Gece Sanat Susacak Gece 12’den sonra sanat duracak dediler. İnsanların emeklerinin karşılığına, ekmek paralarına mani oldular. Peki bu mani olmanın bahanesi neydi? ‘’Gece kimse kimseyi gürültü ile rahatsız edemez.’’ vari bir cümle kullanarak yaptırımlarını desteklediler. Ülkemizde pandemi başlamadan öncede sanatkârların, müzisyenlerin izlediği sürecin çok engebeli olduğunu bilmekteyiz. Maddi ve manevi anlamda aç olan bu kişiler yasakların gelmesi ile hem seslendiği efkâr-ı umumiyeden yoksun hem de ekonomik anlamda yokluğa düşmüş bulunmaktadır.
Devletin müzisyen ve sanatkârlara maddi anlamda destek vereceğini söylemesi bu kişileri ümitlendirse de bu vaadi hüsran ile sonuçlandı. Sanatkârlar hiçbir zaman işlerini maddiyatı felsefe ederek icra etmezler lakin yaşamak için hele ki bu devirde maddi anlamda yardıma ihtiyaç duymaktadırlar. Manevi açlık konusuna gelir isek ben bu durumu ‘’Sanat Orucu’’ olarak isimlendiriyorum çünkü hitap edecek kitle evlerinde oturmakta olup icracılar internet üzerinden ne kadar halka ulaşmaya çalışsalar da mesafesiz iç içe gönüllerin bir gözlerin birbirine bakarak konuşmasını sağlayamadıkları sürece aynı tadı alamayacaklardır. Gelecekten beklentimiz kaldı mı?
Gençlerin ve müzisyenlerin, Türkiye içerisinde geleceğe dair hiçbir beklentim kalmadı diyebiliriz. Her gün elbette her şey daha güzel olacak yeni haberler almak ümidi ile hayata gözlerimi açıyoruz ama yıllardır izlenen bu süreç pek de bizlere ümit vaat etmiyor. Sanatkarlar sanatını gönül vererek ne olursa olsun icra etmek ile yükümlüdür. Sanatkârların bedenlerine, ruhlarına doğuştan akseden bu yeteneğin değerlendirilmesi şarttır. Devletin konservatuvar öğrencilerini başta tutmak üzere tüm müzisyen ve sanatkârlara iş imkânı sağlaması gerekmektedir. Bu desteği sağlamadığı sürece birçok genç sanatkârlarımızı kaybedeceğiz. “Bu işi meslek edinme parasız kalırsın!”
Ailelerin yetenekli evlatlarına “Bu işi meslek edinme parasız kalırsın, sen bir meslek edin bu işi hobi olarak yap…’’ gibi cümleleri kullanması abes ile iştigaldir. Bir evladın içindeki, zor bulunan bu neferi söndürmek bir nebzede olsa onun hayatının kararması demektir. Tabi bunu anlayabilmek, empati kurabilmek çok zor. Ailelerin endişelerini de anlayabiliyorum. Çocuklarının yaşamı boyunca refah bir düzende yaşamasını talep ediyorlar. İşte bu endişenin maalesef tek sorumlusu devletin müzisyenler ile ilgili tutumudur.
Devletin müzisyen ve sanatkârlara maddi anlamda destek vereceğini söylemesi bu kişileri ümitlendirse de bu vaadi hüsran ile sonuçlandı. Sanatkârlar hiçbir zaman işlerini maddiyatı felsefe ederek icra etmezler lakin yaşamak için hele ki bu devirde maddi anlamda yardıma ihtiyaç duymaktadırlar. Manevi açlık konusuna gelir isek ben bu durumu ‘’Sanat Orucu’’ olarak isimlendiriyorum çünkü hitap edecek kitle evlerinde oturmakta olup icracılar internet üzerinden ne kadar halka ulaşmaya çalışsalar da mesafesiz iç içe gönüllerin bir gözlerin birbirine bakarak konuşmasını sağlayamadıkları sürece aynı tadı alamayacaklardır. Gelecekten beklentimiz kaldı mı?
Gençlerin ve müzisyenlerin, Türkiye içerisinde geleceğe dair hiçbir beklentim kalmadı diyebiliriz. Her gün elbette her şey daha güzel olacak yeni haberler almak ümidi ile hayata gözlerimi açıyoruz ama yıllardır izlenen bu süreç pek de bizlere ümit vaat etmiyor. Sanatkarlar sanatını gönül vererek ne olursa olsun icra etmek ile yükümlüdür. Sanatkârların bedenlerine, ruhlarına doğuştan akseden bu yeteneğin değerlendirilmesi şarttır. Devletin konservatuvar öğrencilerini başta tutmak üzere tüm müzisyen ve sanatkârlara iş imkânı sağlaması gerekmektedir. Bu desteği sağlamadığı sürece birçok genç sanatkârlarımızı kaybedeceğiz. “Bu işi meslek edinme parasız kalırsın!”
Ailelerin yetenekli evlatlarına “Bu işi meslek edinme parasız kalırsın, sen bir meslek edin bu işi hobi olarak yap…’’ gibi cümleleri kullanması abes ile iştigaldir. Bir evladın içindeki, zor bulunan bu neferi söndürmek bir nebzede olsa onun hayatının kararması demektir. Tabi bunu anlayabilmek, empati kurabilmek çok zor. Ailelerin endişelerini de anlayabiliyorum. Çocuklarının yaşamı boyunca refah bir düzende yaşamasını talep ediyorlar. İşte bu endişenin maalesef tek sorumlusu devletin müzisyenler ile ilgili tutumudur.