Yok artık demeyin. Zikir her kapıyı açar mı, Allah’ı zikredersem her sorunum çözülür mü, sen de her şeyi zikre bağlıyorsun demeyin lütfen. Diyenler var elbet. Bir de; sadece sözle değil de, neyin ne olduğunu yaşayarak görenler, bilenler var. Kendi yaşadığın mı, kulaktan duyduğun mu daha makbul diye sorsam ne dersiniz? Kendiniz yaşamak istersiniz. İnsanın kendi yaşadığına inanması çok daha kolay olur değil mi? Hodri meydan buna denir
Çağımızın problemleri ortada. İnsanlar sorunlu, stresli, sıkıntılı, huzursuz ve mutsuz. Bu sorunların çözülmesi için yapılması gereken nedir diye güncel yazılan makaleleri, köşe yazılarını incelediğimizde pozitif olunmalı, sabırlı olunmalı, başka uğraşlara yönelmeli gibi ayakları yere basmayan açıklamalar var. Bazılarına göre sorunları çözülse de, geçici çözümlemeler olduğu ilerleyen zamanda gün yüzüne çıkıyor. Kişi tekrar başa sarıyor ve mutsuzluğu devam ediyor.
Elbette sabırlı olacağız, elbette pozitif düşüneceğiz, ancak bunları yapabilmek için ben bir birey olarak ne yapmalıyım sorusuna cevap çok sığ kalıyor. Hobi edin, kitap oku, tatile çık, alışverişe git. Bunları da yaptım geçmişte. Denedim. Yine mutsuzum. Bu halden kurtulmak için ne yapmalıyım diye bir üveyse sorsalar, ilk vereceğimiz cevap belli. “Allah’ı zikredin!”
Dünyaya dört bir yandan ün salmış Mevlana sultanımız ne yapmış da, herkes onu biliyor ve seviyor. Hiç düşündük mü? Mevlana sultanımız zikretmiş, Şems sultan, Hacı Bayram Veli, Hacı Bektaşi Veli, Yunus Emre, Tabduk Emre... tüm sultanlar Rabbimizi anmış. Ben bir kulumu seversem, onu kullarıma sevdiririm diyor Allah. Sevin Allah’ı zikirle, sevsin Allah sizi misliyle. Hiçbir şeyde olmadığı gibi, sevgide Allah’ın sınırı yok ki. Sınırsız lütuf, kerem, hazinelerin sahibi O!
Bugün kullarının önünde bir kilit var hem de kocaman. Bu kilit açılmayı bekliyor. Doğru anahtarı bekliyor. Üveyslerin her birinde doğru anahtar var. Her kilidi açan sihirli bir anahtar bizlerde ve bu anahtarı çoğaltma iznini de Rabbimiz vermiş bizlere hamdolsun.. Biz bu anahtardan çoğaltıp herkese vermek için çırpınıyoruz, çünkü biz biliyoruz ki o koca kilit bizim önümüzde de vardı ve bizler dünde çaresizdik, mutsuzduk, huzursuzduk. Sihirli anahtar bizlere de ulaştı ve dünyamız değişti. Değişmeye de devam ediyor. İşte vuslata ermek; bu değişimin sonu, bu sonun başlangıcıdır. Her an yeni bir şende (oluşumda) olan Rabbimiz kim bilir “sevgiliye eren” olduktan sonra neler yaşayacaktır sevdiklerine. Sadece düşünün lütfen! Ayrıntılı bilgi için: www.veyselkarane.com
Çağımızın problemleri ortada. İnsanlar sorunlu, stresli, sıkıntılı, huzursuz ve mutsuz. Bu sorunların çözülmesi için yapılması gereken nedir diye güncel yazılan makaleleri, köşe yazılarını incelediğimizde pozitif olunmalı, sabırlı olunmalı, başka uğraşlara yönelmeli gibi ayakları yere basmayan açıklamalar var. Bazılarına göre sorunları çözülse de, geçici çözümlemeler olduğu ilerleyen zamanda gün yüzüne çıkıyor. Kişi tekrar başa sarıyor ve mutsuzluğu devam ediyor.
Elbette sabırlı olacağız, elbette pozitif düşüneceğiz, ancak bunları yapabilmek için ben bir birey olarak ne yapmalıyım sorusuna cevap çok sığ kalıyor. Hobi edin, kitap oku, tatile çık, alışverişe git. Bunları da yaptım geçmişte. Denedim. Yine mutsuzum. Bu halden kurtulmak için ne yapmalıyım diye bir üveyse sorsalar, ilk vereceğimiz cevap belli. “Allah’ı zikredin!”
Dünyaya dört bir yandan ün salmış Mevlana sultanımız ne yapmış da, herkes onu biliyor ve seviyor. Hiç düşündük mü? Mevlana sultanımız zikretmiş, Şems sultan, Hacı Bayram Veli, Hacı Bektaşi Veli, Yunus Emre, Tabduk Emre... tüm sultanlar Rabbimizi anmış. Ben bir kulumu seversem, onu kullarıma sevdiririm diyor Allah. Sevin Allah’ı zikirle, sevsin Allah sizi misliyle. Hiçbir şeyde olmadığı gibi, sevgide Allah’ın sınırı yok ki. Sınırsız lütuf, kerem, hazinelerin sahibi O!
Bugün kullarının önünde bir kilit var hem de kocaman. Bu kilit açılmayı bekliyor. Doğru anahtarı bekliyor. Üveyslerin her birinde doğru anahtar var. Her kilidi açan sihirli bir anahtar bizlerde ve bu anahtarı çoğaltma iznini de Rabbimiz vermiş bizlere hamdolsun.. Biz bu anahtardan çoğaltıp herkese vermek için çırpınıyoruz, çünkü biz biliyoruz ki o koca kilit bizim önümüzde de vardı ve bizler dünde çaresizdik, mutsuzduk, huzursuzduk. Sihirli anahtar bizlere de ulaştı ve dünyamız değişti. Değişmeye de devam ediyor. İşte vuslata ermek; bu değişimin sonu, bu sonun başlangıcıdır. Her an yeni bir şende (oluşumda) olan Rabbimiz kim bilir “sevgiliye eren” olduktan sonra neler yaşayacaktır sevdiklerine. Sadece düşünün lütfen! Ayrıntılı bilgi için: www.veyselkarane.com