Bir insan memleketini neden sever?
Vazgeçemeyeceği sebepleri nelerdir?
Peki bir insanı hangi koşullar vatandaş yapar?
Aslında, bu soruların tek bir cevabı var: "İnsanın başka çaresi yoktur."
Bizler vatandaş olarak kullanılmaya mahkumuz. Kimin için, ne için orası muamma.
Aynı, satranç masasındaki piyonlar gibiyiz. Belirli kurallar ve zorunluluklar çerçevesinde dünya oyununun bir parçasıyız. Bir tek şeyin farkında değiliz: "Piyonun yokluğu oyunun kuralını bozar ve masadaki diğer taşların bir önemi kalmaz." Demem o ki vatandaşın olması gerektiği yerde olmaması oyunun kuralını elbet bozar. Kaleler yıkılır. Toplumların kendi içinde uyumlu yaşayamama sorunu topraklar üzerinde sınırlar belirlemesine yol açmış. Sınırlar konusunda tereddüt eden toplumların piyon olma kaderi daha ağır oluyor. Öyle vaatler veriliyor ki, inanıp tuzağa düşmemesi insanın elinde değil. Yaşanılan coğrafyanın, geçmiş göreneklerin, yurt edinmenin zorluğunu bilmek onlara yetmiyor. İnsan, bazen doğduğu yerde ölemiyor. Kültürünün, ekonomisinin ve eğitim sisteminin kurbanı oluyor. Yapılan yönetim yanlışları, insanları doymaya çalıştığı topraklarından göç etmeye zorluyor. İnsan her yerde insan! Nereye gidersen git, hangi toprak parçasında doyarsan doy. Yaşadığın yerin doğasını, insanını ve hayvanını katletmiyorsan, dünya vatandaşısın demektir. Dünya vatandaşı olmak güçlü bir vicdan ister ve bu vicdan bütün inançlardan üstündür. İnsanlığın özünü anlayabilmek vicdanımızı ve ruhumuzu besleyecek en büyük özgürlüktür. Şu yada bu millet, o yada bu ülke... Fark etmiyor. İnsan her yer de her koşulda vicdanlı birey olabilmeli.
Bir yeri yurt edinmek, üretici olmayı, kültür yaratıcısı olmayı gerektirir. Kültür yaratıcısının eylemi, yapıcı olduğu için barışçı olur. Yerleşik hayata geçişin anlamı yer yüzünde ebedi barışı sağlamaya yöneliktir.
Fakat bugüne baktığımız da göçten daha fazlası var. Kontrolsüz, önü alınamayan ve uyumsuz bir istila var. Bu gizli istila savaş aracına dönüşebilir. Terör örgütleri etkisiyle, sığınmacılara demografik yapı tahrip ettirilip, politik, ekonomik, kültürel istikrarsızlık çıkartarak dış müdahale ve jeopolitik parçalanmaya zemin hazırlattırabilir. Bu durum insanlık adına vahim bir tehlikedir. Yan yana olan toprakların birbirine uyumsuz olan kültürlere, farklı gelenek, görenek ve inançlara sahip insanlara satılması ileride çok büyük sorunlara yol açacaktır. Bu duruma en yakın örnek Filistin ve İsrail çatışmasıdır.
Her insanın birbirine ihtiyacı vardır. Vatandaş kimliğimizin önüne, örnek insanlığımızı koyarsak eğer bu yer yüzü hatta uzay bile hepimize yetecektir.
İyi haftalar.
YAZARLAR
Yayınlanma: 15 Ağustos 2022 - 09:36
İstila
Bir insan memleketini neden sever? Vazgeçemeyeceği sebepleri nelerdir? Peki bir insanı hangi koşullar vatandaş yapar? Aslında, bu soruların tek bir cevabı var: "İnsanın başka çaresi yoktur
YAZARLAR
15 Ağustos 2022 - 09:36
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir