İnsan olağanüstü yaratılışına ve yapısına karşın oldukça olağan bir yaşam sürmekte. Aslında bu kendimizi keşfedemememizden kaynaklanıyor. Kaçımız kendi dünyamızda yolculuğa çıktık? Ve kaçımız sorunlarımızdan kaçmayı bırakıp kendimizi bulmaya zaman ayırdık? Çoğumuz öylesine içine kapalı ve mutsuz yaşıyoruz ki. Kendi gücümüzün sınırlarını keşfedemeden ”Öğretilmiş Çaresizlik” ile yaşamaya çabalıyoruz. Nasıl tanırız kendimizi? Kendimizi tanıyıp nasıl inanırız benliğimize? İnsan inanmadığı şeyi satamaz deriz hep, ardından da önce kendimizi satmalıyız, imajımızla, duruşumuzla, diksiyonumuzla, kokumuzla deriz. Peki kendimize inanmazsak, inanmadığımız kendimizi nasıl satarız? Nasıl karşı tarafa prezante ederiz kendimizi, yaptıklarımızı? Ne kadar çok soru var değil mi? Aslında cevabı bir tanedir. Sadece durup düşünmemiz yeterli.
Sanal alemde öylesine kendimize güveniyoruz ki. Facebook, Twitter hepimiz Genel Müdürüz, hepimiz yöneticiyiz ve her konu hakkında sonsuz bilgiye sahibiz ve öz güvenimiz son derece yüksek. Peki nerede ”gerçek hayatta” tüm bu özelliklerimiz? İnsanlar iletişim kurmaya başladıklarında ilk adımın hep karşıdan gelmesini isterler o ilk adım atılmadığında da maalesef bir türlü iletişim başlamaz. Göz teması kurmayı unuttuk, oysa en kolay yapılması gereken bu basit eylem. Bize artık zor gelmeye başladı çünkü insanlar sanallaşmaya başladı. Bu sanallaşma kendimize inanmayı çoğu kişiler için olumsuz şekilde etkiledi. Aslında sanal alemde kendimizi sınayabileceğimiz, özgüvenimizi arttırabileceğimiz bir çok imkan varken…
Peki, kendimize inanmak için ne yapmalıyız?
– İmkânsız olduğunu düşündüğümüz bir işi başarmak, onun mümkün olabileceğine inanmanızla başlar.
– İnançlarımız beynimizin yöneticileridir, neye inanırsak o oluruz. Korkak olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? O zaman korkaksınız.
– Kendimize olan inancımız, yakınlarımıza olan inancımız ve başkalarının bize olan inancı bizim hayatımızı şekillendirir. Ancak burada anahtar yine kendimiziz. Bu üçlü güçlü zincirde en önemli halka BİZİZ… Biz kendimize inanmazsak, yakınlarımız bize inanmaz, yakınlarımız bize inanmazsa, başkaları bize inanmaz ve inanmadığınız biriyle iş yapmayız…
– Beyninizi ve gerçekten beyninizin nasıl çalıştığını iyi bilmelisiniz. Hiç beyninizin nasıl çalıştığını düşündünüz mü? Ya da nasıl çalıştığını merak edip araştırdınız mı? Yoksa onun hiç farkında bile değil misiniz? Bir şeyi yapabileceğinize inanmak veya yapamayacağınıza inanmak! Beyniniz siz neye inanırsanız onu size yaşatır. Garip değil, çünkü işi bu ve farkına vardıktan sonra algıda seçicilikle göreceksiniz ki, her seferinde haklı çıkacaksınız. Yapamayacağınıza inanırsanız inanın yapamayacaksınız…
– Kendimize özgü güven duygusunun temelinde ‘yüzde yüz kendimize inanmak’ yatar. Kendine inanan, kendine güvenir. Güven çevrenizi etkiler, çevrenizde sizi.
Sonuç olarak; özgüven ve kendimizi tetikleme olumlu davranış eylemini yaratır. Kendi kendinizi ateşleyen biri olduğunuzda, hiçbir şeyin sizi durduramayacağına inanırsınız. Kendimizi olumlu telkin ile tetiklediğimizde, amaçlarımıza ulaşmak için tüm çabamızı harcamamız gerektiğine inanırız. Kendimize inanmak ve bir işi yapabileceğimizi düşünmek bize içten dışa güç sağlarken aynı zamanda o işe karşı bir bağlılık yaratır ve bağlılık kendimizi tamamen adama, konsantrasyon ve kesin kararlılık gerektirir. Kişi kendini, güçlü yönlerini ve zayıflıklarını tanımalıdır. İnsanlarla iletişimi bilmeli ve gerçek dünyada yerini edinmelidir. Mutluluğun asıl sırrı farkında olmaktır. Mutlu insan kendini tanıyandır.
YAZARLAR
Yayınlanma: 06 Ocak 2020 - 10:55
Kendine Bir De Bu Açıdan Bak
İnsan olağanüstü yaratılışına ve yapısına karşın oldukça olağan bir yaşam sürmekte
YAZARLAR
06 Ocak 2020 - 10:55
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir