Bir başka galaksiden geldiler. Aslında bir galaksiye mensup olduklarından söz etmek pek doğru değil. Öylesine büyük bir yörüngeye sahipler ki, galaksilerin içerisinden geçiyorlar. Bizim için 3600 yıl onlar için sadece bir yıl. Yörüngelerini 3600 yılda bir tamamlıyorlar. Güneş sistemimizde ki Mars ve Jüpiter’in arasında ki saçma açıklığın sebebi onların gezegeni. 3600 yılda bir o açıktan geçmekteler. Dünyamıza yaklaşık 450 bin yıl önce geldiler ve onlar için sadece 100 küsur yıl olan bu süredir de dünyamızın altın madenini yürütmekteler. Ara istasyon olarak Mars’ı kullanıyorlar ve büyük bir yörüngeye sahip olan gezegenlerine aktarıyorlar bizim olan altını 450 bin dünya yılı süresince.
Bu dünyaya ait olmadığımızı anlayanlar ile göksel varlıkların tanrılaşmış figürleri arasına zihinlerini sıkıştırmış olanların dar zamanlarını yaşadığımız günlerimizde gerçekten yaşadıklarımızı adlandırmakta zorlanıyoruz. İnsan sürekli yukarıya bakarak yaratıcının göklerde olduğunu zanneder. Eller yukarı doğru açılarak dua edilir, baş yukarıya kaldırılıp göğe bakılır, göğe karşı ibadet edildiği figürü secde ile yerine getirilir… Göbeklitepe bulundu ve Sümerlilerin ilk modern yaşam tarzını benimsemesinden 7000 yıl öncesine ait bir bölge olduğu anlaşıldı. Akıllı insan, homo sapiens var mıydı o zamanlar? Yoktu… Tarih Sümer’de başlar ama Göbeklitepe neydi öyleyse? Her arkeoloğun bildiği ve neredeyse tamamının bu yüzden dinlerden uzaklaştığı üzere, orası bir uzay istasyonu olduğu gerçeği. Evet, topraklarımızda dünya tarihinin en eski uzay istasyonu var ve insanlığa bu durum bilindiği halde aktarılmıyor. Çünkü bunun aktarılması demek tüm semavi dinlerin yok olması demek. Dünyayı yönetmek için Roma’nın uydurduğu icat din olan Hıristiyanlık bunun en büyük kanıtı. İnsanları yönetmenin en önemli ve etkin yolu olan DİN olgusundan hiçbir muktedir vaz geçmeyecektir. Sümer tabletlerinde yazan metinleri insanlar inceliyorlar mı? Sadece merak edenler. Peki o tabletleri okuyanlar din olgunun içerisinde kendisine halen yer olduğunu düşünüyor mu? Kesinlikle hayır. Agnostikler çoğaldıkça semavi dinler yok olacaktır çünkü gerçeğin ortaya çıkması ile farkındalıklar yaşamda değişime yol açacaktır. Tüm dünyada semavi dinlerin en fazla elli yıl daha yaşayabilecekleri kanaatindeyim. Yaratıcın varlığı gerçeği yadsınamaz ama öğretilerin lüzumsuzluğu da ortaya çıkmakta agnostikler sayesinde. Tabi başka gerçekler de var ve bunlar yeni ortaya çıkmadılar. Tevrat, İncil ve Kuran’da ki yaratılış ile Sümer tabletlerinde ki Kozmik Dokunuş o denli birbiriyle örtüşüyor ki, inanılması güç ama gerçek mecburen görülecek kadar ortadayken semavi dinlerin geleceklerinin sınırlı olması artık tartışılmaz.
Ülkemizde artık Zecharia Sitchin kitapları basılmıyor, Muazzez İlmiye Çığ hocamıza gereken değer verilmiyor, gerçekleri söyleyenler ya katlediliyor ya da medyada kendilerine yer bulamıyor. Ancak her şeye rağmen gerçekler gözümüzün önünde cereyan ediyor. Evrenin en önemli maddesi olduğuna inandığımız altın madenine devletler sahip olmak istiyor, çünkü o tabletler okundu, çözümlendi ve 3600 yıllık yörünge tamamlanmak üzere. Maya takvimi birkaç yıllık sapma ile hesap etmişti, o birkaç yıllık sapma gerçek tarihinde yerine gelecek ve devletler ellerinde ki altınları sunarak tanrılardan merhamet dileyecekler. Çok uçtum değil mi? Belki de, ama size göre… Bana göre uçmadım.
Bu dünyaya ait olmadığımızı anlayanlar ile göksel varlıkların tanrılaşmış figürleri arasına zihinlerini sıkıştırmış olanların dar zamanlarını yaşadığımız günlerimizde gerçekten yaşadıklarımızı adlandırmakta zorlanıyoruz. İnsan sürekli yukarıya bakarak yaratıcının göklerde olduğunu zanneder. Eller yukarı doğru açılarak dua edilir, baş yukarıya kaldırılıp göğe bakılır, göğe karşı ibadet edildiği figürü secde ile yerine getirilir… Göbeklitepe bulundu ve Sümerlilerin ilk modern yaşam tarzını benimsemesinden 7000 yıl öncesine ait bir bölge olduğu anlaşıldı. Akıllı insan, homo sapiens var mıydı o zamanlar? Yoktu… Tarih Sümer’de başlar ama Göbeklitepe neydi öyleyse? Her arkeoloğun bildiği ve neredeyse tamamının bu yüzden dinlerden uzaklaştığı üzere, orası bir uzay istasyonu olduğu gerçeği. Evet, topraklarımızda dünya tarihinin en eski uzay istasyonu var ve insanlığa bu durum bilindiği halde aktarılmıyor. Çünkü bunun aktarılması demek tüm semavi dinlerin yok olması demek. Dünyayı yönetmek için Roma’nın uydurduğu icat din olan Hıristiyanlık bunun en büyük kanıtı. İnsanları yönetmenin en önemli ve etkin yolu olan DİN olgusundan hiçbir muktedir vaz geçmeyecektir. Sümer tabletlerinde yazan metinleri insanlar inceliyorlar mı? Sadece merak edenler. Peki o tabletleri okuyanlar din olgunun içerisinde kendisine halen yer olduğunu düşünüyor mu? Kesinlikle hayır. Agnostikler çoğaldıkça semavi dinler yok olacaktır çünkü gerçeğin ortaya çıkması ile farkındalıklar yaşamda değişime yol açacaktır. Tüm dünyada semavi dinlerin en fazla elli yıl daha yaşayabilecekleri kanaatindeyim. Yaratıcın varlığı gerçeği yadsınamaz ama öğretilerin lüzumsuzluğu da ortaya çıkmakta agnostikler sayesinde. Tabi başka gerçekler de var ve bunlar yeni ortaya çıkmadılar. Tevrat, İncil ve Kuran’da ki yaratılış ile Sümer tabletlerinde ki Kozmik Dokunuş o denli birbiriyle örtüşüyor ki, inanılması güç ama gerçek mecburen görülecek kadar ortadayken semavi dinlerin geleceklerinin sınırlı olması artık tartışılmaz.
Ülkemizde artık Zecharia Sitchin kitapları basılmıyor, Muazzez İlmiye Çığ hocamıza gereken değer verilmiyor, gerçekleri söyleyenler ya katlediliyor ya da medyada kendilerine yer bulamıyor. Ancak her şeye rağmen gerçekler gözümüzün önünde cereyan ediyor. Evrenin en önemli maddesi olduğuna inandığımız altın madenine devletler sahip olmak istiyor, çünkü o tabletler okundu, çözümlendi ve 3600 yıllık yörünge tamamlanmak üzere. Maya takvimi birkaç yıllık sapma ile hesap etmişti, o birkaç yıllık sapma gerçek tarihinde yerine gelecek ve devletler ellerinde ki altınları sunarak tanrılardan merhamet dileyecekler. Çok uçtum değil mi? Belki de, ama size göre… Bana göre uçmadım.