En eski zamanlarda Romalılar, köleleri mal olarak tanımlamıştır. Kölelerin ffendi, kölesini dilediği gibi kullanabilir, bedel karşılığında ya da bedelsiz olarak kullanımını bir başkasına bırakabilirdi. Hatta köle üzerinde ölüm dirim hakkına dahi sahipti. Efendinin kölesini öldürülmeyip terk etmesi halinde ise köle özgürlüğünü elde edemez sahipsiz mal olurdu. Yani köleler hukuken bir mal statüsünde sayıldığından hukuki bir kişiliğe ve hak ehliyetine sahip değildi. Köleyi bir nevi efendisinin eli kolu gibi nitelendirebiliriz. Çünkü köle efendisi yerine birtakım hukukî işlemleri gerçekleştirirdi. Kölenin üçüncü kişilerle yaptığı hukuki işlemlerden doğan haklar ise efendisine ait olurdu.
Romalılarda köleliğin hukuki statüsü dönemler boyunca hep tartışma konusu olmuş ve değişiklik göstermiştir. Bu yazımızda köleliğin tarihsel süreçteki değişiminden kısaca bahsedeceğiz.
1- Krallık devri ile Cumhuriyet'in ilk yüzyıllarında efendinin köle üzerindeki mülkiyet hakkına ilişkin yasal bir sınırlama yoktu. Köle üzerindeki mülkiyet hakkı sınırsızdı. Bu dönemde efendinin köle üzerindeki hâkimiyetinin sınırını, örf ve belirlerdi. İlk yüzyıllarında sınırlı bir nüfusa sahip bir şehir devleti olan Roma'da, küçük ölçekli tarıma dayalı aile ekonomisi hâkimdi. Kölelerin sayısı özgür insanlarla karşılaştırıldığında oldukça azdı ve her aile en çok birkaç köleye sahipti. Efendi, küçük tarlasını çocukları ve kölesiyle birlikte eker, hasadı birlikte toplarlardı. Onlarla günlük yaşamda kurduğu ilişki, onların de birer insan olduğunu unutmamasını sağlardı. Bu dönemde köle, efendinin hizmetkârı değil, yardımcısıydı.
2- Cumhuriyet döneminin sonlarına doğru Roma devletinde kölenin durumu büyük ölçüde değişmiştir. Bu dönemde köle sayısının artmasıyla birlikte kölelerin değeri düşmüş ve köle ticareti canlanmıştır. Köleler arasında ayrım yapılmaya başlanılmış ve bu ayrım kölelerin çalıştığı coğrafyaya göre değil, yaptıkları işin niteliğine göre yapılmıştır. MÖ 489 yılından itibaren köleler, halkı eğlendirmek amacıyla, amfi tiyatrolarda vahşi hayvanlarla dövüşmeye zorlanmışlardır.
3- Köle mülkiyetinin sınırlandırılması, ilk kez Augustus döneminde çıkarılan birtakım yasalarla azat etme işlemleri bakımından söz konusu olmuştur. Yasaya göre, kural olarak, 2’den 10’a kadar köleye sahip efendi köle sayısının yarısına kadar; 11’den 30’a kadar köleye sahip ise köle sayısının üçte birine kadar; 31’den 100’e kadar köleye sahip ise köle sayısının dörtte birine kadar ve son olarak 101’den 500’e kadar köleye sahip ise köle sayısının beşte birine kadar köle azat edebilirdi. Azat edilen köle kural olarak, kendisini özgür bırakan kişinin hukukî statüsüne kavuşurdu.
4- Claudius döneminde kölenin kişiliğini tanıyan ve koruyan ilk düzenleme, kölelerin terk edilmesi konusunda yapılmıştır. İmparator Claudius, ağır hasta olan kölelerin efendileri tarafından terk edilmesini yasaklamıştır. Bu yasaya aykırılığın yaptırımı, mülkiyet hakkının kaybı olarak belirlemiştir. Köle ise iyileşmesi durumunda özgürlüğüne kavuşur, hak ehliyeti bakımından ise Latin statüsüne sahip olurdu.
5- Domitianus Döneminde, olağan bir çocuk kölenin piyasa değeri 10 solidii iken, hadım kölenin değeri 70 solidii idi. Hadımların değerinin sıradan kölelerin değerinden fazla olmasından yararlanmak isteyen köle tacirlerinin köleleri hadım etmelerinin yaygın bir uygulama hâline geldiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle İmparatorluk döneminde, hadım etmeyi ve hadım kölelerin satılmasını yasaklayan çeşitli hukuk kuralları düzenlenmiştir. Efendinin köle üzerindeki ölüm dirim hakkını sınırlayan ilk imparator Hadrianus olmuştur.
6- Efendinin köle üzerindeki mülkiyet hakkını sınırlayan en önemli düzenleme, Antoninus Pius döneminde gerçekleşmiştir. Buna göre aşırı ve neden siz şiddet uygulama, aç bırakma gibi kötü muameleleri yasaklamış; eyalet valisini, kötü muamele gören ve ahlaka aykırı eylemlere zorlanan kölelerin şikâyetlerini dinlemekle görevlendirmiştir. İmparator Antoninus Pius, bir başka emirnamesinde efendinin kölesini haklı bir neden bulunmaksızın öldürmesini de yasaklamıştır.
7- Hristiyanlığı benimseyen ilk Roma İmparatoru Constantinus, Yahudilerin ya da başka bir inanca sahip kişilerin, Hristiyan köle edinmesini yasaklamıştır.Ayrıca Hristiyan kölesini sünnet ettiren efendinin, köle üzerindeki mülkiyet hakkını kaybetmesini ve ölüm cezasına çarptırılmasını buyurmuştur. Sünnet edilen köle ise özgürlüğüne kavuşurdu. Ayrıca Constantinus, çocuk kölelerin aile reisleri ya da efendileri tarafından terk edilmesini yasaklamıştır.
8- 392 yılında Theodosius'un Hristiyanlık dinini imparatorluğun resmî dini olarak ilan etmesi ve diğer tüm inançları yasaklamasının ardından, Hristiyan hür insan ve köleleri koruyan düzenlemeler yapılmıştır. Bu dönemde, korkutma yoluyla ya da herhangi bir şekilde Hristiyan kölesini dinden çıkmaya zorlayan efendinin mallarına devlet tarafından el koyulmaya; efendi ise ölüm cezasına çarptırılmaya başlanmıştır.
Av. Ezgi ENGİN
YAZARLAR
Yayınlanma: 27 Ekim 2021 - 09:00
Köle bir mal mıdır yoksa insan mıdır?
En eski zamanlarda Romalılar, köleleri mal olarak tanımlamıştır
YAZARLAR
27 Ekim 2021 - 09:00
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir