GDO

Yunanca inci ne demek? Margaron. Bu kelime hep hayatımızda değil mi? Margarin olarak. Bir Fransız kimyager, Mege Mouries 1869 yılında icat ediyor margarin yağını. İnci tanesi beyazlığında diye tarif ediyor etrafına buluşunu ve adını da bu sebeple Yunan dilinde inci anlamına gelen margaron koyuyor.
%73 palmiye yağı
%24 pamuk yağı
%1 ay çiçeği yağı
ve soya, kolza yağları, süt, su biraz da raf ömrünü uzatmak için katkı maddesi.
Hepimizin gün içerisinde bilerek ya da bilmeyerek tükettiği yağdan bahsediyorum. Sağlıklı mı? İnsan metabolizması için uygun mu? Obezitenin tetikleyicisi mi? Güzelim zeytinyağı dururken margarin gerçekten gerekli mi? Tereyağı ne güne duruyor? Niçin margarinler çeşnilendirilip özendiriliyor? “Tereyağı tadında” tanıtımı ile satılan bir yağa ne gerek var ki hakiki tereyağı piyasa da bulunabiliyorken?
Tüm bu soruların cevabı elbette ki gıda teröründe yatıyor. Gıda terörü dünyanın başına margarin ile glüten ile früktoz ile mısır şurubu ile cola ile soya hamuru ile sürekli bela olmakta. Tüm dünya halklarının sağlığı GDO’lu ürünler ile bozuldu. Obezite almış başını yürümüş, kanser çağın ölümcül hastalığı olmuş durumda. Gençlerimiz fast food tarzı yemek kültürü ile tanıştığından beri sağlıklar bozuldu. Seksen milyonluk ülkemizde başarılı sporcular yetiştiremememizin en önemli sebebi beslenme bozukluğu. Kışın bile en çok tüketilen sebzeler sıralamasında domates, salatalık, patlıcan, fasulye ve biber çeşitleri baş sıralarda. Hepsi sera, hepsi hibrit tohum. Kereviz, ıspanak, pırasa, karnabahar, brokoli, pazı, beyaz lahana, turp, pancar en az miktar da nihai tüketiciye ulaşıyor.
Sağlık için atılacak adımlar hep sıkıcı geliyor biz insanoğluna. Çünkü elimize verdikleri cep telefonlarının bize açtığı ucu bucağı olmayan internet dünyası kötüyü cazip kılan bir kurgu ile önümüze çıkıyor. Sigara içmek, alkol tüketmek, hazır gıdalar ile beslenmek, su yerine cola tüketmek çağdaş yaşamın gereği gibi gösteriliyor subliminal tekniklerle. Magazin haberleri sahte hayatlar ile çıkıyor toplumun karşısına. İnsanımız yaşanası olmayan kendi hayatını bir kenara koyarak hayal dünyasında başka hayatların içinde buluyor kendisini. Hollywood ile alıştırıldı bu durum insanımıza ve bizim gibi o filmleri izleyenlere.
Oysa ki dünya tamamen değişti son yirmi yılda. Uzay çağını yaşıyoruz. Neredeyse her gün yeni bir yıldız keşfediliyor gözlemevlerinde. Hayat robotik düzene geçmek üzere. Bir çok fabrika robotlarla üretim bantlarını döndürmekte. İnsansı robotlar var artık. İnternette birçok video var insansı robotlarla ilgili. Özellikle Boston Dynamics firmasının yaptığı robotlar birçok insanın yapamayacağı akrobatik hareketleri çok rahat yapabiliyor. Seri ve hızlı hareket edebiliyor ve bulunduğu ortamı mukayese edip, ortama göre hareketlerini düzenleyebiliyor. Dünya teknoloji çağını yaşıyor ama bizler ne yazık ki bu duruma ayak uyduramıyoruz.
Kendi geleceğimizi başkalarına verdiğimiz akıl almaz tavizlerle harcama geleneğimizden kurtulduğumuz anda bu dünyanın en rahat yaşayan halkı oluruz. İnanın oluruz…