Dünyanın en zengin ikinci kişisi Warren Buffett. 84 milyar dolarlık bir servetin sahibi. Şöyle diyor: “20 yaşıma kadar topluluk içinde ağzımı açmaya bile cüret edemiyordum! O dönem çıkıp bir dünya insanın içerisinde konuşma fikri beni adeta hasta ediyordu.” Fakat zeki ve öz eleştiri yeteneğine sahip biri olan Buffett problemin pekâlâ farkındaydı.
Columbia Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde öğrenim görürken artık harekete geçmeye karar verdi ve 100 dolar ödeyerek ABD’nin gelmiş geçmiş en büyük hatiplerinden Dale Carnegie’nin açtığı insanları etkileme ve hitabet kursuna yazıldı.
İki ay süren kursta her hafta bir ders oluyordu. Derslerin tamamına giden Buffett, kursun bitiminin ardından da hitabet çalışmalarına devam etti. Anılarından bahsederken bu konuyla ilgili şu cümleleri de sarf etmeyi es geçmiyor: “Kurs biter bitmez Omaha Üniversitesi’ne gittim ve ‘Burada hocalık yapmama izin verir misiniz?’ diye sordum. “Çünkü bir an önce insanların karşısına çıkıp öğrendiklerimi uygulamazsam bütün gelişimimi yitireceğimi adım gibi biliyordum. Bu yüzden azimle çalışarak topluluk içinde konuşmaya devam ettim. Şimdi öyle bir noktaya geldim ki susmak bilmiyorum.” 89 yaşında olan Buffett, vakti zamanında 100 dolar ödeyerek katıldığı kursun hayatı boyunca yaptığı en iyi yatırımlardan biri olduğunu düşünüyor. Söz konusu kursu öve öve bitiremeyen ünlü iş adamı sözlerine şöyle devam ediyor: “Hitabet kursunun bendeki etkisi gerçekten muazzamdı. Kesinlikle hayatım boyunca aldığım en iyi diploma buydu zira kariyerim boyunca elde ettiğim başarıların temelinde kursta öğrendiğim değerli bilgiler yatıyordu.
KONUŞMANIN CİNSELLİĞE FAYDASI VAR
Uzmanlara göre cinsel sağlık sorunlarının en önemli nedenlerinden biri çiftler arasındaki kötü İletişim veya iletişimsizlik. Cinsel bilgisizlik ve cinselliğin tabu sayılması nedeniyle çiftler birbirleriyle cinsel sorunlarını paylaşmıyor ve tedavi arayışına girmiyor. Konuşmayan çiftlerde cinsel sorunlar büyüyor ve ilişki problemleri artıyor. İÇTENLİK VÜCUDUNUZA YANSIR
Siz inanmadığınız bir şeyi anlattığınızda, kelimeleriniz doğru da olsa, ses tonunuz, vücut diliniz sizi ele veriyor. Bu işi bilenler; kendinize inanmadığınızı direkt anlarken, bilmeyenler de “Bu adamda hoşuma gitmeyen bir şey var” içgüdüsünü yaşıyor. Çünkü kelimelerle kontrolümüz dışındaki vücut dilimiz ve ses tonumuz örtüşmüyor. Konuşmanızda “Samimiyet” olduğunda, işte o zaman tüm benliğinizle, vücut dilinizle, ses tonunuzla, enerjinizle, tutkunuzla orada olursunuz. Herkes sizi gözleri parıldayarak dinler, içselleştirir, güvenir. KARİZMANIZI ARTIRACAK BİRKAÇ FORMÜL
Karizmayı artırmak için birçok husus sıralayabilirim. Ama en azından pek az bilinen ya da bilinmeyen konuları paylaşmak isterim. Evvela ağır hareket etmek önemli. Buradan hareketle jest ve mimikleri çok yoğun kullanmamak gerekir. Bakın genellikle büyük hatipler ve liderler böyle yaparlar. Hele hele el sıkışma çok önemlidir ki bunu kendinden emin bir biçimde ve başparmak diğerlerinden oldukça uzakta yapmalısınız. İlk el sıkışan kişi olmayı da unutmamalısınız. Durarak, esler vererek konuşmak, cümlelerin sonuna doğru sesi kısmak konuşmadaki etkiyi artırır. Hele hele burada bazı yazarlardan birtakım bilgiler artırmak sizi daha iyi gösterir. Sözlerinizi damıtın, altın değerinde olmasını sağlayın. Bu listeyi uzatmak mümkün. Giyim, aksesuar, duruş vb. daha birçok husus var. Ama en azından buradan başlayın derim. KONUŞURKEN SİNİRLENMEMENİZ İÇİN ÖNERİLERİM VAR
Bazen konuşurken sinirlenir, sinirlendikçe konuşuruz. Sinirli bir halde yapılan konuşmalardan ise çok kötü sonuçlar alırız. Dün akşam izlediğim haber bülteninde sinirli konuşanları görünce bunu yazmaya karar verdim. Peki, bu hallerde ne yapmalıyız? Evvela işin sırrı nefesinizi kontrol etmenizde. Şu anda, yani sakinken nasıl nefes alıyorsanız bu ritmi yakalamalısınız. Hemen ardından sesinizin tonunu ayarlamalı ve yükseltmemelisiniz. Mümkünse 10’a kadar saymalısınız. Karşı tarafı ezmek çabanızı terk edin. İçinde “Ben” geçen kelimelerin sayısını azaltın. Mümkün mertebe ara verin. Anlamaya çalışın ve sorunları çözme çabası içinde olun. Tüm bunlar mümkün değilse ortamı terkedin. JAPONLAR KADAR OLAMADIK
Yakından bildiğim bir organizasyonu sizinle paylaşmak isterim. O da Japonca Konuşma Yarışmasıdır. Bu yıl 28. Si düzenlendi. Ankara’da yapılıyor. Kazananlara güzel ödüller veriliyor. Akademisyenleri özel davetliler, yarışmacılar ve aileleri katılıyor. Bizimde bu tarz organizasyonlarımız olmalı. Sanırım görev biraz da Milli Eğitime düşüyor. MÜZİK VE KONUŞMA BİRBİRİNE BENZER
Müzikle konuşma da birbirine benzer. Konuşmak, sözcüklerle yapılan bir müziktir. Müzik insanı nasıl etkilerse iyi bir konuşma da öyle etkileyebilir ve ruh halinde dalgalanmalar meydana getirebilir. Etkili bir hitap ve etkili bir müzik nasıl canlandırırsa, aksine monoton bir konuşma da ninni havası vererek uyutabilir. Dikkate erseniz çoğunlukla bizde konuşmalar ninniler gibi monoton, kendini tekrar eden, tek düze, düşük volümlü, düşük tempoludur. Haliyle hatibin karşısındaki muhatap da uyumaktan kaçamaz.
Uzmanlara göre cinsel sağlık sorunlarının en önemli nedenlerinden biri çiftler arasındaki kötü İletişim veya iletişimsizlik. Cinsel bilgisizlik ve cinselliğin tabu sayılması nedeniyle çiftler birbirleriyle cinsel sorunlarını paylaşmıyor ve tedavi arayışına girmiyor. Konuşmayan çiftlerde cinsel sorunlar büyüyor ve ilişki problemleri artıyor. İÇTENLİK VÜCUDUNUZA YANSIR
Siz inanmadığınız bir şeyi anlattığınızda, kelimeleriniz doğru da olsa, ses tonunuz, vücut diliniz sizi ele veriyor. Bu işi bilenler; kendinize inanmadığınızı direkt anlarken, bilmeyenler de “Bu adamda hoşuma gitmeyen bir şey var” içgüdüsünü yaşıyor. Çünkü kelimelerle kontrolümüz dışındaki vücut dilimiz ve ses tonumuz örtüşmüyor. Konuşmanızda “Samimiyet” olduğunda, işte o zaman tüm benliğinizle, vücut dilinizle, ses tonunuzla, enerjinizle, tutkunuzla orada olursunuz. Herkes sizi gözleri parıldayarak dinler, içselleştirir, güvenir. KARİZMANIZI ARTIRACAK BİRKAÇ FORMÜL
Karizmayı artırmak için birçok husus sıralayabilirim. Ama en azından pek az bilinen ya da bilinmeyen konuları paylaşmak isterim. Evvela ağır hareket etmek önemli. Buradan hareketle jest ve mimikleri çok yoğun kullanmamak gerekir. Bakın genellikle büyük hatipler ve liderler böyle yaparlar. Hele hele el sıkışma çok önemlidir ki bunu kendinden emin bir biçimde ve başparmak diğerlerinden oldukça uzakta yapmalısınız. İlk el sıkışan kişi olmayı da unutmamalısınız. Durarak, esler vererek konuşmak, cümlelerin sonuna doğru sesi kısmak konuşmadaki etkiyi artırır. Hele hele burada bazı yazarlardan birtakım bilgiler artırmak sizi daha iyi gösterir. Sözlerinizi damıtın, altın değerinde olmasını sağlayın. Bu listeyi uzatmak mümkün. Giyim, aksesuar, duruş vb. daha birçok husus var. Ama en azından buradan başlayın derim. KONUŞURKEN SİNİRLENMEMENİZ İÇİN ÖNERİLERİM VAR
Bazen konuşurken sinirlenir, sinirlendikçe konuşuruz. Sinirli bir halde yapılan konuşmalardan ise çok kötü sonuçlar alırız. Dün akşam izlediğim haber bülteninde sinirli konuşanları görünce bunu yazmaya karar verdim. Peki, bu hallerde ne yapmalıyız? Evvela işin sırrı nefesinizi kontrol etmenizde. Şu anda, yani sakinken nasıl nefes alıyorsanız bu ritmi yakalamalısınız. Hemen ardından sesinizin tonunu ayarlamalı ve yükseltmemelisiniz. Mümkünse 10’a kadar saymalısınız. Karşı tarafı ezmek çabanızı terk edin. İçinde “Ben” geçen kelimelerin sayısını azaltın. Mümkün mertebe ara verin. Anlamaya çalışın ve sorunları çözme çabası içinde olun. Tüm bunlar mümkün değilse ortamı terkedin. JAPONLAR KADAR OLAMADIK
Yakından bildiğim bir organizasyonu sizinle paylaşmak isterim. O da Japonca Konuşma Yarışmasıdır. Bu yıl 28. Si düzenlendi. Ankara’da yapılıyor. Kazananlara güzel ödüller veriliyor. Akademisyenleri özel davetliler, yarışmacılar ve aileleri katılıyor. Bizimde bu tarz organizasyonlarımız olmalı. Sanırım görev biraz da Milli Eğitime düşüyor. MÜZİK VE KONUŞMA BİRBİRİNE BENZER
Müzikle konuşma da birbirine benzer. Konuşmak, sözcüklerle yapılan bir müziktir. Müzik insanı nasıl etkilerse iyi bir konuşma da öyle etkileyebilir ve ruh halinde dalgalanmalar meydana getirebilir. Etkili bir hitap ve etkili bir müzik nasıl canlandırırsa, aksine monoton bir konuşma da ninni havası vererek uyutabilir. Dikkate erseniz çoğunlukla bizde konuşmalar ninniler gibi monoton, kendini tekrar eden, tek düze, düşük volümlü, düşük tempoludur. Haliyle hatibin karşısındaki muhatap da uyumaktan kaçamaz.