Mesleğe başladığımız ilk yıllarda sabah kafede kahvaltı eder, öğle yemeğini kaliteli bir lokanta da, akşam yemeğini lüks bir restoranda yerdik. Bugün olduğu gibi asgari ücretle çalışırdık. Bu yaşantımıza paramız yeter de artardı bile. Hatta para biriktirenlerimiz bile olurdu. Hakikaten de paranın alım gücü yüksekti. Çok lüks yaşamıyorduk ama istediğimizi alabiliyor ve yiyebiliyorduk. Sonra bir kriz ortaya çıktı. Bir akşamda çok şey değişti. Dolar iki ya da üç katına çıktı. Her şeye o kadar çok zam geldi ki herkes beyin travması geçirdi. Ama bu kısa sürdü. Alım gücümüz ve yaşantımızda çok büyük kayıplar olmadı. Bunu bu günleri yaşadığımızda anlıyorum. Artık ani travma geçirmiyoruz. Yavaş yavaş her şeye alıştırdılar.
Aradan yıllar geçti ve hayat akıp gidiyordu. Mutluyduk, çalışıyorduk ve asgari ücretle geçinebiliyorduk. Sonra bir şeyler daha oldu. Kimse ne olduğunu anlamaya çalışırken yine bir gecede fakirleştik ve dibe vurduk. Geliri sabit olanlar neler olduğunu kavramaya çalışırken yine birileri ceplerini doldurdu. Büyük bir kriz yaşamaya başladık. İki binli yıllardı. Bu iki krizde yaşam standartlarımızdan çok şey kaybetmedik. Kemer sık dediler sıktık, yakında her şey yoluna girecek dediler sabrettik, bu günler gelip geçici dediler umutlandık. Uzun bir süre bu devam etti. Gerçekten de her şey yoluna girmeye başladı ve birçok kişi mutluydu ama bu belirli bir kesim için geçerliydi. Bunu fark ettiğimizde artık çok geçti. Havalanan uçağın burnu yere doğru eğilmişti ve düşüyorduk, paraşütümüz açılmıyor ve yedek paraşütümüz çalınmıştı. Çakılacaktık, bunun farkına vardığımızda hızla düşüyorduk. Sonra garip şeyler oldu hızımız azalınca düştüğümüzü unuttuk. Ama yine de çakılıyorduk.
Geçmişte yaşadıklarımıza karşı hiç ses çıkarmadığımız için şu andaki yaşananlar karşısında tek suçlu biziz. Hep sustuk, kabullendik, belki düzelir her şey dedik, gelip geçer bu günler tesellisiyle avunduk. Ne oldu, enflasyon yokmuş, hayat pahalılığı varmış. Zenginin hayatı boyunca enflasyon ve hayat pahalılığı umurunda olmaz. Olan dar gelirliye oluyor. Her şeye her gün zam geliyor. Şimdi geldiğimiz duruma bakarsak, gıda ihtiyacımızı dışarıdan karşılamak, çarşıda yemek yemek, bir şeyler içmek, aracımıza binip bir yerlere gitmek hayal olmuş durumda. Kısacası asgari ücretle yarı lüks yaşadığımız hayatlara veda etmek zorunda kaldık. Hayallerin, düşleri, planların, düşüncelerin dibe vurduğu bir dönemdeyiz. Her şeyi tane ile alırken artık tane tane düşünme vakti geldi de çattı bile. Herkesin kendi mezarını kazması için artık elinde bir çapa var. Çapaları da bedava dağıttılar. Bunca yıldır tek amaçlarını bu olduğunu haykıranlarsa ya içerde ya da sindirildi.
Yıllar sonrasını tahmin edemiyoruz, burnumuzun dibini bile göremiyoruz. Kah yavaş kah hızlı düşerek dibe çakıldık artık. Her şey yoluna girer mi? Bunu artık hiç kimse tahmin edemiyor. Genç nesil belki yaşlandığında her şeyin yoluna girdiğini görebilir ve rahat eder. Bir insan ömrünün yarısı sıkıntılar içinde geçip gidiyor.
YAZARLAR
Yayınlanma: 10 Haziran 2022 - 10:16
Dibe vurduk
Mesleğe başladığımız ilk yıllarda sabah kafede kahvaltı eder, öğle yemeğini kaliteli bir lokanta da, akşam yemeğini lüks bir restoranda yerdik
YAZARLAR
10 Haziran 2022 - 10:16
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir