80 kuşağı gençler darbe hikayeleri ile büyüdü. 1982 Anayasası'nın geçici 4. maddesi ile getirilen 10 ve 5 yıllık siyasal yasakların kalkıp kalkmaması konusunda 6 Eylül 1987 tarihinde anayasa değişikliği referandumu yapıldı ve yasakların kalması yönündeki evet oyları yüzde 50, hayır oyları yüzde 49’da kaldı. Böylelikle siyasi yasaklar kalmış oldu. Bu referandumda Evet oyları ile Hayır oyları arasında sadece 75.066 oy çıkmıştır. Sonuçların açıklanması ile dönemin Başbakanı Turgut Özal erken genel seçim kararı almış ve aynı yıl 29 Kasım'da 1987 Türkiye genel seçimleri yapıldı.
Seçimlerden galip çıkan Anavatan Partisi, yürürlüğe giren yeni seçim sistemi sayesinde, 1983 seçimlerine göre oy oranı 8 puan gerilemesine rağmen milletvekili sayısını 292’ye çıkartarak yeniden tek başına iktidara geldi. Anavatan Partisi dışında seçim barajını aşan diğer iki partiden Sosyal Demokrat Halkçı Parti 99 ve Doğru Yol Partisi 59 milletvekilliği kazandı. Seçime katılan diğer partiler barajın altında kalarak TBMM’ye giremedi. 20 Ekim 1991'de yapılan genel seçimlerde oyların yüzde 24'ünü toplayan ANAP 115 milletvekili çıkararak ikinci parti durumuna düştü.
Siyasi yasakların kalkması, 1990 yılında ilk özel televizyon kanalının yayın hayatına başlamasıyla birlikte siyasi tartışma programları da başladı. Gençler bu yıllarsa pek siyasetin içine girmediler. Çünkü birkaç yıl içinde onlarca televizyon kanalı açılınca herkes ekran başında vakit geçirmeye başladı. O dönemde yüzlerce yeni sanatçı kendini tanıtma imkanı buldu. 90’lı yılların ortalarına doğru gelindiğinde özellikle 20 yaş gençlerde bir kimlik arayışı başladı. Bunda popüler kültürün etkisi çok büyüktür. Onlar için siyasetin hiçbir önemi yoktur ve birçoğu ünlü olmak için televizyon kanallarının yolunu tuttu, tabi ki birçoğunun sonu hüsran.
İki binli yılların başın gelindiğinde (milenyum yılının başlangıcı) popüler kültürün yobazlığı biraz silinir gibi olurken genç kuşaklar internet ile tanıştı. Siyaset artık akıllarına bile gelmez oldu. Zaten 19 yıldır tek parti iktidarı var. Gençler bütün bu süreçte çok da farklı siyasetçi görmedi. Muhalefet dersen suya sabuna dokunmadan siyaset yapmaya devam ediyor ve bulunduğu yerde gayet rahat bir durumda.
7 Haziran 2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi 25. Dönemi'nin 550 yeni üyesini belirlemek için genel seçim yapıldı. Hiçbir parti tek başına hükûmeti kuracak çoğunluğa sahip olamadı. Bir anda dengeler altüst oldu. Siyasi arena da büyük bir hareketlilik yaşandı. Hemen seçim ertesinde erken seçim senaryolarının anılmasına başlandı.
AK Parti lideri ve Başbakan Davutoğlu, muhtemel koalisyon senaryoları için Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Halkların Demokratik Partisi liderleriyle görüşme yaptıktan sonra yalnızca AK Parti-Cumhuriyet Halk Partisi koalisyonu için ön görüşmelere başlandı. Son olarak, 13 Ağustos'ta AK Parti-CHP arasındaki koalisyon görüşmelerinin bir sonuca ulaşmadığının duyurulmasıyla, erken seçim yapılması Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından tek ihtimal olarak nitelendirildi. 1 Kasım 2015 tarihinde yapılan erken seçimde Ak Parti tekrar tek başına iktidara geldi.
Bütün bu siyasi manevraları gençler takip ettiler mi bilemem. Son iki yıldır gençlerin siyaseti daha çok takip ettikleri biliniyor. Bunun başlıca nedenleri arasında iki yıldır devam eden pandemi süreci ev ekonomik durum. Gençler artık her şeyin farkında. Onlara Z kuşağı diyorlar ve her siyasi akım bu Z kuşağını yanına çekmek istiyor. Fakat siyasi parti ve lider bazında gençlerin kafaları oldukça karışık gibi görünüyor. Bir yanda 19 yıllık tek parti iktidarı ve gelinen ekonomik durum diğer tarafta her seçimde iktidar olacağız diyen ve 20 yıldır seçim kaybeden muhalefet partisi var. Gençlerin eğitimleri aksadı, ailelerinin ekonomik durumlarının hepsi farkında, gelecekleri konusunda endişeleri hiç de yersiz değil. İktidar ile dirsek teması olanların iş bulabilme kaygısı olmaz iken birkaç üniversite bitiren gençler asgari ücretle ya da mesleğinin haricinde bir işte çalışmak zorunda kalıyor. O da iş bulabilirse.
İktidar partisinin iki eski siyasetçisi de parti kurarak çalışmalara başladı. Ama o iki partinin gençlerin oyunu alabileceğini sanmıyorum. Yeni kuşak gençler, farklı söylemler ve kendilerini anlayabilecek bir lider arıyorlar. Dinozorlaşmış siyasetçilerin onları anlaması biraz zor gibi görünüyor. Bilim ve teknoloji çağı çok başka ve siyasi akımlar bu çağın değişimlerine göre evrilmeli. Erken seçim söylemleri muhalefet tarafından çok dile getiriliyor ama ben erken seçim olacağı kanısında değilim.
İnternet üzerinden ülke ve dünya gündemini takip eden gençler, son aylarda siyaset-mafya ilişkileri iddialarını da yakından takip ettiklerine eminim. İddialar ise yenilir yutulur gibi değil. Yeni nesil gençleri hiçbir siyasetçi öyle eski söylemlerle etkileyemez. Belki önümüzdeki ilk seçim olmayabilir ama andan sonraki seçimlerde özellikle Z kuşağının etkisinin çok olacağını düşünenlerdenim.
YAZARLAR
Yayınlanma: 28 Mayıs 2021 - 09:45
Gençler ve siyaset
80 kuşağı gençler darbe hikayeleri ile büyüdü
YAZARLAR
28 Mayıs 2021 - 09:45
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir