KENT SAVAŞI

“Senin cahilliğin, benim yaşamımı etkiliyor.” Son zamanlarda duyduğum ve anladığım en doğru cümle.
Siyaseti ve günlük yaşantımızı birbirinden ayrı düşünemiyoruz. Mahallemizden başlıyor siyaset ve günlük yaşamımız, sonra devam ediyor, kendi hiyerarşisinde... Alınan siyasi kararlar büyükten küçüğe hepimizi ilgilendiriyor. Peki, birilerinin sizi gerçekten düşündüğünü nasıl anlarsınız? “Herkes kendi evinin önünü süpürse her taraf temiz olur.” diye bir sözümüz var. Herkes kendi işini yapsın anlamına gelir. Kendi işimizi layıkıyla yerine getirirsek yaşam çarkındaki görevimizi de yerine getirmiş olacağız. Eğer, “Benim evimin önü de arada kaynar.” diye düşünür ve sorumluluk almadan hareket edersek pislik içinde kalacak olan, günlük hayatlarımız ve siyasetimiz olur.
Hepimiz her şey konusunda bilgi ve fikir sahibi olamayız. Düşüncelerimiz olabilir, bu düşüncelerin hepsini dayanaksız paylaşamayız. Seçilmiş ve atanmış kişiler bu yüzden bizler adına karar verebiliyor. Bu kişilerin yanlış kararlar verdiğini düşünebiliriz, bu yüzden demokrasiye ihtiyaç var. Zaten yapılması gereken bir şeyi bunca insanımızı kaybettikten sonra yapmak ne kadar affedici olabilir, bilmiyorum. Sorumluluk yüklediğimiz insanlar evini önünü süpürmeyenler. Onları affedemeyeceğiz ve unutamayacağız da, sonra ne olacak, herkes kendi vicdanın önünü süpürecek. Şimdi, şehirler yeniden inşa edilirken köylere de el atılarak, şehirden köye göç teşvik edilir. Köyler modern ve yaşanabilir olarak planlanmalı, tarıma, hayvancılığa, eğitime ve sağlığa kolay erişim sağlanıp köye göç teşvik edilmelidir. Köylerdeki sağlam yerleri tespit edip yerleşimi bu sağlam yerlere kurarken, boşalan araziler de temizlenmeli ve tarıma açılmalıdır. İklim neye müsaade ediyorsa onun tarımı yapılmalı, hayvancılık ve tarım için elverişli araziler betona boğulmamalıdır. Şehirleri seyreltebiliriz ve bunu yapmaya Devlet Planlama Teşkilatını faaliyete sokarak başlayabiliriz. Çünkü bir şeyler yapmak için taşın altına ne zaman birileri elini koysa o taş ellerini ezdi. Vatandaşın elini ezen taşlardan mı yapacağız heykelleri? Görevini yerine getirecek insanın heykel egosuna ihtiyacı yoktur. Olması gereken neydi? Olası doğal felaketlere yıllardan önce hazır olunmasıydı. Şimdi dönen konuşmaların anlamı “Doğanın bize savaş açacağını bilmiyorduk.” mu olacak?
İyi haftalar.