Aileler ile yapılan görüşmelerde anne ve babaların, çocuklarının huzurunu oldukça önemsediklerini görüyoruz. Kendilerini bütün ve iyi hissettikleri,zaman zaman kendilerini eleştirdikleri,geleceklerini planladıkları ana temalar çocukları… Öyle ki çocuklarının herhangi bir davranışı,günlük hayatlarında oldukça belirleyici rolde olabiliyor. İçten içe farkında olamasalar da onları bir ayna olarak özümsemiş durumdalar. Çocuk bağırdığında utanma,onu susturmaya çalışma ve bundan dolayı kendini sorumlu görme, yada çocuk güzel bir davranışta bulunduğunda gururlanma gibi.. Fakat burada düşünmemiz gereken asıl tema ilk önce anne ve babaların ne kadar bütün ve sağlıklı hissettiği olmalı.Onlar da başka aileler de yetişen çocuklardı.Dolayısı ile bu kıstası olamayan, fakat sebep-sonuç ilişkisi açıkca görülen bir döngü noktasındadır. Kendini gerçekleştirme aşamasına gelebilen ebeveynler bu şekilde bekledikleri mutlu çocuğu yetiştirebilirler. Peki insanlar kendilerini ne kadar bütün,birey olarak hissedebiliyorlar? Nasıl yetişiyorlar? Seslerin,kokuların,dokunmanın ve enerjisel hislerin tam anlamıyla hissedilemediği ‘korunaklı bir bölgeden(anne karnından) seslerin,kokuların,temasın olduğu bir evrene adım atıyorlar. İletişim kurabildikleri ilk canlılar genelde(farklı sorunlar olmadığı taktirde) anne babalar olmakta. Fiziksel ve ruhsal ihtiyaçlarını onların aracılığı ile çözmekteler. Bu şekilde başlayan sözlü ve bedensel iletişim ile bir düzenin içine giriyorlar.Anne ve babaya uygun olan bazı davranışları taktir görürken,onların hoşuna gitmeyen davranışlar tepki alabilmekte. Tabi zamanla toplum ve çevrede bu düzene dahil oluyor. Bu düzeni ise etkileyen bir çok faktör vardır.
Maslow ihtiyaçlar hiyerarşisi. Belki bunu duymuşsunuzur. Çok kısaca bahsetmek gerekirse,Maslow der ki bir bireyin tam anlamıyla kendini anlamdırabilmesi ve içindeki potansiyeli keşfederek orataya çıkarabilmesi için geçmek durumunda olduğu aşamalar vardır. Adeta bir merdiven basağamağı gibi. Bunlardan ilki biyolojik ihtiyaçlardır. Nefes alma,doyma,temizlenme gibi en temel ihtiyaçlar. Bu ihtiyaçlar karşılanmadan başka bir aşamaya geçmek mümkün değildir. Sonra ki aşama kendini güvende hissedebilmedir. Sağlıklı beden,bir yuva da olduğu bilinci,aile hissiyatı.. Bunlar temel güvende ve bağlanmada çok önemli rol oynar. Kişinin kendini güvende hissedebilmesi, sbir sonraki aşama olan sevme,sevilme,ait olma noktasına varabilmesi için çok önemlidir. Sevginin iyileştirici gücünü tatmalıdır.Aile kavramı,arkadaşlık,kişisel öz çıkarımlar kişilik gelişiminde olumlu katkılar sağlar.Bu eksiklikler giderildiğinde artık saygı,kendine güvenme,farkındalık,farklı fikirlere saygı duyabilme noktasında bulur kişi kendini. Hoşuna giden ve gitmeyenleri belirlemeye başlar.Saygınlık kazanmak ister ve bunu çevresine de yansıtır.Farklı fikirlere açıktır. Ve bu noktada doyum sağladığında artık öz benliğini bulabilme, ahlak, yaratıcılık,ön yargılı olmama,doğallık,olayları dürüstçe değerlendirebilme yani kendini gerçekleştirebilme noktasına varır.
Eksiklerini tamamladıkça içgüdüsel olarak diğer aşamalarda bulur kendini. Bu adımları güçlü huzurlu ve sağlam atabilmesi onu tam anlamıyla olduğu kişi haline getirecektir. Dolayısı ile çocuklarımızın nasıl hissettiği hakkında fikrimizi sunmaktan ziyade önce kendi içinde bulunduğumuz durumun farkında olmalıyız ki,çocuklarımıza bu aşamalara gelmeleri için sağlıklı şekilde destek olabilelim.
YAZARLAR
Yayınlanma: 04 Ağustos 2020 - 13:06
İhtiyaçların önemi
Aileler ile yapılan görüşmelerde anne ve babaların, çocuklarının huzurunu oldukça önemsediklerini görüyoruz
YAZARLAR
04 Ağustos 2020 - 13:06
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir