"Kendi işinin patronu ol"

Bu slogan en klasik sloganlarından biridir gayrimenkul sektöründeki iş ilanlarının. Hemen hemen çoğu ilanda bu ibare vardır ve yine bu söylem “esnek çalışma saatleri” ile desteklenir. İşin doğrusu ben de 20 yıl önce bu ikiliye güvenip sektöre girenlerdenim. Düşünsenize birden patron olacaksınız, istediğiniz saatte işe gidip istediğiniz saatte çıkacaksınız ve çok para kazanacaksınız. Bu hayali ben uzun süre yaşayamadığımdan ve sektörün gerçeklerinin farkına göreceli olarak çabuk vardığımdan hala sektördeyim ancak ne yazık ki benim gibi bu tuzağa düşüp zamanında olayın farkına varamayıp bir heves sektöre girip kısa sürede sektörden kopan onbinlerce insan vardır. Onbinlerce diyorum çünkü zaten 12 yılı aşkın süredir eğitim veriyorum ve en aşağı 6000 civarında gayrimenkul danışmanına eğitim verdiğimi biliyorum ki taş çatlasın 1500’ü hala sektördedir, geri kalanlar bir şekilde sektörden kopmuştur. Benim haricimde eğitim veren hocaları düşününce ve eğitim alma gereği görmeden sektörü bir deneyip ayrılanları da hesaba katınca onbinler rakamı hiç de ulaşılmaz bir rakam değildir bahsettiğim durum için. Tabi birde sektörde olup para kazanamayan patron gayrimenkul danışmanlarını da göz ardı etmemek lazım.

Evet ne yazık ki diyorum çünkü insanlar bu söylemin gerçek olduğuna o kadar çok inandırıyor ki kendisini, patron olma fikri çok cezbedici geliyor kendilerine. Bu sektörün cefasını çekmeden sefasını sürebilme fikriile, kolay paraya ulaşma hayali ile, hiç yorulmadan onbinlerce lirayı her ay cebe atma umudu ile ve haftada 2-3 gün veya günde 2-3 saat ile zengin olma düşüncesi ile yitip giden yıllar, yitip giden emekler kalıyor geriye bir gayrimenkul danışmanından çoğu zaman. Maaşlı bir işte sabah 9 akşam 6 çalışan biri gayrimenkul sektörüne girince ilk önce çalışma saatlerini değiştiriyor, sonrasında düşünce yapısını değiştirerek patron olmaya oynuyor ve sonuç ne yazık ki hüsran oluyor. Ne gayrimenkul sektöründe ne de başka bir sektörde patron olmak bu denli kolaydır. Ve hatta işin gerçeği bu sektördeki patronların dahi bu denli olmayan lüksleri kullanma şansı yoktur çünkü sektörün gerçeğidir ki bir noktaya gelmeyi başarabilmiş isim yapmış danışmanların veya ofis sahiplerinin öyle haftada 2-3 gün ofise uğrayıp, günde birkaç saat ile o başarıyı devam ettirme şansı yoktur. Başarı beraberinde daha çok iş yoğunluğu getirdiği gibi sektöre daha fazla zaman ayırmasını gerektirir ki bu da o patronluğu hayal edip sonuna kadar yaşayan ve bir süre sonra sektörden kopacak danışmanlar kadar rahat hareket etmesini engeller.

Bu sebeple gayrimenkul sektöründeki patronluk olsa olsa ancak iş ilanlarındaki bir slogandan fazlasını ifade etmez bu işi ciddiye alanlar için. Her başarılı danışman ve ofis sahibi bilir ki bu sektörde koşturursan, yorulursan, yazın sıcağında terlersen, kışın soğuğunda üşürsen, rutinlerini her ne sebeple olursa olsun kesmeyip devam ettirirsen sürdürülebilir bir gelir akışı yaratabilirsin. Güzel bir işin sonrasında yatarsan, güzel geçen bir ayın sonrasında rehavete kapılırsan, çok başarılı bir yılın ardından ben artık oldum dersen yokuş aşağı gitmeye başlarsın ve bir noktada her şeye sıfırdan başlaman gerekir. İşte bu noktaya gelmemek, kazandığın kontakları kaybetmemek, kazancını sürdürülebilir kılmak için tek çıkar yol bu sektörün ağır işçisi olmaktır.

Peki nedir bu sektördeki gerçek patronluk? İyi bir iş bitirdiğinin ertesinde saat 9-9:30’da ofise gelebiliyorsan, her sabah yataktan bir heyecanla kalkıp işine gidebiliyorsan, etten püften şeyler için motivasyonunu kaybetmiyorsan, mazeretlerin ardına sığınıp portföy bulamıyorum diye yakınmıyorsan, birileriyle didişmek için vakit bulamıyorsan, sürdürülebilir bir gelir yakalayabildiysen, yatırım yapabilir pozisyona gelebildiysen asıl o zaman patron sensindir ve o patronluk ise hiçbir zaman sana esnek çalışma saatlerini getirmeyecektir. Çünkü gerçek bir patronun esnek çalışma saatleri diye bir hayali yoktur, olsa olsa çalışma saatlerini daha efektif kullanabilme hayali vardır ki zaten başarılı bir danışmanın da tek eksiği bir noktadan sonra vakittir. Vakittir çünkü öyle bir noktaya gelmiştir ki artık saatler, günler, haftalar kendisine yetmez haldedir ve tek istediği belki birkaç günlük kaçamak veya yılda 1-2 haftalık bir tatilden ötesi değildir. Tabi bu arada tüm bu zorlukların üstesinden gelip kendisine daha da fazla vakit ayırabilecek pozisyona ulaşabilmiş olan meslektaşlarımı ise gerçekten tebrik ediyorum çünkü onca zorlu yılın ardından bunu sonuna kadar hak etmişsinizdir.

Bu Şehri ve Bu İşi Çok Seviyoruz…