Bu hafta ütopya yazıma devam etmek istiyordum ama öncesinde başka bir konuya değinmek istedim. Çünkü yazacağım ütopyaya vesile olacak bilinçlerin uyanışı çok önemli . Dünya altın çağa geçmeden önce bu ilginç jenerasyonun yapacakları oldukça önemli bence. Ki şu anda 70lerde başlayan ve özellikle 80lerde yoğun olarak dünyaya gelen bu jenerasyonun yeni dünya için yapacakları inanılmaz olacak diye düşünüyorum. Tabi şu an bütün indigolar net bir şekilde uyanmamış olsa da büyük kısmı uyanış sürecinde diye gözlemliyorum. Farkındalık düzeyi oldukça arttı ve bunu görmek en çok beni mutlu ediyor. Gelecek adeta göz kırpıyor gibi geliyor bana ;)
Birçok kişinin düşündüğünün aksine Ufuk Tarhan’ın dediği gibi “Gelecek güzel gelecek”. İçinizde her ne varsa yükselerek, çoğalarak gelecek. Korkularınız varsa korkularınız büyüyecek ve idealleriniz, umutlarınız varsa onalar yükselecek… Aynı zaman ve mekanlarda algılar, hayatlar bambaşka yaşıyoruz ve zaman içinde bu daha da netleşerek devam edecek. Korkuları ve endişeleri bu yüzden aşmak, kıyameti, uyanışı yaşamak zorundayız. İnsanoğlu daha nasıl bir “kıyamet” bekliyor anlayamıyorum. Aynen kutsal kitaplarda yazdığı gibi bir ortamdayız… Doğru-yanlış, iyi-kötü tamamen belirsizlikler içinde ve seçmek tamamen bizim imanımıza bağlı. “İman” dediğimiz kavramı da doğru anlamak çok önemli tabi. Birçok insan bu kavramı dini yaşamla bağdaştırsa da bu kavram tamamen içsel ve “hayata, Allah’a güven ve tam teslimiyet” ile alakalı. İmanı tam insanın korkuları, endişeleri en minimum derecededir ya da hiç yoktur. Çünkü Allah’ın adaletine şüphesiz inanır ve yaşamın getireceklerine de teslim olarak, doğru zamanda doğru şeyi yapacağını bilirler. Ne kadar huzur verici bir ruh hali değil mi? İşte insanoğlu bu noktaya doğru yürümeli ve “tam teslimiyette ve bilinçli” olabilmelidir.
Gelelim “yeni dünya” sistemine ve indigoların görevlerine… Kuralları, kalıplaşmış şeyleri sevmeyen, biraz asi ve dik başlı diyebileceğimiz indigoların gerçek görevi bir önceki kuşakla bir sonraki kuşak(kristal çocuklar) arasındaki dengeyi kurmak, yıkılması gerekenleri yıkarak bir sonraki nesle daha rahat bir yol açmaktır. Bu tam olarak en temel görevidir bence. Bu nesil için ben “zincirkıran” kelimesini çok uygun buluyorum. İşlemeyen çarkı bozan ve yepyeni bir düzene geçişi sağlayacak olan “cesur” bir nesil. Zor ve mücadele gerektiren bir görevdir. Bu zorlu görev sağlam sinirler, yüksek farkındalık, mantıklı ve kararlı olmayı, zor koşullar altında bile idealist olarak bütün toplumu, dünyayı düşünebilmeyi gerektirir. Bana kalırsa duygusal değillerdir çünkü bu görevi yapabilmek için duygusallığa yer yoktur. Kendilerinin ve görevlerinin farkındadırlar ve baskı, korku, suçlamalardan kolay kolay etkilenmezler ve yollarına devam etmenin bir yolunu bulurlar. Görev odaklıdırlar.
Dünya indigo nesline çok şey borçludur. Yeni düzen onlar olmasa kurulamaz. Çok büyük bir görevle dünyaya gelen yüce ruhlardır ve “kristal çocuklar” ve sonra dünyaya gelen yeni nesillerin de ebeveynleridir. Bir önceki kuşaktaki gereksiz her şeyi süzerek, sadece anlamlı ve doğru olan bilgileri aktararak zamana ayak uydurmayı ve çocuklarını geleceğin ruhuna uygun olarak yetiştirmeyi amaçlarlar. Hem nostaljiyi hem de dijitalizmi yaşayan sıra dışı bir nesildir. Tam anlamıyla bir köprüdür yeni dünyaya uzanan. Birçok indigonun uyanışını görüyorum ve mutluyum. Dilerim en kısa zamanda bütün indigolar uyanıp görevlerinin başına geçerler… Yeni dünyayı kurmak için acele etmeliyiz. Ne kadar erken olursa o kadar az sancı yaşarız. Bilinç ne kadar yüksek olursa yeni dünya da o kadar yüksek kurulacaktır… “İndigolar… Artık sahne sizin!”
Sevgiyle… Umutla … ;)
Emel Uğur Kırıcı
YAZARLAR
Yayınlanma: 08 Ocak 2021 - 09:00
İNDİGOların müthiş uyanışı!
Bu hafta ütopya yazıma devam etmek istiyordum ama öncesinde başka bir konuya değinmek istedim
YAZARLAR
08 Ocak 2021 - 09:00
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir