetihlerden sonra İslam Devleti’nin genişlemesiyle beraber devlet zenginleşmiş ve gelir kaynakları artmıştı. Yapılan fetihler sırasında ihtiyaçları az olan toplum için elde edilen ganimetler geniş gelir kaynakları sağlıyordu. Bu durum devlet gelirlerinin toplandığı, giderlerinin hesaplandığı mali işlerin yönetildiği günümüzde ki Maliye Bakanlığı’nın görevlerini yerine getiren “Beytülmal”ın ortaya çıkmasına yol açmıştı. İlk defa Hz. Ömer devrinde kurulan Beytülmal’ın başlıca gelir kaynakları ganimetler ve vergilerdi. Özellikle vergiler İslam devletleri için birinci dereceden gelir kaynağı olmuştu. Bu nedenle İbn Haldun Mukaddime’sinde vergiler üzerinde durmuş hatta devletin yıkılmasının dahi vergilerle ilgili olduğunu ifade etmişti.
İbn Haldun’a göre devletin başlangıcında halka yüklenen vergiler az ancak toplanan yekun çoktur. Eğer devlet başlangıçta dinin emirlerine göre hareket ediyorsa halka sadece zekat, haraç ve cizye gibi şer’i vergileri yükler ki bunlar da hafif vergilerdir. Bunlardan her birinin aşılamayacak sınırları vardır. Eğer devlet teşkili “asabiyet” (kan bağı) esasları dahilinde yapılanmışsa, İbn Haldun’a göre devletin başlangıcında mutlaka bedevilik vardır. İbn Haldun’a göre Bedevilik; kolaylığı, iyiliği, insanları korumayı ve insanların mallarında uzak durmayı, mallarını haksızlıkla ellerinden almamayı gerektirir. Bu yüzden halkın toplam mallarından alınan vergi çok azdır. Vergi miktarı az olunca insanlar şevkle çalışır, ülke mamur hale gelip kalkınır, üretim artar ve müreffeh bir hayata kavuşulur. Böylece elde edilen vergi çoğalır. Ayrıca devletin bu aşamasında lükse ve pahalı alışkanlıklara sahip olunmadığı için masraf ve giderler çok azdır. Toplanan vergiler giderleri fazlasıyla karşılar ve artar.
İbn Haldun’a göre; devletin yolunda devam etmesi, hükümdarların birbirini takip etmesi ve yönetimde akıcılığın hakim olmasıyla sadelik ve insanların mallarından uzak durma gibi bedevilik özellikleri yok olur. Bunun yerine akıcılığı esas alan “koyu” bir saltanat gelir. Devletin başı lükse dalar, pahalı alışkanlıklar edinir ve ihtiyaçlar çoğalır. Hükmedenin giderleri çoğalınca özel harcamalar, bahşişler büyük bir yekun tutar. Toplanan vergiler artan giderleri karşılayamaz hale gelir. Böylece devleti koruyup idare edenlere verilecek ücretleri ve hükümdarın harcamalarını karşılamak için vergi miktarlarında artırıma gidilir. Başlangıçta vergi çeşitleri ve oranları artar. Ancak bu artışlar çok az miktarda ve kademe kademe yapıldığı için halk tarafından farkına varılmaz. Halk için vergi ödemek alışılagelen bir yükümlülüktür.
Sürekli artan vergiler zamanla itidal ve kabul edilebilirlik sınırlarını aşar ve sonuçta halkın çalışma ve üretim şevki kaybolur. Çünkü ödedikleri vergiler ile kendi ellerinde kalan gelirleri karşılaştırdıklarında, çalışmalarının karşılığı olarak çok az bir menfaat elde ettikleri görünür. Bu durum halkın kazanç elde etme emellerini yok eder ve sonuçta çok sayıda kişi çalışmaktan ve üretimden tamamen el çeker.
Bu durum tek tek bireylerden toplanan vergi miktarının azalmasına neden olur ancak idareciler vergi miktarlarını daha da artırırlar ve nihayet vergi miktarları ulaşabileceği en üst sınıra dayanır. Çünkü artık üretim masrafları ve vergilerin her şeyi alıp götürdüğü ve geriye hiçbir menfaatin kalmadığı aşamaya gelinmiştir. Bu durum toplumun ve ülke ekonomisinin zayıflayıp gerilemesine kadar devam eder. Sonuçta ticaret ve üretimden elde edilmek istenen bütün beklentiler yok olur, çarşılar tamamen kesata uğrar. Devlet tamamen yıkılıp yok olana kadar vergilerde ki artış devam eder.
Günümüzde yaşadığımız durum aslında tam da tarif edildiği gibi. Tabi bu benim düşüncem ve gerçeği ticaret yaparak yaşayan birisinin düşüncesi sizin açınızdan belki de değersizdir ama üretimden neredeyse tamamen kopmuş halkımız için belki de çıkış planının içerisinde gizli olduğu İbn Haldun görüşlerini aktarmak istedim sizlere.
İstanbul’da bir devlet üniversitemizde çocuklarımıza verilen “ön kahvaltı” kaldırılmış, açlık sınırı 6500 tl olan ülkemizde asgari ücret henüz 2324 tl olmuş iken, devleti idare edenlerin kendi harcamaları ile ilgili aldıkları tasarruf tedbirlerine şahit oldunuz mu? Ben olmadım. Çiftçimiz toprağını, köyünü terk ederken Sudan ile tarım ürünleri alım anlaşması yapılması konusu İbn Haldun’un önüne gelseydi neler yazardı dersiniz? İbn Haldun’un aktarmaya çalıştığım fikirleri Abbasi ve Ubeydiyyin devletlerinin yıkılışı içindi. Ne yazık ki İbn Haldun’un Mukaddime’sini okurken yazdıklarının ülkemiz ile benzerlik içerdiğini gördüm ve bir kez daha saltanata dönüşme şansı olmayan koalisyon hükümetlerinin ne kadar da doğru bir halk kararı olduğunu anladım. Uzun süreli tek parti iktidarlarında Cumhuriyet ilkeleri savunmasız kalabiliyor körü körüne inanmış halk zümresi karşısında ve şimdi ülke olarak ciddi bir gelecek kaygısı ile yaşamak zorundayız.
Aslında buradan çıkış planımız var, atamız bize bu planı miras olarak bıraktı görmesini bilirsek. Acilen Kemalist bir düşünce yapısıyla tüm sorunlarımıza eğilmeli ve derhal Mustafa Kemal gibi yerli üretime yönelmeliyiz. Az zamanda çok işler yapacak asil kanımız damarlarımızda mevcuttur.
YAZARLAR
Yayınlanma: 02 Ocak 2020 - 10:21
Devlet Ve Halk
Günümüzde laik, demokratik cumhuriyet ülkesi olan Türkiye’de ne yazık ki bir İslam Devleti teşkil etme hevesi hakim
YAZARLAR
02 Ocak 2020 - 10:21
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir