28 yaşındaki Catherine Genovese için sıradan bir gündü. İşten çıkmış, orta sınıf insanların yaşadığı Kew Gardens’taki evine dönüyordu. Evine en yakın otoparka arabasını park etmişti. Arabadan iner inmez arkasında biri olduğunu fark etti. Adamın elindeki bıçağı görmesiyle endişesi artan Catherine hızlıca koşmaya başladı ve yardım çağırmak amacıyla en yakındaki polis telefon kulübesine yöneldi. Saldırgan hızlandı ona yetişti ve aniden Catherine’nin sırtından birkaç kez bıçakladı.
Catherine saldırganla boğuşurken ‘Aman Tanrım! Beni bıçakladı, imdat!’ diye bağırdı. Bu sesi duyan birçok komşu ışıklarını açtı. Komşulardan biri olan Irene Frost çığlıkları net bir şekilde duyuyor ve boğuşmayı görebiliyordu. Başka bir komşu olan Robert Mozer penceresini açıp ‘Hey! O kızı rahat bırak!’ dedi. Saldırgan, Catherine’nin üzerinden kalktı ve o sokaktan ayrıldı. Catherine yerde uzanmış, ağlıyordu. Kanaması olmasına rağmen düşe kalka apartman girişine kadar gelmeyi başardı.
10 dakika sonra saldırgan yine aynı sokaktaydı. Saldırgan, polis raporundaki ifadesine göre şöyle demişti: ‘Geri döndüm çünkü başladığım işi bitirmediğimi biliyordum’ Saldırgan Catherine’ye cinsel saldırıda bulundu ve onu tekrar tekrar bıçakladı. Catherine tekrar ‘İmdat, ölüyorum!’ Diye bağırdı ve öldü saldırgan da ordan uzaklaştı. Sizce insanlar o gün Catherine’ye neden yardım etmedi?
Çoğulcu cehalet ve sorumluluk dağılması
Merhaba sevgili okurlar, nasılsınız? Bu yazımda sizlerle Catherine Genovese cinayetinde insanların olay sırasında verdiği ya da vermediği tepki üzerine ortaya çıkan iki kavramla ilgili konuşmak istiyorum: çoğulcu cehalet ve sorumluluk dağılması.
Catherine Genovese saldırıya uğradığı sırada mahalledeki 40 kişi Catherine’nin çığlıklarını duymuş hatta içlerinden yaralandığını dahi görenler olmuş fakat kimse polisi veya ambulansı aramamıştı. İçlerinden bir kişi o sırada bir arkadaşını aramış ve arkadaşının tavsiyesiyle polisi aramıştı. Fakat polis geldiğinde Catherine ölmüş ve saldırgan kaçmıştı. Neden kimse polisi zamanında arayamamıştı? İşte bunun cevabı: çoğulcu cehalet.
Çoğulcu cehalet, belirsizlik içeren durumlarda insanların ne yapacakları konusunda yardım için başkalarını beklemeleridir. Bu bekleme bazen hiç kimsenin bir şey yapmamasıyla sonuçlanır ya da müdahale için geç kalınmasıyla.
Olaya tanıklık eden başka bir komşu olan Koshkin ailesinden Bay Koshkin polisi aramak istemiş fakat karısı şimdiye dek 30 kişinin polisi aradığını söyleyerek ona engel olmuştur. Koshkinler’in bu tepkisi ise sorumluluk dağılmasına örnektir ve Catherine’ye yardım edilememesinin bir diğer sebebi de budur.
Sorumluluk dağılması, başkalarının varlığı; bireyleri yardım etme konusunda daha az sorumlu hissettirmektedir. Komşulardan verilen örneklerdeki gibi, bireyler tek başına olmadığı durumlarda sorumluluğu daha az hissederler. Komşuların her biri tek başlarına bu olaya şahit olsalar belki de yardım etmeye daha gönüllü olacaklardı.
Dava, insanlık durumunun temel bir sorununa değindi. Yardıma ihtiyacımız olursa etrafımızdakiler durup yok olmamızı mı izleyecekler yoksa yardımımıza mı gelecekler?
Bu olay 13 Mart 1964’te New York’ta gerçekleşmiş o tarihten günümüze baktığımızda değişen çok da bir şey olmadığını görmek gerçekten üzücü…
Tamam belki bizim tepkisizliğimiz salt çoğulcu cehalet ya da sorumluluk dağılması kavramlarıyla açıklanamaz. Gerçi bazı durumlarda çoğulcu cehalet bizde işe de yarayabilir çünkü bilinçsizce yapılan acil müdahaleler sonucu hayatını kaybeden ya da kalıcı hasar alan insanlar da olabiliyor. Bazen tepki veremiyoruz çünkü biz de zarar görmekten korkuyoruz. Kadir Şeker örneğinde olduğu gibi kim suçlu kim masum orası hukukçularda tabii ki de ama ortada bir tepki var…
“İnsanların dikkatini çekmek için onların omuzlarına dokunmanız artık yeterli değil. Onlara bir balyozla vurmanız gerekiyor.” Se7en filminden…
YAZARLAR
Yayınlanma: 19 Ağustos 2021 - 10:00
Genovese sendromu
28 yaşındaki Catherine Genovese için sıradan bir gündü
YAZARLAR
19 Ağustos 2021 - 10:00
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir