Hiçbir şey sonsuza kadar sürmez. Herhangi bir duygu, herhangi bir ilişki, herhangi bir iş, herhangi bir zorluk.
Hepimiz içinde düştüğümüz durumların bir gün bittiğini ve başka bir şeylerin başladığını birçok kez deneyimledik aslında ve deneyimlemeye de devam edeceğiz hayat boyu.
Böyle olduğunu bilsek bile, o an’ı yaşarken hiç bitmeyecekmiş gibi geliyor hepimize. Özellikle de bu olumsuz, bize sıkıntı veren zamanları sonsuza kadar sürecekmiş gibi daha fazla algılıyoruz.
Oysa yaşadığımız durum ya da duygu her ne olursa olsun salt iyi ya da salt kötü değil. İçinde her şeyden biraz vardır, bütün duygular vardır, olumlu ya da olumsuz, iyi ya da kötü, açık ya da kapalı. Hepsinden bir miktar…
Ona rengini veren bizim tercihlerimizden başka bir şey değil. Tanımları koyan da duygularımızdan başkası değil. Tabi bunların temelinde her zamanki gibi referans geçmiş.
Karşınızda, sevdiğiniz ve sevmediğiniz bütün renklerin olduğu bir skala düşünün. En çok hangi renge bakarsanız onu görürsünüz doğal olarak. Diğer renkler arka planda kalır, hatta bir süre sonra silikleşir ve onlar da baktığınız renk gibi görünmeye başlar.
İyi hissettiğimiz, her şeyin yolunda olduğu zamanlarda, bir yerlerde siyah renk te mevcuttur, fakat bakmadığımız için onu görmeyiz. Aslında bu farkındalığımızı keseriz o duygunun sarhoşluğunda.Aynı şekilde çok karamsar olduğumuz hatta depresif hissettiğimiz anlarda da birçok yerde pembeler, maviler hatta mis kokan sarılar, uçuşan turuncular, umutlu maviler vardır.
İnsanlar yakınlarını kaybediyor, işlerini kaybediyor, alışkanlıklarından vazgeçiyor, çocukları için kaygılanıyor, sevdikleri için endişeleniyorlar. Her gün farkında olmadan yaptığımız basit şeyleri bile bazen yapamaz hale geliyoruz. Yapamadığımız zaman anlıyoruz, ne kadar değerliymiş aslında hepsi. Sarılmak, dokunmak, öpüşmek, bir araya gelmek, sohbet edebilmek ve daha niceleri… Her zaman cebimizde taşıdığımız şeylerden bihaber. Hepsi yere saçılınca ezberlerimiz bozuluyor.
Şimdi yeniden okumalı hayatı, ama yeni anlamlar çıkararak bu kez. Ezberden kaçınarak. Arka planda kalmışlarla ön plandakilerin yerlerini değiştirmek için çok uygun bir zaman olabilir. İçinde bulunduğumuz an’dan daha ideali yoktur hiçbir zaman.
Hep yapmak istediğiniz ama zaman bulamadığınız hiç mi bir şey yoktu aklınızda haydi bir düşünün bakalım. İçinde bulunduğunuz zaman, belki de hiç bilmediğiniz bir yeteneğinizin ana rahminde büyüdüğü zamandır. Başlamadan nereden bileceksiniz, nasıl tanıklık edeceksiniz.
Renklerin hepsi bizim, hepsi de bize gerekli. Yaşanan bütün olaylar hayata dair, insana dair. İyi, kötü, güzel, çirkin gibi tek bir etiket yapıştıracak kadar keskin ve net değil. Zira bunu yapmak kutupluluk yaratır. Onlara anlam veren, sadece bir tanesine takılı kalarak onları keskinleştiren biziz.
Bizim tercihimizin rolü ve önemi burada. Belki hayatın etkilerini değiştirmek elimizde olmayabilir ama tepkilerimizi değiştirebilir, ezberlerimizi bozabiliriz. O zaman kelebek etkisi ile her şeyin seyrini ve akışını değiştirebiliriz. Ayfer ÖZDEMİR
Uluslararası NLP ve Profesyonel Yaşam Koçu
Bilinçaltı ve Kişisel Gelişim Uzmanı
Astroloji Danışmanı
Hepimiz içinde düştüğümüz durumların bir gün bittiğini ve başka bir şeylerin başladığını birçok kez deneyimledik aslında ve deneyimlemeye de devam edeceğiz hayat boyu.
Böyle olduğunu bilsek bile, o an’ı yaşarken hiç bitmeyecekmiş gibi geliyor hepimize. Özellikle de bu olumsuz, bize sıkıntı veren zamanları sonsuza kadar sürecekmiş gibi daha fazla algılıyoruz.
Oysa yaşadığımız durum ya da duygu her ne olursa olsun salt iyi ya da salt kötü değil. İçinde her şeyden biraz vardır, bütün duygular vardır, olumlu ya da olumsuz, iyi ya da kötü, açık ya da kapalı. Hepsinden bir miktar…
Ona rengini veren bizim tercihlerimizden başka bir şey değil. Tanımları koyan da duygularımızdan başkası değil. Tabi bunların temelinde her zamanki gibi referans geçmiş.
Karşınızda, sevdiğiniz ve sevmediğiniz bütün renklerin olduğu bir skala düşünün. En çok hangi renge bakarsanız onu görürsünüz doğal olarak. Diğer renkler arka planda kalır, hatta bir süre sonra silikleşir ve onlar da baktığınız renk gibi görünmeye başlar.
İyi hissettiğimiz, her şeyin yolunda olduğu zamanlarda, bir yerlerde siyah renk te mevcuttur, fakat bakmadığımız için onu görmeyiz. Aslında bu farkındalığımızı keseriz o duygunun sarhoşluğunda.Aynı şekilde çok karamsar olduğumuz hatta depresif hissettiğimiz anlarda da birçok yerde pembeler, maviler hatta mis kokan sarılar, uçuşan turuncular, umutlu maviler vardır.
İnsanlar yakınlarını kaybediyor, işlerini kaybediyor, alışkanlıklarından vazgeçiyor, çocukları için kaygılanıyor, sevdikleri için endişeleniyorlar. Her gün farkında olmadan yaptığımız basit şeyleri bile bazen yapamaz hale geliyoruz. Yapamadığımız zaman anlıyoruz, ne kadar değerliymiş aslında hepsi. Sarılmak, dokunmak, öpüşmek, bir araya gelmek, sohbet edebilmek ve daha niceleri… Her zaman cebimizde taşıdığımız şeylerden bihaber. Hepsi yere saçılınca ezberlerimiz bozuluyor.
Şimdi yeniden okumalı hayatı, ama yeni anlamlar çıkararak bu kez. Ezberden kaçınarak. Arka planda kalmışlarla ön plandakilerin yerlerini değiştirmek için çok uygun bir zaman olabilir. İçinde bulunduğumuz an’dan daha ideali yoktur hiçbir zaman.
Hep yapmak istediğiniz ama zaman bulamadığınız hiç mi bir şey yoktu aklınızda haydi bir düşünün bakalım. İçinde bulunduğunuz zaman, belki de hiç bilmediğiniz bir yeteneğinizin ana rahminde büyüdüğü zamandır. Başlamadan nereden bileceksiniz, nasıl tanıklık edeceksiniz.
Renklerin hepsi bizim, hepsi de bize gerekli. Yaşanan bütün olaylar hayata dair, insana dair. İyi, kötü, güzel, çirkin gibi tek bir etiket yapıştıracak kadar keskin ve net değil. Zira bunu yapmak kutupluluk yaratır. Onlara anlam veren, sadece bir tanesine takılı kalarak onları keskinleştiren biziz.
Bizim tercihimizin rolü ve önemi burada. Belki hayatın etkilerini değiştirmek elimizde olmayabilir ama tepkilerimizi değiştirebilir, ezberlerimizi bozabiliriz. O zaman kelebek etkisi ile her şeyin seyrini ve akışını değiştirebiliriz. Ayfer ÖZDEMİR
Uluslararası NLP ve Profesyonel Yaşam Koçu
Bilinçaltı ve Kişisel Gelişim Uzmanı
Astroloji Danışmanı