Öfke, beynimizin saldırılardan veya tehlikelerden kaçmak için verdiği bir tepkidir. Ve bu tamamen biyolojik ve fizyolojik bir dışavurumdur.
Hepimizin hayatımızda en az bir kez öfkeden gözü kararmıştır. Bu hissi tanıyorsunuz. Öfke düşüncelerinizi, konuşmanızı ve davranışlarınızı ele geçirir. Kontrolden çıktığınızı hissedersiniz. Öfke patlamaları esnasında, aslında geçici bir bilinç kaybı yaşarsınız. Aklınız bir saldırı başlatırken sabitlenir. Hatta hasar verme konusunda çok büyük bir istek duyarsınız.
Öfke; harap olmuş, ihanet edilmiş, haksızlıklarla karşılaşmış, hayal kırıklığına uğramış ya da birine veya bir şeye kızgın hissettiğimizde ortaya çıkar. Öfke bazen de bir korku şeklidir (basit korku, endişe, kaygı ve panik), bazen de hayal kırıklığıdır. Belki kendinizle ilgili rahat hissetmiyorsunuzdur, hedeflerinize ulaşmıyorsunuz ya da işler istediğiniz gibi sonuç vermiyor olabilir. Bu durumda da yetmezmiş gibi, öfkeyi katılık, erteleme ve geçmiş olaylara takılıp kalmış inatçı bir düşünce yapısı ile güçlendiririz.
“Öfkeye tutunmak sıcak bir kömür parçasını başka birine atmak niyeti ile tutmak gibidir; sonunda yanan kişi sadece siz olursunuz.” Der BUDDHA. Öfke düşüncelerimizi günlük bir şekilde besleyen bir ateştir tıpkı Buddha’nın da sözünde belirttiği gibi.
Öfke bizi düşüncelere hapsetmek konusunda büyük bir güce sahiptir. Zihnimiz bize acı veren ve hayal kırıklığı getiren geçmiş olumsuz deneyimlere odaklanır. Bu yaklaşım çoğunlukla yargılama mekanizmamızı bulanıklaştırır ve büyük bir psikolojik bitkinliğe yol açar.
Öfke patlamaları, birikmiş kaygı ya da korkunun sonucudur. Zaman içinde daha sık hale gelen küçük sıkıntılarla başa çıkmazsanız, sorun haline gelmeye başlarlar. Her şey hafif rahatsızlık ile başlar. Kendinize, başkasına veya genel olarak dünyaya karşı olabilir. Öfkenizi için zaman ayırmazsınız, sadece geçmesine izin verirsiniz.
Gizli öfkeyi kontrol edebilmek için problemin kökünü tedavi etmek önemlidir ki çoğu durumda bu kök kırılganlık hissidir. Bazen nefes almamıza izin vermeyen o ağırlığı geride bırakmak için her açıdan yeniden başlamak önemlidir.
Sigmund Freud’un dediği gibi “İfade edilmemiş duygular asla ölmezler. Onun yerine canlı canlı gömülürler ve ileride daha kötü şekillerde ortaya çıkarlar.” Bu sebeple her zaman için en önemli şey sorunun kaynağını anlamaktır.
Eğer konuya psikolojik açıdan bakarsak, öfkeli bir çocuğun, ailedeki en sinirli bireyin, ya da sürekli olarak öfkelenen bir patronun ardında normal şekilde iletişim kurmayı bilmeyen bir insan olduğunu anlayabiliriz. Kendileriyle savaşan, ne yapacağını ya da tüm bu öfke ve olumsuzlukların nereden geldiğini bilmeyen bir insan…
Ne yapabiliriz? Öfkelenmek yerine kendine güvenmek ve kararlı olmak sorunlarla daha iyi bir şekilde başa çıkılmasını sağlar. Buna adım atabilirsiniz. Bunu yapabilmek için gerekirse uzman desteği de alabilirsiniz.
Bedenimizi ve zihnimizi etkileyen öfkemizi kontrol altına almanın başka bir yolu da; gerilen kaslarımıza ve hızla atan kalbimize konsantre olarak, yavaşlamalarına ve rahatlamalarına yardımcı olmak için kendimize rahatlamayı, doğru şekilde nefes almayı öğretmek olur. Çünkü, sadece sakinleştiğimiz zaman daha iyi düşünebilir ve daha doğru tepki verebiliriz.
Ve üzgün mü hissediyorum?, Peki üzgün hissetmemin nedeni ne? Utanıyor muyum? Eğer utanıyorsam bunun sebebi nedir? Gibi sorularımıza da cevap aramalıyız. Yani temelinde yatan sorunların tespit edilip, dönüştürüldüğünde size sağlıklı huzurlu bir yaşamın da kapısı açılmış olur.
Huzurda kalın !
Ayfer ÖZDEMİR
Uluslararası Profesyonel Yaşam Koçu ve Kişisel Gelişim Uzmanı
Kozmik Enerji -NLP ve Bilinçaltı Terapisti
Vedik Astroloji - Ruhsal Arınma ve Şifalanma Danışmanı
YAZARLAR
Yayınlanma: 10 Haziran 2020 - 12:03
Gizli öfke: Kontrol edilemeyen saklanan duygu
Öfke, beynimizin saldırılardan veya tehlikelerden kaçmak için verdiği bir tepkidir
YAZARLAR
10 Haziran 2020 - 12:03
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir