Balkon sezonunu açtık. Balkon büyük şehirde ihtiyaç azizim. Küçük yerlerde, kasabalarda öyle değil. Bahçe var, çayır var, çimen var. Kim ne yapsın balkonu. Hatta çoğu zaman balkon mutfağa katılır da birlikte mutlu mesut yaşar giderler. Ama büyük şehirlerde öyle değil eğer eve sığamıyorsan, belediyelerin imar ettiği güzide parklara çıkmaya da üşeniyorsan sadece balkon var.
Şu yüksek sesten hoşlanan delikanlıların müzik zevkine de bir çeki düzen verebilsek… Bazen Çekirgelerin tutturduğu türküleri yeğliyoruz. Ne yapalım onları da öyle kabul ediyoruz.
Okullar sakin, evlerine devamsızlık mektubu giden öğrencilerin durumları müstesna. Sınıflarda pencereler açılmaya başladığı zaman ders kitapları da aynı hızla kapanmaya başlıyor zaten. Konuları bitiren öğretmenler ile sınavları bitiren öğrenciler derin bir oh çekiyor. Son sınıf öğrencileri müstesna.
Malum LGS haftasına girmiş bulunmaktayız. Liselere geçiş için önemli basamaklardan biri LGS. Sadece son sene çalışanlar da var, bu sınava uzun süredir emek verip, hazırlananlarda. Çocuklara bütün yıl tavsiyelerde bulundum, şimdi sözlerim büyüklere… Hayatta herkesin kendisi için oluşturduğu bir ideal benliği var. Bu doğrultuda bazen işler yolunda gitmediğinden hedeflerine ulaşamamış ebeveynler zaman zaman hayal kırıklıklarını çocukları ile telafi etmek isteyebiliyor. İyi bir okulda okuyamayanlar o iyi okullarda okumaları için çocuklarını görevlendiriyorlar(!). Sınavlarda böyle durumlarda daha çok önem kazanıyor. Elbette büyükler için. Ortamda stres sorunu yaşayan biri varsa ya kendisini o duruma hazır hissetmiyordur ya da onu strese sürükleyen birileri vardır. Bu yaş grubundaki çocuklar henüz gelecek kaygısına kapılmadıklarından yetişkinlerin doğru olmayan tutum ve söylemleriyle strese sürüklenebiliyor. Sürecin sonunda ise ‘’Hocam bizim çocukta sınav kaygısı var, ne yapabiliriz?’’ gibisinden bir soru ile karşılaşabiliyoruz. Veliyi bu gibi durumlarda sorular silsilesi ile karşı karşıya bırakıyorum:
Çocuğunuza onu karşılıksız sevdiğinizi en son ne zaman söylediniz?
Ona her zaman güvendiğinizi en son ne zaman söylediniz?
Onun başarısını sınav sonuçlarına göre ölçmediğinizi en son ne zaman söylediniz?
Şeklinde uzayıp giden bir liste…
Genelde ‘’E zaten öyle hocam,’’ cevabını alıyorum.
Öyle olduğuna ben de eminim zaten, ama bunları en son ne zaman söylediniz? Dolaylı yoldan bunları onun hissetmesini bekleyerek amaca ulaşabiliyor musunuz? Ama, ama insan duymak istiyor kıymetli okur.
Bu haftayı da Ahmed Arif ile noktalayalım,
‘’Duymak,
Gözlerinde duymak üç- ağaçları
Susmak,
Gözlerinde susmak,
Ustura gibi...
Gözlerin hani?’’
Herkese sağlıklı, huzurlu, mutlu haftalar dilerim.
Kalın sağlıcakla.
Okullar sakin, evlerine devamsızlık mektubu giden öğrencilerin durumları müstesna. Sınıflarda pencereler açılmaya başladığı zaman ders kitapları da aynı hızla kapanmaya başlıyor zaten. Konuları bitiren öğretmenler ile sınavları bitiren öğrenciler derin bir oh çekiyor. Son sınıf öğrencileri müstesna.
Malum LGS haftasına girmiş bulunmaktayız. Liselere geçiş için önemli basamaklardan biri LGS. Sadece son sene çalışanlar da var, bu sınava uzun süredir emek verip, hazırlananlarda. Çocuklara bütün yıl tavsiyelerde bulundum, şimdi sözlerim büyüklere… Hayatta herkesin kendisi için oluşturduğu bir ideal benliği var. Bu doğrultuda bazen işler yolunda gitmediğinden hedeflerine ulaşamamış ebeveynler zaman zaman hayal kırıklıklarını çocukları ile telafi etmek isteyebiliyor. İyi bir okulda okuyamayanlar o iyi okullarda okumaları için çocuklarını görevlendiriyorlar(!). Sınavlarda böyle durumlarda daha çok önem kazanıyor. Elbette büyükler için. Ortamda stres sorunu yaşayan biri varsa ya kendisini o duruma hazır hissetmiyordur ya da onu strese sürükleyen birileri vardır. Bu yaş grubundaki çocuklar henüz gelecek kaygısına kapılmadıklarından yetişkinlerin doğru olmayan tutum ve söylemleriyle strese sürüklenebiliyor. Sürecin sonunda ise ‘’Hocam bizim çocukta sınav kaygısı var, ne yapabiliriz?’’ gibisinden bir soru ile karşılaşabiliyoruz. Veliyi bu gibi durumlarda sorular silsilesi ile karşı karşıya bırakıyorum:
Çocuğunuza onu karşılıksız sevdiğinizi en son ne zaman söylediniz?
Ona her zaman güvendiğinizi en son ne zaman söylediniz?
Onun başarısını sınav sonuçlarına göre ölçmediğinizi en son ne zaman söylediniz?
Şeklinde uzayıp giden bir liste…
Genelde ‘’E zaten öyle hocam,’’ cevabını alıyorum.
Öyle olduğuna ben de eminim zaten, ama bunları en son ne zaman söylediniz? Dolaylı yoldan bunları onun hissetmesini bekleyerek amaca ulaşabiliyor musunuz? Ama, ama insan duymak istiyor kıymetli okur.
Bu haftayı da Ahmed Arif ile noktalayalım,
‘’Duymak,
Gözlerinde duymak üç- ağaçları
Susmak,
Gözlerinde susmak,
Ustura gibi...
Gözlerin hani?’’
Herkese sağlıklı, huzurlu, mutlu haftalar dilerim.
Kalın sağlıcakla.