Baharda, nisanın bilmem kaçıncı günü, mor salkımlar aniden sözleşmişler gibi bir çok yerde açarlar. Sonra çiçekleri uçuşur çöp olur yerlerde. Kimi esnaflar süpürürler onları söylene söylene. Bana hiç bir zaman çöp gibi görünmezler oysa. Sonra yapraklanırlar, tohumlanırlar. Bir kez daha açarlar çiçeklerini az sayıda da olsa yaz sıcağında. Bu defa yeni salkımların altında yeni komşularımız oldu. Enerjileri ve şirinlikleriyle renk kattılar yakınımıza. Kendi yaptıkları ürünleri satan, Manki adında bir yer. Fırsat buldukça derim, ‘kendi kaynaklarımızdan hareket etmeli’ diye. Onlar da öyle yapıyorlar. Aldıkları peyzaj mimarlığı eğitimini hemen her köşede hissetmek mümkün. Hele bir servis yapışları var ki... Masada üç kişiyseniz, üç siparişiniz varsa, üç cici kız katar olmuş sıra sıra servisinizi getiriyor. Ben bazen ‘üç güzeller’ diyorum. Utangaç gülüşüyorlar. Bugün şöyle bir nostalji yaptık da tam 7 yıl olmuş aynalı çarşıda atölyemi açalı. Bana vesile olanların hiçbiri burada değil. Eskilerin dediği gibi her şey nasip. Komşu da ne kadar önemli ve kıymetli. Bu konuda o kadar çok söz var ki söylenmiş. Komşunun kötüsü bile güzel. Çünkü insanı mal sahibi yapar denir.
Her neyse bizim komşularımız şahane. Bizlerde onları adapte etmek için naçizane elimizden geleni yapacağız. Enerjileri ve heyecanları her yere sirayet ederken ben de kendime hem çalışma hem de keyif yapma yeri bulmuş oldum. Arada sohbetler ediyoruz. ‘Pesimist söylemleri duyun ama aldırmayın’ diyorum. Neler dendi ki daha neler denecek. Bizde yeni bir yer açarsın ‘Allah utandırmasın’ derler. Sanki utanılacak şeyler bunlarmış gibi. “Olmadı diye yerindiğin bir şeye, iyi ki olmamış diye sevinirsin bir gün” diyen Mevlana mıydı. Galiba... Evrende kaos var. Üstelik bize karşı kayıtsız. Neyin genel müdürlüğü bu arsızlık. Evrenin mi? Kimi zaman işler yolunda gitmeyebilir.Yolunda gitmeyen bir şeyden beslenme çabasındaki kişilere hem acırım hem de ezikliğini bu kadar aleni ele vermelerine hayret ederim. Oportünist kasabalıların ve siyaseti futbol taraftarı gibi konuşup menfaat odaklı (yarın oğlumu işe yerleştiririm o da poposunu devlete dayar, hayatı kurtulur) diyerek yapanların olduğu yerde bu gibi şeyler oluyor.
Neyse “enseyi karartmak” yok. Mor salkımlar diyordum. Bir erguvan cinsiymiş. Zenginlik ve gönenç göstergesi aynı zamanda. Orta çağda, Osmanlıda da zenginlik göstergesiymiş erguvan rengi. Çünkü zor elde edilen bir renkmiş. bu yüzden de sadece çok parası olanlar giyebilirmiş bu renkte kıyafetleri. Düşününce biz de çok zengin değil miyiz? Neden mi? Pandemi neredeyse uzakta kaldı. Aşılarımızı olduk, oluyoruz... Sağ salim çıktık, çıkamayanlar da oldu. Aralarında bizler için hayatlarını kaybedenler de vardı. Harika bir şehirde yaşıyoruz. Sağlığımız yerinde. Sevdiklerimiz ve bizi sevenler var. Bir de mor salkımlar altında kitabınızı okurken size kahvenizi getiren cici kızlar var. Daha ne olsun...
Neyse “enseyi karartmak” yok. Mor salkımlar diyordum. Bir erguvan cinsiymiş. Zenginlik ve gönenç göstergesi aynı zamanda. Orta çağda, Osmanlıda da zenginlik göstergesiymiş erguvan rengi. Çünkü zor elde edilen bir renkmiş. bu yüzden de sadece çok parası olanlar giyebilirmiş bu renkte kıyafetleri. Düşününce biz de çok zengin değil miyiz? Neden mi? Pandemi neredeyse uzakta kaldı. Aşılarımızı olduk, oluyoruz... Sağ salim çıktık, çıkamayanlar da oldu. Aralarında bizler için hayatlarını kaybedenler de vardı. Harika bir şehirde yaşıyoruz. Sağlığımız yerinde. Sevdiklerimiz ve bizi sevenler var. Bir de mor salkımlar altında kitabınızı okurken size kahvenizi getiren cici kızlar var. Daha ne olsun...