Çanakkale Kadın Platformu, Mümtaz Pirinççiler Meydanı’nda yaptığı açıklamada, ülkenin pek çok noktasında İstanbul Sözleşmesi’ni savunmaya devam edeceklerini ifade etti. Yapılan açıklamada, “İstanbul Sözleşmesi’nden değil, önümüzden çekilin!” ifadeleri kullanıldı.
Konuyla ilgili yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “20 Mart 2021 gününün ilk saatlerinde Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile İstanbul Sözleşmesi’nin “Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesine” karar verildiği açıklandı. Meclis’te oybirliği ile kabul edilen İstanbul Sözleşmesi’nden tek kişinin kararı ile çıkılamaz! Meclis’in iradesi tek kişiye devredilemez! Temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmeler böyle yok edilemez! Şiddetin, kadın katliamının, tecavüz ve tacizlerin artarak sürdüğü, kadına karşı tüm şiddet biçimlerinin sıradanlaştırıldığı, LGBTİ+’ların sistematik olarak hedef gösterildiği bir ortamda, sözleşmenin kaldırılmasını gündeme getirmek tüm bu suçlara zemin hazırlamak demektir. Bu girişimin arkasından, 6284’ün etkisiz hale getirilmesi, boşanan kadının yoksulluk nafakasının kısıtlanması, çocuk istismarcılarının affedilmesi, tecavüzcü ile evliliğin yeniden getirilmesi ve evlilik yaşının 16’nın, çocuklarla cinsel ilişki yaşının ise 15’in de altına indirilmesi, şiddet suçlarında belge istenmesi, çocuk cinsel istismarı, tecavüz ve kadına karşı şiddet suçlarında “somut delil” aranması, aile arabuluculuğu gibi temel haklara saldırıların gündeme alındığını biliyoruz”
“Kazanılmış haklarımızın hiçbirinden vazgeçmiyoruz”
“Sözümüz açık, kararımız net: Biz yalnızca İstanbul Sözleşmesi’ne dokunulmamasını değil, Sözleşmenin tüm gereklerinin acilen yerine getirilmesi için acil eylem planı açıklanmasını istiyoruz. bütün bir hayatı istiyoruz, daha azını değil! Eşit yurttaşlık hakkımızın garanti altına alınması için hayatın her alanında somut adımlar atılmasını, toplumsal cinsiyet eşitliğinin yasalarda ve hayatın her alanında sağlanmasını, kazanılmış haklarımızı ve mücadeleyle yazdığımız yasaları tehdit eden söylemlere ve girişimlere son verilmesini, şiddetsiz bir yaşam sürme hakkımız için acil bir eylem planı açıklanmasını ve uygulanmasını, 6284 sayılı kadınları şiddetten koruma yasasının etkin ve eksiksiz uygulanmasını, TCK 103. madde kapsamındaki çocuk cinsel istismarcılarına “erken evlilik” “genç evlilik” gibi adlar altında af çıkarma girişimlerine, kadınların Medeni Kanun, Ceza Kanunu kapsamında kazanılmış haklarını ve anayasal eşit vatandaşlık ilkesini kamuoyu önünde sürekli olarak tartışmaya açan tüm söylemlere son verilmesini, çocuk yaşta evlendirmeleri ve çocuk istismarını önlemesi gerekirken; aksine teşvik eden, kolaylaştıran ya da göz yumanların soruşturulmasını ve cezalandırılmasını, işyerinde şiddetin ve ayrımcılığın önlenmesi için etkin politikalar, örgütlenme özgürlüğü ve İLO 190 sayılı sözleşmenin imzalanıp uygulanmasını, eğitimin her kademesinde, medyada, toplumsal hayatın her alanında cinsiyetçi rolleri, kalıplaşmış tutum ve davranışları değiştirmek üzere somut adımlar atılmasını, tüm şüpheli kadın ve LGBTİ+ ölümlerinin mercek altına alınmasını, cinsel saldırı ve cinayet iddialarının aydınlığa kavuşturulmasını, faillerin ve soruşturmaların kapatılmasında rolü olanların cezalandırılmalarını istiyoruz! Haklarımıza, sözleşmemize göz dikenlere sesleniyoruz: İstanbul Sözleşmesi’ni nasıl kazandık ise öyle savunmaya devam edeceğiz!”
Konuyla ilgili yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “20 Mart 2021 gününün ilk saatlerinde Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile İstanbul Sözleşmesi’nin “Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesine” karar verildiği açıklandı. Meclis’te oybirliği ile kabul edilen İstanbul Sözleşmesi’nden tek kişinin kararı ile çıkılamaz! Meclis’in iradesi tek kişiye devredilemez! Temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmeler böyle yok edilemez! Şiddetin, kadın katliamının, tecavüz ve tacizlerin artarak sürdüğü, kadına karşı tüm şiddet biçimlerinin sıradanlaştırıldığı, LGBTİ+’ların sistematik olarak hedef gösterildiği bir ortamda, sözleşmenin kaldırılmasını gündeme getirmek tüm bu suçlara zemin hazırlamak demektir. Bu girişimin arkasından, 6284’ün etkisiz hale getirilmesi, boşanan kadının yoksulluk nafakasının kısıtlanması, çocuk istismarcılarının affedilmesi, tecavüzcü ile evliliğin yeniden getirilmesi ve evlilik yaşının 16’nın, çocuklarla cinsel ilişki yaşının ise 15’in de altına indirilmesi, şiddet suçlarında belge istenmesi, çocuk cinsel istismarı, tecavüz ve kadına karşı şiddet suçlarında “somut delil” aranması, aile arabuluculuğu gibi temel haklara saldırıların gündeme alındığını biliyoruz”
“Kazanılmış haklarımızın hiçbirinden vazgeçmiyoruz”
“Sözümüz açık, kararımız net: Biz yalnızca İstanbul Sözleşmesi’ne dokunulmamasını değil, Sözleşmenin tüm gereklerinin acilen yerine getirilmesi için acil eylem planı açıklanmasını istiyoruz. bütün bir hayatı istiyoruz, daha azını değil! Eşit yurttaşlık hakkımızın garanti altına alınması için hayatın her alanında somut adımlar atılmasını, toplumsal cinsiyet eşitliğinin yasalarda ve hayatın her alanında sağlanmasını, kazanılmış haklarımızı ve mücadeleyle yazdığımız yasaları tehdit eden söylemlere ve girişimlere son verilmesini, şiddetsiz bir yaşam sürme hakkımız için acil bir eylem planı açıklanmasını ve uygulanmasını, 6284 sayılı kadınları şiddetten koruma yasasının etkin ve eksiksiz uygulanmasını, TCK 103. madde kapsamındaki çocuk cinsel istismarcılarına “erken evlilik” “genç evlilik” gibi adlar altında af çıkarma girişimlerine, kadınların Medeni Kanun, Ceza Kanunu kapsamında kazanılmış haklarını ve anayasal eşit vatandaşlık ilkesini kamuoyu önünde sürekli olarak tartışmaya açan tüm söylemlere son verilmesini, çocuk yaşta evlendirmeleri ve çocuk istismarını önlemesi gerekirken; aksine teşvik eden, kolaylaştıran ya da göz yumanların soruşturulmasını ve cezalandırılmasını, işyerinde şiddetin ve ayrımcılığın önlenmesi için etkin politikalar, örgütlenme özgürlüğü ve İLO 190 sayılı sözleşmenin imzalanıp uygulanmasını, eğitimin her kademesinde, medyada, toplumsal hayatın her alanında cinsiyetçi rolleri, kalıplaşmış tutum ve davranışları değiştirmek üzere somut adımlar atılmasını, tüm şüpheli kadın ve LGBTİ+ ölümlerinin mercek altına alınmasını, cinsel saldırı ve cinayet iddialarının aydınlığa kavuşturulmasını, faillerin ve soruşturmaların kapatılmasında rolü olanların cezalandırılmalarını istiyoruz! Haklarımıza, sözleşmemize göz dikenlere sesleniyoruz: İstanbul Sözleşmesi’ni nasıl kazandık ise öyle savunmaya devam edeceğiz!”