CENAZE HİTAPLARI
Bu haftanın başında Turizmci abimiz Yüksel Ergen’i kaybettik. Allah rahmet eylesin ve sevenlerine sabır versin. Muhteşem bir insandı. Bizde cenaze hitapları pek görülmez. Oysa büyük bir eksikliktir. Bir yakınının hitabı, bu uğurlayışa anlam ve değer katar. Aksi sadece bir meftanın toprağa intikali yani fiziki boyut değişikliğine eşlikten öteye gitmez. Avrupa ve Amerika kıtasında bunun güzel örnekleri var. Maalesef bizde yok. Ben açıkçası babamı ebediyete uğurlarken İstanbul’da toplanan cemaate hitap etmiştim. AV. MEHMET ALTIN’IN HARİKA SESLENİŞİ
Gelelim Yüksel Ergen’in cenazesine. Av. Mehmet Altın, çok güzel bir cenaze konuşması yaptı. Bilgi, hatıra, mesaj ne ararsanız bu kısacık konuşmada var. Allah’ı ve onun alışını, Yüksel Ergen’in aktardığı Abdülhak Hamit’in bir sözüyle “Bir hatip var. Hep konuşur ama kimse duymaz. O sağır ve dilsiz hatiptir. O bizi alacaktır.” sözleriyle anlatırken, “Yabancı bir yere gitmiyor. Hepimizin gideceği yere bizden önce gidiyor.” diyerek bu gidişi ilk kez duyduğum bir biçimde tarif etti. Yüksel Ergen’e ilişkin dileğini “Bu emek, çalışkanlık, dürüstlük oradaki imtihanı kazanmasına vesile olsun.” şeklinde tarif etti ki yani kısacık bir cümlede hem kişiyi tanıtmak hem dileği sunmak bu kadar ustalıkla olur. Mesaj bölümü var ki o da üretmeye, ülkemize katkı vermeye modelleme yaparak ifade edildi. Çok beğendim. Cenaze konuşması Çanakkale’de hiç görmemiştim. Ama çok okudum. Bu çok etkileyiciydi. Böyle bir gelenek oluşmalı. Bravo Av. Mehmet ALTIN. MEHMET ÖNGEN’İN MÜTHİŞ BENZETMESİ
Yüksel Ergen ağabeyimizin camideki cenaze töreni öncesinde turizmci ve avukat Mehmet Öngen harika bir betimleme yaptı. Şöyle dedi “İnsan iki kanatla uçar. Biri sevgi, biri bilgidir. Yüksel abi, doğa, çevre ve çalışma sevgisi ve beynindeki büyük bilgisiyle, iki kanadıyla cennete uçmuştur.” Ne kadar güzel bir ifade. Öngen gibi entelektüel, meraklı, sorgulayan özel bir insan daha önce şahit olduğu bir sözü dönüştürmek suretiyle ne kadar da güzel ortama uyarladı. Ben buna “cebimde kelimeler/cümleler” diyorum. Her kişide olmalı. Yeri geldiğinde revize ederek duruma oryante edilmeli. SÖZLER VARDIR Kİ …
101 yıl önce Bugün Erzurum Kongresi toplanıyordu. Ben bu kongreyi hatırladıkça sözlerin zamanlar üstü olma özelliğini hatırlarım. Sözler vardır ki her daim geçerlidir. Bu kongrenin kararları gibi. “Millî sınırlar içinde bulunan vatan parçaları bir bütündür. Birbirinden ayrılamaz. Hristiyan azınlıklara siyasî hâkimiyet ve sosyal dengemizi bozacak imtiyazlar verilemez. Manda ve Himaye kabul olunamaz.” HİTABET HERŞEY OLMASA DA ÇOK ŞEYDİR
2007 yılında bugün Türkiye genel seçimleri yapıldı. Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti , 46,66 oy oranı ile 341 milletvekili çıkardı ve tekrar tek başına iktidar oldu. Oy verme davranışı ile ilgili bir doktora tezinde bunun en önemli sebepleri sıralamasında karizma, iletişim gücü ve hitabet yeteneği olduğunu okumuştum. İki çift lafı bir araya getiremeyip kendini dev aynasında gören büyülü düşlere tutulanlara söyleyeyim. KONUŞTUKLARIMIZ ANLAŞILMALI
Türkiye’nin duayen ekonomist ve gazetecilerindendi Güngör Uras ile Balıkesir Ayvalık’ta tanışmış, birkaç kez sohbet etmiştim. Vefatı sonrası Ayvalık’ta zamanın değerli belediye başkanı Rahmi Gençer’in emeğiyle ismi bir sokağa verilme töreninde de sunucuydum. Onu her hatırladığımda, konuştuğunun anlaşılır olması gerektiğini düşünürüm. Mesela ekonomiyi "Ayşe Teyze" ve "Ali Rıza Amca" karakterleriyle anlatırdı. Hayatla sade bir ekonomiyi sentezleyerek ekonomiyi herkes için anlaşılır kılmıştı. Sizde anlattıklarınızı daha anlaşılır kılın. TAŞI GEDİĞİNE KOYMAK
Fahrettin Kerim Gökay, İstanbul Belediye Başkanlığı zamanında kontrol amacıyla fırınları geziyormuş...
Kendisine, ağzı oldukça bozuk ama esprili bir fırıncı pasta ikram etmiş...
Fahrettin Bey, şöyle bir tadına bakmış ve:
- Hımmm!... Çok güzelmiş, hangi margarini kullandın buna?
Fırıncı pis pis sırıtarak espriyi patlatmış :
- Sana koydum efendim!
Fahrettin Bey, bu söz üzerine pastadan bir lokma daha almış ve devam etmiş:
- Gerçekten çok beğendim. Ben de bütün fırıncılara söyleyeyim de bundan sonra hepsi Sana koysunlar
*SANA: Devrin en meşhur margarin markası BİR KİTAPTAN DERSLER
Önceki gün Joseph Goebbels’in fikirlerini içeren bu kitabı okudum. Bu adam ki Hitler’in en has adamı ve propaganda dehasıdır. Kitaptan beni etkileyen 3 şeyi sizinle paylaşayım. 1-“Dua ederken en çok bağıranlar, en gedikli günahkârlardır” 2-“Bir fikir ne kadar büyük ve yalın ise gündelik yaşamda o kadar tutar” 3-“Doğru zamanda söylenecek ufacık bir hoş sözün büyük etkisi vardır”
Bu haftanın başında Turizmci abimiz Yüksel Ergen’i kaybettik. Allah rahmet eylesin ve sevenlerine sabır versin. Muhteşem bir insandı. Bizde cenaze hitapları pek görülmez. Oysa büyük bir eksikliktir. Bir yakınının hitabı, bu uğurlayışa anlam ve değer katar. Aksi sadece bir meftanın toprağa intikali yani fiziki boyut değişikliğine eşlikten öteye gitmez. Avrupa ve Amerika kıtasında bunun güzel örnekleri var. Maalesef bizde yok. Ben açıkçası babamı ebediyete uğurlarken İstanbul’da toplanan cemaate hitap etmiştim. AV. MEHMET ALTIN’IN HARİKA SESLENİŞİ
Gelelim Yüksel Ergen’in cenazesine. Av. Mehmet Altın, çok güzel bir cenaze konuşması yaptı. Bilgi, hatıra, mesaj ne ararsanız bu kısacık konuşmada var. Allah’ı ve onun alışını, Yüksel Ergen’in aktardığı Abdülhak Hamit’in bir sözüyle “Bir hatip var. Hep konuşur ama kimse duymaz. O sağır ve dilsiz hatiptir. O bizi alacaktır.” sözleriyle anlatırken, “Yabancı bir yere gitmiyor. Hepimizin gideceği yere bizden önce gidiyor.” diyerek bu gidişi ilk kez duyduğum bir biçimde tarif etti. Yüksel Ergen’e ilişkin dileğini “Bu emek, çalışkanlık, dürüstlük oradaki imtihanı kazanmasına vesile olsun.” şeklinde tarif etti ki yani kısacık bir cümlede hem kişiyi tanıtmak hem dileği sunmak bu kadar ustalıkla olur. Mesaj bölümü var ki o da üretmeye, ülkemize katkı vermeye modelleme yaparak ifade edildi. Çok beğendim. Cenaze konuşması Çanakkale’de hiç görmemiştim. Ama çok okudum. Bu çok etkileyiciydi. Böyle bir gelenek oluşmalı. Bravo Av. Mehmet ALTIN. MEHMET ÖNGEN’İN MÜTHİŞ BENZETMESİ
Yüksel Ergen ağabeyimizin camideki cenaze töreni öncesinde turizmci ve avukat Mehmet Öngen harika bir betimleme yaptı. Şöyle dedi “İnsan iki kanatla uçar. Biri sevgi, biri bilgidir. Yüksel abi, doğa, çevre ve çalışma sevgisi ve beynindeki büyük bilgisiyle, iki kanadıyla cennete uçmuştur.” Ne kadar güzel bir ifade. Öngen gibi entelektüel, meraklı, sorgulayan özel bir insan daha önce şahit olduğu bir sözü dönüştürmek suretiyle ne kadar da güzel ortama uyarladı. Ben buna “cebimde kelimeler/cümleler” diyorum. Her kişide olmalı. Yeri geldiğinde revize ederek duruma oryante edilmeli. SÖZLER VARDIR Kİ …
101 yıl önce Bugün Erzurum Kongresi toplanıyordu. Ben bu kongreyi hatırladıkça sözlerin zamanlar üstü olma özelliğini hatırlarım. Sözler vardır ki her daim geçerlidir. Bu kongrenin kararları gibi. “Millî sınırlar içinde bulunan vatan parçaları bir bütündür. Birbirinden ayrılamaz. Hristiyan azınlıklara siyasî hâkimiyet ve sosyal dengemizi bozacak imtiyazlar verilemez. Manda ve Himaye kabul olunamaz.” HİTABET HERŞEY OLMASA DA ÇOK ŞEYDİR
2007 yılında bugün Türkiye genel seçimleri yapıldı. Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti , 46,66 oy oranı ile 341 milletvekili çıkardı ve tekrar tek başına iktidar oldu. Oy verme davranışı ile ilgili bir doktora tezinde bunun en önemli sebepleri sıralamasında karizma, iletişim gücü ve hitabet yeteneği olduğunu okumuştum. İki çift lafı bir araya getiremeyip kendini dev aynasında gören büyülü düşlere tutulanlara söyleyeyim. KONUŞTUKLARIMIZ ANLAŞILMALI
Türkiye’nin duayen ekonomist ve gazetecilerindendi Güngör Uras ile Balıkesir Ayvalık’ta tanışmış, birkaç kez sohbet etmiştim. Vefatı sonrası Ayvalık’ta zamanın değerli belediye başkanı Rahmi Gençer’in emeğiyle ismi bir sokağa verilme töreninde de sunucuydum. Onu her hatırladığımda, konuştuğunun anlaşılır olması gerektiğini düşünürüm. Mesela ekonomiyi "Ayşe Teyze" ve "Ali Rıza Amca" karakterleriyle anlatırdı. Hayatla sade bir ekonomiyi sentezleyerek ekonomiyi herkes için anlaşılır kılmıştı. Sizde anlattıklarınızı daha anlaşılır kılın. TAŞI GEDİĞİNE KOYMAK
Fahrettin Kerim Gökay, İstanbul Belediye Başkanlığı zamanında kontrol amacıyla fırınları geziyormuş...
Kendisine, ağzı oldukça bozuk ama esprili bir fırıncı pasta ikram etmiş...
Fahrettin Bey, şöyle bir tadına bakmış ve:
- Hımmm!... Çok güzelmiş, hangi margarini kullandın buna?
Fırıncı pis pis sırıtarak espriyi patlatmış :
- Sana koydum efendim!
Fahrettin Bey, bu söz üzerine pastadan bir lokma daha almış ve devam etmiş:
- Gerçekten çok beğendim. Ben de bütün fırıncılara söyleyeyim de bundan sonra hepsi Sana koysunlar
*SANA: Devrin en meşhur margarin markası BİR KİTAPTAN DERSLER
Önceki gün Joseph Goebbels’in fikirlerini içeren bu kitabı okudum. Bu adam ki Hitler’in en has adamı ve propaganda dehasıdır. Kitaptan beni etkileyen 3 şeyi sizinle paylaşayım. 1-“Dua ederken en çok bağıranlar, en gedikli günahkârlardır” 2-“Bir fikir ne kadar büyük ve yalın ise gündelik yaşamda o kadar tutar” 3-“Doğru zamanda söylenecek ufacık bir hoş sözün büyük etkisi vardır”