[spot]Çanakkale Belediyesi Dijital Yayınları kapsamındaki Kente Dair programının 6. bölüm konuğu olan Çanakkale Belediyesi İçme Suyu Arıtma Tesisi Sorumlusu Yüksek Kimyager Zeynep Doğanay, bilgilendirmelerde bulunarak, arıtma tesisinin çalışma prensibini anlattı.
[/spot] Çanakkale Belediyesi’nin Youtube kanalı üzerinden yayımlanan Kente Dair isimli programın 6’ncı bölümüne belediyenin İçme Suyu Arıtma Tesisi Sorumlusu Yüksek Kimyager Zeynep Doğanay konuk oldu. Esra Ersak’ın sunduğu programda, Çanakkale’nin içme suyunun kalitesi ve su tasarrufu üzerine konuşuldu. Çanakkale’nin tek içme ve kullanma suyu, 54,155 hektometre küp su kapasitesine sahip olan Atikhisar Barajı’ndan sağlanıyor. Atikhisar Barajı şu an yaklaşık olarak yüzde 40 doluluk oranına sahip. İçme suyunun çeşmelerden güvenli içilmeye devam edilebilmesi için 2. Kademe İçme Suyu Arıtma Tesisi’nin kısa bir süre önce devreye girdiğini aktaran Doğanay tesis hakkında bilgi vererek şu ifadeleri kullandı: “Yaklaşık bir buçuk aydır yeni arıtma tesisimizden suyu arıtmaktayız. Tesisimiz konvansiyonel arıtma tipinde olup, 100 bin metreküp kapasitelidir. Şu an yaklaşık olarak günde 33 bin metreküp civarında suyu arıtmaktayız. Tabii mevsimsel olarak değişiklik görebilmekteyiz. Yaz aylarında 37 bin metreküpe ulaşan sayılar görebilmekteyiz. İki adet isale hattımızdan alınan sular, izolasyon mono geliyor. Daha sonra bu iki hat, tek hatta düşürülerek, enerjisinin kırıldığı, basıncın ayarlandığı, enerji kırıcı vana odasına geliyor. Buradan sonra da debimetre odasına gelen suyun sürekli kaç metreküp su geçtiği anlık olarak o debimetrenin ölçümüyle izlenmiş oluyor. Debimetre odasından sonra suyumuz giriş yapısına geliyor. Giriş yapısında da gelen suyumuzun sürekli online olarak pH'ı bulanıklığı ölçülmüş oluyor. Ayrıca bu giriş yapısında bir bypass hattımız mevcut. Bu da sadece klorlanıp arıtma tesisinin arıtma ünitelerine girmeden çıkış kolektörüne bağlayabileceğimiz bir bypass hattı mevcut. Giriş yapısından sonra suyumuz kaskat havalandırma yapısına geliyor. Burası elli santimlik düşüşlerin yapıldığı basamaklı bir yapıdır ve su oradan adeta şelale şeklinde basamaklardan düşerek oksijen kazanır. Çözülmüş oksijen suyun içindeki çözülmüş oksijen miktarı artarak suyun içindeki demir ve mangal gibi ağır metallerin oksidasyonu sağlanmış oluyor ve bu oksidasyonlu sudan ayrışmış oluyorlar. Ayrıca hidrojen sülfür ve karbondioksit gibi gazların da sudan ayrılması sağlanıyor bu ünitede. Daha sonra kaskat havalandırma yapısının çıkış kanalında ayrıca pH'ı düzenleyebilmek için gelen suyun pH'ını düzenleyebilmek için potasyum hidroksit ilavesi yapabiliyoruz. Burada ayrıca yine erekli olursa potasyum her manganat gibi maddelerin ilavesini de yapabiliyoruz. Havalandırma yapısından sonra suyumuz ozon tankına geliyor, ön dezenfeksiyon için. Ozonlamayla, ozon temas tankının yanında da ozon jeneratörlerimiz bulunmakta. Ozon jeneratörlerinde kurutucular, kompresörler ve ozon jeneratörleri var. Burada havadaki oksijen kurutuculardan geçirilip ozon jeneratörlerine geliyor. Ozon jeneratörlerinde yüksek elektrik akımıyla oksijen parçalarına ayrılıp ozon üretimi gerçekleşmiş oluyor. Daha sonra bu üretilen ozonda difüzörler, ozon temas tankının dibindeki difüzörler sayesinde suya karışmış oluyor. Ozonla suyumuz temas ettiği zaman suyun dezenfeksiyonu sağlanmış oluyor. Artı koku ve tat giderimi de sağlanmış oluyor. Gerçekten özellikle bu ozonlamayla birlikte suyumuzun ciddi anlamda kokusunda, tadında değişimler oldu. Artık içimi daha rahat, sürekli suyumuzu biz de içiyoruz zaten. Eskiden bu daha farklıydı tadı ama şu anda gerçekten kaynak suyundan farkı yok. Yani çeşme suyunu içtiğin zaman, çeşme suyu mu, yoksa kaynak suyu mu anlamak gerçekten zorlaştı. Ozonlamayla birlikte suyumuzun tadında, kokusunda değişimler oldu ve daha öncesinde eski tesisimizde ön dezenfeksiyonu klorla sağlıyorduk. Bu klordan kaynaklı dezenfeksiyon yağ ürünleri dediğimiz şeylerle karşılaşıyorduk ama ozonla birlikte artık onlardan da uzak hiçbiri kalmamış oluyor suyumuzda. Ön dezenfeksiyonu da yapılan suyumuz hızlı karıştırıcı ünitemize geliyor. Hızlı karıştırıcıda ne yapılıyor? Şimdi suyun içinde bizim gözümüzle göremediğimiz maddeler, askıda katı maddeler dediğimiz yani suya kirlilik veren maddeler olabiliyor. Bunları sudan ayrıştırmak için de bizim suya bazı kimyasallar eklememiz gerekiyor. Biz çöktürücü adını veriyoruz. Bizim tesisimizde kullanılan da demir üç klorür, yardımcı da anyonik politroli. Bunlar hızlı karıştırıcı suya homojen şekilde dağılması sağlanıyor. Hız iki tane hızlı karıştırıcımız var. Hızlı karıştırıcılardan sonra da suyumuz yavaş karıştırma ünitelerine gidiyor. Tesisimizde dört tane yavaş karıştırıcı ünitemiz var ve her bir yavaş karıştırıcı ünitesinden oluşmaktadır. Farklı hızlarının olduğu iki bölümden oluşmaktadır. Yavaş karıştırıcı ünitesinde ne oluyor? Hızlı karıştırıcı ünitesinde eklenen demir üç klorürüyle beraber bizim işte bu askıda katı maddeleri sudan ayrıştırarak flok dediğimiz şeylere dönüşüyor, bu kimyasal ilavesiyle birlikte. Böyle küçük parçacıklara bu flokların yavaş karıştırıcıda suya yavaş bir hız vererek daha çok büyümesi ve görünür hale gelmesi sağlanıyor. Yavaş karıştırıcıdan sonra da bu oluşan flokların artık birbirine daha da yapışıp büyüyüp çamur haline dönüştüğü durultucu yapımız var. Dört tane lehine durultucu yapımız mevcut. Durultucular da lamalı tipte projelendirilmiş. Kafes tipinde en dibinde de her durultucuda sekiz tane çamur kolimiz var. Bunlar çamurun daha kolay çökelebilmesi için ters bir anit şeklinde yapılmış. Her durul tüpün altında sekiz tane var. Bu dediğimiz birbirine yapışıp çamuru oluşturuyor. Oraya çöküyor. Orada da her bir sekiz tane çamurun toplamak için borularımız var. Zamanla bizim otomatik olarak onu da ayarlıyoruz biz. O çamurlar o çelik borularla çamur kolektörüne alınıyor. Sistemden uzaklaştırıyor. Ne yaptık? Dipte çamuru oluşturduk. Yüzeyde berrak suyumuz kaldı. Bu da lambaların üstünde delikli borularımız var PVC borular . Bu borulardan artık durultucu, çıkış kanalına gitmiş oluyor. Yani filtreye girmek için hazır hale gelmiş oluyor suyumuz. Otomatik olarak çamur yoğunlaştırma tankımız var, orada toplanıyor. Altı tane hızlı kum filtremiz var. Artık durultucudan sonra da son bir süzme işleminin gerçekleşeceği filtrelere geliyor suyumuz. Filtrelerin tabanında birebir metre şeyinde beton bloklar var. Bu beton blokların üstünde de plastik yarıklı nozul dediğimiz parçalar var ve yetmiş iki tane beton blok var her bir filtrede. Her blokta da beton blokta da yüz yirmi sekiz adet nozul dediğimiz şeyler var. Yaklaşık olarak da dokuz bin civarında da bir filtrede nozulumuz var. Bu nozulların üstünde dere yatağını oluşturan kumlarımız var. Bunlar nasıl? Üç katman şeklinde. En alt katmanda orta çakılımız var. Daha orta büyüklükte. Daha sonra ince çakıl on santim, on santim kalınlığında ve en üstte de yüz santim kalınlığında ince kumumuz var. Yani suyumuz üç katmandan süzülerek tamamen artık içinde kalan şeylerden arınması arıtılması sağlanıyor. Daha sonra tabi zamanla filtreler süzme işlemini yaptıkça bu kumların cidarlarına yapışan kirlilikler olabiliyor ve bunların da zaman zaman yıkanması gerekiyor. Biz bu işleme de geri yıkama işlemi diyoruz. Nasıl yapılıyor geri yıkama işlemi? İşte o nozullar sayesinde o plastik nozullar sayesinde alttan hava önce beş dakika hava veriyoruz. Daha sonra hava ve su, daha sonra da yine beş dakika sadece su veriyoruz. O kum tabakası bu şekilde fokurduyor. İyice kaynıyor ve o kirliliği sudan uzaklaştırmış oluyoruz. Bunu da yine tahliyeye göndermiyoruz. Su tasarrufuna da işte burada başlamış oluyoruz. Geri yıkama suyu kazanım tankımız var. Bu su oraya gidiyor ve oradan da sistemin başına aynen gönderiyoruz. Yani her yıkamada aşağı yukarı beş yüz metreküp su harcanıyor.”
[/spot] Çanakkale Belediyesi’nin Youtube kanalı üzerinden yayımlanan Kente Dair isimli programın 6’ncı bölümüne belediyenin İçme Suyu Arıtma Tesisi Sorumlusu Yüksek Kimyager Zeynep Doğanay konuk oldu. Esra Ersak’ın sunduğu programda, Çanakkale’nin içme suyunun kalitesi ve su tasarrufu üzerine konuşuldu. Çanakkale’nin tek içme ve kullanma suyu, 54,155 hektometre küp su kapasitesine sahip olan Atikhisar Barajı’ndan sağlanıyor. Atikhisar Barajı şu an yaklaşık olarak yüzde 40 doluluk oranına sahip. İçme suyunun çeşmelerden güvenli içilmeye devam edilebilmesi için 2. Kademe İçme Suyu Arıtma Tesisi’nin kısa bir süre önce devreye girdiğini aktaran Doğanay tesis hakkında bilgi vererek şu ifadeleri kullandı: “Yaklaşık bir buçuk aydır yeni arıtma tesisimizden suyu arıtmaktayız. Tesisimiz konvansiyonel arıtma tipinde olup, 100 bin metreküp kapasitelidir. Şu an yaklaşık olarak günde 33 bin metreküp civarında suyu arıtmaktayız. Tabii mevsimsel olarak değişiklik görebilmekteyiz. Yaz aylarında 37 bin metreküpe ulaşan sayılar görebilmekteyiz. İki adet isale hattımızdan alınan sular, izolasyon mono geliyor. Daha sonra bu iki hat, tek hatta düşürülerek, enerjisinin kırıldığı, basıncın ayarlandığı, enerji kırıcı vana odasına geliyor. Buradan sonra da debimetre odasına gelen suyun sürekli kaç metreküp su geçtiği anlık olarak o debimetrenin ölçümüyle izlenmiş oluyor. Debimetre odasından sonra suyumuz giriş yapısına geliyor. Giriş yapısında da gelen suyumuzun sürekli online olarak pH'ı bulanıklığı ölçülmüş oluyor. Ayrıca bu giriş yapısında bir bypass hattımız mevcut. Bu da sadece klorlanıp arıtma tesisinin arıtma ünitelerine girmeden çıkış kolektörüne bağlayabileceğimiz bir bypass hattı mevcut. Giriş yapısından sonra suyumuz kaskat havalandırma yapısına geliyor. Burası elli santimlik düşüşlerin yapıldığı basamaklı bir yapıdır ve su oradan adeta şelale şeklinde basamaklardan düşerek oksijen kazanır. Çözülmüş oksijen suyun içindeki çözülmüş oksijen miktarı artarak suyun içindeki demir ve mangal gibi ağır metallerin oksidasyonu sağlanmış oluyor ve bu oksidasyonlu sudan ayrışmış oluyorlar. Ayrıca hidrojen sülfür ve karbondioksit gibi gazların da sudan ayrılması sağlanıyor bu ünitede. Daha sonra kaskat havalandırma yapısının çıkış kanalında ayrıca pH'ı düzenleyebilmek için gelen suyun pH'ını düzenleyebilmek için potasyum hidroksit ilavesi yapabiliyoruz. Burada ayrıca yine erekli olursa potasyum her manganat gibi maddelerin ilavesini de yapabiliyoruz. Havalandırma yapısından sonra suyumuz ozon tankına geliyor, ön dezenfeksiyon için. Ozonlamayla, ozon temas tankının yanında da ozon jeneratörlerimiz bulunmakta. Ozon jeneratörlerinde kurutucular, kompresörler ve ozon jeneratörleri var. Burada havadaki oksijen kurutuculardan geçirilip ozon jeneratörlerine geliyor. Ozon jeneratörlerinde yüksek elektrik akımıyla oksijen parçalarına ayrılıp ozon üretimi gerçekleşmiş oluyor. Daha sonra bu üretilen ozonda difüzörler, ozon temas tankının dibindeki difüzörler sayesinde suya karışmış oluyor. Ozonla suyumuz temas ettiği zaman suyun dezenfeksiyonu sağlanmış oluyor. Artı koku ve tat giderimi de sağlanmış oluyor. Gerçekten özellikle bu ozonlamayla birlikte suyumuzun ciddi anlamda kokusunda, tadında değişimler oldu. Artık içimi daha rahat, sürekli suyumuzu biz de içiyoruz zaten. Eskiden bu daha farklıydı tadı ama şu anda gerçekten kaynak suyundan farkı yok. Yani çeşme suyunu içtiğin zaman, çeşme suyu mu, yoksa kaynak suyu mu anlamak gerçekten zorlaştı. Ozonlamayla birlikte suyumuzun tadında, kokusunda değişimler oldu ve daha öncesinde eski tesisimizde ön dezenfeksiyonu klorla sağlıyorduk. Bu klordan kaynaklı dezenfeksiyon yağ ürünleri dediğimiz şeylerle karşılaşıyorduk ama ozonla birlikte artık onlardan da uzak hiçbiri kalmamış oluyor suyumuzda. Ön dezenfeksiyonu da yapılan suyumuz hızlı karıştırıcı ünitemize geliyor. Hızlı karıştırıcıda ne yapılıyor? Şimdi suyun içinde bizim gözümüzle göremediğimiz maddeler, askıda katı maddeler dediğimiz yani suya kirlilik veren maddeler olabiliyor. Bunları sudan ayrıştırmak için de bizim suya bazı kimyasallar eklememiz gerekiyor. Biz çöktürücü adını veriyoruz. Bizim tesisimizde kullanılan da demir üç klorür, yardımcı da anyonik politroli. Bunlar hızlı karıştırıcı suya homojen şekilde dağılması sağlanıyor. Hız iki tane hızlı karıştırıcımız var. Hızlı karıştırıcılardan sonra da suyumuz yavaş karıştırma ünitelerine gidiyor. Tesisimizde dört tane yavaş karıştırıcı ünitemiz var ve her bir yavaş karıştırıcı ünitesinden oluşmaktadır. Farklı hızlarının olduğu iki bölümden oluşmaktadır. Yavaş karıştırıcı ünitesinde ne oluyor? Hızlı karıştırıcı ünitesinde eklenen demir üç klorürüyle beraber bizim işte bu askıda katı maddeleri sudan ayrıştırarak flok dediğimiz şeylere dönüşüyor, bu kimyasal ilavesiyle birlikte. Böyle küçük parçacıklara bu flokların yavaş karıştırıcıda suya yavaş bir hız vererek daha çok büyümesi ve görünür hale gelmesi sağlanıyor. Yavaş karıştırıcıdan sonra da bu oluşan flokların artık birbirine daha da yapışıp büyüyüp çamur haline dönüştüğü durultucu yapımız var. Dört tane lehine durultucu yapımız mevcut. Durultucular da lamalı tipte projelendirilmiş. Kafes tipinde en dibinde de her durultucuda sekiz tane çamur kolimiz var. Bunlar çamurun daha kolay çökelebilmesi için ters bir anit şeklinde yapılmış. Her durul tüpün altında sekiz tane var. Bu dediğimiz birbirine yapışıp çamuru oluşturuyor. Oraya çöküyor. Orada da her bir sekiz tane çamurun toplamak için borularımız var. Zamanla bizim otomatik olarak onu da ayarlıyoruz biz. O çamurlar o çelik borularla çamur kolektörüne alınıyor. Sistemden uzaklaştırıyor. Ne yaptık? Dipte çamuru oluşturduk. Yüzeyde berrak suyumuz kaldı. Bu da lambaların üstünde delikli borularımız var PVC borular . Bu borulardan artık durultucu, çıkış kanalına gitmiş oluyor. Yani filtreye girmek için hazır hale gelmiş oluyor suyumuz. Otomatik olarak çamur yoğunlaştırma tankımız var, orada toplanıyor. Altı tane hızlı kum filtremiz var. Artık durultucudan sonra da son bir süzme işleminin gerçekleşeceği filtrelere geliyor suyumuz. Filtrelerin tabanında birebir metre şeyinde beton bloklar var. Bu beton blokların üstünde de plastik yarıklı nozul dediğimiz parçalar var ve yetmiş iki tane beton blok var her bir filtrede. Her blokta da beton blokta da yüz yirmi sekiz adet nozul dediğimiz şeyler var. Yaklaşık olarak da dokuz bin civarında da bir filtrede nozulumuz var. Bu nozulların üstünde dere yatağını oluşturan kumlarımız var. Bunlar nasıl? Üç katman şeklinde. En alt katmanda orta çakılımız var. Daha orta büyüklükte. Daha sonra ince çakıl on santim, on santim kalınlığında ve en üstte de yüz santim kalınlığında ince kumumuz var. Yani suyumuz üç katmandan süzülerek tamamen artık içinde kalan şeylerden arınması arıtılması sağlanıyor. Daha sonra tabi zamanla filtreler süzme işlemini yaptıkça bu kumların cidarlarına yapışan kirlilikler olabiliyor ve bunların da zaman zaman yıkanması gerekiyor. Biz bu işleme de geri yıkama işlemi diyoruz. Nasıl yapılıyor geri yıkama işlemi? İşte o nozullar sayesinde o plastik nozullar sayesinde alttan hava önce beş dakika hava veriyoruz. Daha sonra hava ve su, daha sonra da yine beş dakika sadece su veriyoruz. O kum tabakası bu şekilde fokurduyor. İyice kaynıyor ve o kirliliği sudan uzaklaştırmış oluyoruz. Bunu da yine tahliyeye göndermiyoruz. Su tasarrufuna da işte burada başlamış oluyoruz. Geri yıkama suyu kazanım tankımız var. Bu su oraya gidiyor ve oradan da sistemin başına aynen gönderiyoruz. Yani her yıkamada aşağı yukarı beş yüz metreküp su harcanıyor.”