Mart ayı itibariyle ülkemizdeki tüm otoriteler tarafından ‘’Hayat Eve Sığar’’, ‘’Evde kal’’ mesajlarıyla yeni bir döneme girmiştik. Okullar uzaktan eğitime geçmiş, bir çok iş alanında olduğu gibi eğitimde de evden çalışma örneklerine şahit olmuştuk. Haziran ayı gibi yavaş yavaş ‘’Evde Kal’’maktan vazgeçip yeni normallere yelken açarken okulların akıbeti hep bir soru işareti olarak akıllarda kalmaya devam etmişti.
12 Ekim tarihiyle beraber tekrar okullu olunca açıklanan tedbirler akıllara ‘’bunlar da eğitimin yeni normalleri’’ düşüncesini getirdi. Bu önlemlere gelin beraber bir göz atalım.
‘’-Veliler zorunlu haller dışında okul bahçesine alınmayacak.
-Öğretmenler odasına misafir ve ziyaretçi kabul edilmeyecek.
-Eğitim ortamlarında ve öğretmenler odasında beslenme faaliyetleri yapılmayacak.
-Damlacık yayılımı riskine karşın yüksek sesli etkinlikler yapılmayacak.
-Öğretmenler odasında tek kullanımlık bardak, peçete vs kullanılacak.
-Sanat, Müzik, Beden Eğitimi gibi derslerde öğrencilerin birbirleriyle karşılaşmaması sağlanacak .’’
Gibi tedbirler uzayıp gidiyor. Bu tedbirlerin faydalı düşünceler olduğu aşikar. Eğer standarda bağlanıp uygulama alanı da denetlenirse asıl faydayı o zaman görebiliriz kanaatindeyim. Hep söylediğim gibi yüz yüze eğitimin yerini hiçbir yöntem ve teknik tutamaz. Yaşadığımız dönemde yüz yüze eğitime geçebilmek için ise böylesi tedbirler şart. Dilekçe Karmaşası
Yüz yüze eğitime geçileceğinin ilk sinyalleri verildiği andan itibaren eğitim için öncelikle veli onayı alınacağı sürekli ifade edildi. Bunun hukuki boyutu üzerinde bir takım çalışmalar da yapıldı. Ancak internet ortamını uzun süre meşgul eden bir form gördük. Öğrenciyi okula göndermek istemiyorsanız bunun nedenini soran hatta kimi velilerin ‘’okula göndermemek için doktor raporu almamız gerekiyormuş’’ gibi doğru olmayan düşüncelere sapmasına yol açan bir formdu bu. Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk yaptığı açıklamayla böyle bir şeyin gerçeği yansıtmadığını ifade ederek, gerçekten uygulama da olan formu da velilerle paylaştı. İnsanları farklı düşünmeye sevk eden böyle bir girişimi kimin yaptığı ise merak konusu. Öğretmenler Yarışmak Değil; Dayanışmak İstiyor
EBA ilk ünlerden beri gündemimizde. EBA’da öğrenciler öğrenip müfredatı takip etmeye çalışırken yaptıkları faaliyetler nezdinde öğretmenlerde puanlar alıp bir sıralamaya dahil olmaya başladılar. Gündemi epeydir meşgul eden bu uygulama için bazı eğitim sendikaları uygulamanın durdurulması için girişimlere başlayacaklarını belirttiler. Öğretmenlerin bir kısmı ise ‘’Biz yarışmak değil dayanışmak istiyoruz’’ düşüncesini paylaştılar. Tüm eğitim camiası el ele omuz omuza verip eğitime aç, yarının umudu öğrencilerimize ‘’ne katabiliriz’’ ortak paydasında buluşursa o zaman kazanan yine biz oluruz.
Ne demiş Mevlana;
‘’Kötü havalarda insan dosta aç olur.
Bir araya gelse dost dosta ilaç olur.
Bahçede tek gül bir şeye benzemez.
Öbek öbek olduğunda bahara taç olur.’’
Herkese sağlıklı, mutlu, huzurlu haftalar dilerim.
Kalın sağlıcakla.
12 Ekim tarihiyle beraber tekrar okullu olunca açıklanan tedbirler akıllara ‘’bunlar da eğitimin yeni normalleri’’ düşüncesini getirdi. Bu önlemlere gelin beraber bir göz atalım.
‘’-Veliler zorunlu haller dışında okul bahçesine alınmayacak.
-Öğretmenler odasına misafir ve ziyaretçi kabul edilmeyecek.
-Eğitim ortamlarında ve öğretmenler odasında beslenme faaliyetleri yapılmayacak.
-Damlacık yayılımı riskine karşın yüksek sesli etkinlikler yapılmayacak.
-Öğretmenler odasında tek kullanımlık bardak, peçete vs kullanılacak.
-Sanat, Müzik, Beden Eğitimi gibi derslerde öğrencilerin birbirleriyle karşılaşmaması sağlanacak .’’
Gibi tedbirler uzayıp gidiyor. Bu tedbirlerin faydalı düşünceler olduğu aşikar. Eğer standarda bağlanıp uygulama alanı da denetlenirse asıl faydayı o zaman görebiliriz kanaatindeyim. Hep söylediğim gibi yüz yüze eğitimin yerini hiçbir yöntem ve teknik tutamaz. Yaşadığımız dönemde yüz yüze eğitime geçebilmek için ise böylesi tedbirler şart. Dilekçe Karmaşası
Yüz yüze eğitime geçileceğinin ilk sinyalleri verildiği andan itibaren eğitim için öncelikle veli onayı alınacağı sürekli ifade edildi. Bunun hukuki boyutu üzerinde bir takım çalışmalar da yapıldı. Ancak internet ortamını uzun süre meşgul eden bir form gördük. Öğrenciyi okula göndermek istemiyorsanız bunun nedenini soran hatta kimi velilerin ‘’okula göndermemek için doktor raporu almamız gerekiyormuş’’ gibi doğru olmayan düşüncelere sapmasına yol açan bir formdu bu. Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk yaptığı açıklamayla böyle bir şeyin gerçeği yansıtmadığını ifade ederek, gerçekten uygulama da olan formu da velilerle paylaştı. İnsanları farklı düşünmeye sevk eden böyle bir girişimi kimin yaptığı ise merak konusu. Öğretmenler Yarışmak Değil; Dayanışmak İstiyor
EBA ilk ünlerden beri gündemimizde. EBA’da öğrenciler öğrenip müfredatı takip etmeye çalışırken yaptıkları faaliyetler nezdinde öğretmenlerde puanlar alıp bir sıralamaya dahil olmaya başladılar. Gündemi epeydir meşgul eden bu uygulama için bazı eğitim sendikaları uygulamanın durdurulması için girişimlere başlayacaklarını belirttiler. Öğretmenlerin bir kısmı ise ‘’Biz yarışmak değil dayanışmak istiyoruz’’ düşüncesini paylaştılar. Tüm eğitim camiası el ele omuz omuza verip eğitime aç, yarının umudu öğrencilerimize ‘’ne katabiliriz’’ ortak paydasında buluşursa o zaman kazanan yine biz oluruz.
Ne demiş Mevlana;
‘’Kötü havalarda insan dosta aç olur.
Bir araya gelse dost dosta ilaç olur.
Bahçede tek gül bir şeye benzemez.
Öbek öbek olduğunda bahara taç olur.’’
Herkese sağlıklı, mutlu, huzurlu haftalar dilerim.
Kalın sağlıcakla.