10. sayfada yer alan köşeme hoş geldiniz, sefalar getirdiniz… Bir Cumartesi günü daha sizler ile birlikte olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Sizlerle yüz yüze görüşmeden bile buluşabilme imkanımız var. Ne garip öyle değil mi? Lafımı fazla uzatmayacağım ve bu hafta Türkiye’nin dört bir yanında musikinin ızdırap çektiği bir sorunu gündeme getireceğim.
Yıllar evvel ‘’Çok Sesli Musiki’’ icraları dinlemek için ya TRT ekranlarının başına oturur ya da İstanbul gibi büyükşehirlerde, birikimli şeflerin önderliğinde performans gösteren musiki topluluklarının, konserlerine katılım sağlardık.
Şimdiler de ise ne TRT ekranlarında bu toplulukları görebiliyor ne de birikimli şeflerin yönetiminde çok sesli konserleri dinleyebiliyoruz.
Eline enstrüman alan her bir insan kendini şef ilan ettiği bu dönemde her bir şehirde Türk Halk Müziği, Türk Sanat Müziği topluluğu oluşturuluyor. Peki sizce her açılan koro, musikimizi icra edebilir vaziyette mi? Kendilerine bu soruyu sorduğumuzda ise ‘’Ben nota bilirim!, Ben enstrüman çalıyorum!, Birikimliyim!...’’ gibi cevaplar alıyoruz. Çok özgüvenli insanların oluşturdukları toplulukların konserlerine katılım sağladığım zaman sadece icraatlarının lafta kaldığını fark ediyorum. Elbette özgüven her bir dalda gerekli lakin bu özgüven, cahiliyetin getirisi ‘’ego’’ kavramı ile bütünleşirse acınası bir durum meydana gelir. Nota bilmek, enstrüman çalmak bir musiki topluluğu şefi için yeterli kriterler mi? Asla. Şeflik birikim ister, şeflik kulak ister, sahne ışığı ister ve en önemlisi hakimiyet ve disiplin ister. Bu saydıklarımdan bir tanesinin eksik olması tüm dengeyi alt üst edecektir. Ben bir musiki topluluğu yönetmedim ama 7 yaşımdan beri bu işin içerisinde olduğum için birkaç yorumum elbette olacaktır. Hocalarım ise bu düşüncelerime destek çıkacağından kesinkes eminim. Çanakkale Belediyesi Türk Sanat Musikisi Korosu Şefi, hocam Aydın Tekindor, benim 12 yıllık musiki serüvenimde karşılaştığım nadir şef ve hocalardan biridir. Kendisinin 50’ye aşkın bestesi şu an TRT Repertuvarında olup birikimi ile bir topluluk yönetmektedir. Kendisi ise bu sorun hakkında ‘’Tek çıkış yolumuz bu soytarıları dinlememektir. Musikimiz kendini bilmezlerin eline düşemez. Her tarafta rezillik diz boyuyken başka ne bekleyebiliriz ki böyle korolardan, şeflerden, solistlerden…’’ Eski icraları, solistleri o kadar çok özledim ki sizlere anlatamam. Halkımız belki eğlenmek ve zaman geçirmek için böyle topluluklarda rol alıyor olabilirler ama bunu yaparken musikimizi katletmeyi ihmal etmemektedirler. En kısa sürede sanat camiamızın bu rezil ve kendini bilmezlerden arınmasını temenni ediyorum.
Şimdiler de ise ne TRT ekranlarında bu toplulukları görebiliyor ne de birikimli şeflerin yönetiminde çok sesli konserleri dinleyebiliyoruz.
Eline enstrüman alan her bir insan kendini şef ilan ettiği bu dönemde her bir şehirde Türk Halk Müziği, Türk Sanat Müziği topluluğu oluşturuluyor. Peki sizce her açılan koro, musikimizi icra edebilir vaziyette mi? Kendilerine bu soruyu sorduğumuzda ise ‘’Ben nota bilirim!, Ben enstrüman çalıyorum!, Birikimliyim!...’’ gibi cevaplar alıyoruz. Çok özgüvenli insanların oluşturdukları toplulukların konserlerine katılım sağladığım zaman sadece icraatlarının lafta kaldığını fark ediyorum. Elbette özgüven her bir dalda gerekli lakin bu özgüven, cahiliyetin getirisi ‘’ego’’ kavramı ile bütünleşirse acınası bir durum meydana gelir. Nota bilmek, enstrüman çalmak bir musiki topluluğu şefi için yeterli kriterler mi? Asla. Şeflik birikim ister, şeflik kulak ister, sahne ışığı ister ve en önemlisi hakimiyet ve disiplin ister. Bu saydıklarımdan bir tanesinin eksik olması tüm dengeyi alt üst edecektir. Ben bir musiki topluluğu yönetmedim ama 7 yaşımdan beri bu işin içerisinde olduğum için birkaç yorumum elbette olacaktır. Hocalarım ise bu düşüncelerime destek çıkacağından kesinkes eminim. Çanakkale Belediyesi Türk Sanat Musikisi Korosu Şefi, hocam Aydın Tekindor, benim 12 yıllık musiki serüvenimde karşılaştığım nadir şef ve hocalardan biridir. Kendisinin 50’ye aşkın bestesi şu an TRT Repertuvarında olup birikimi ile bir topluluk yönetmektedir. Kendisi ise bu sorun hakkında ‘’Tek çıkış yolumuz bu soytarıları dinlememektir. Musikimiz kendini bilmezlerin eline düşemez. Her tarafta rezillik diz boyuyken başka ne bekleyebiliriz ki böyle korolardan, şeflerden, solistlerden…’’ Eski icraları, solistleri o kadar çok özledim ki sizlere anlatamam. Halkımız belki eğlenmek ve zaman geçirmek için böyle topluluklarda rol alıyor olabilirler ama bunu yaparken musikimizi katletmeyi ihmal etmemektedirler. En kısa sürede sanat camiamızın bu rezil ve kendini bilmezlerden arınmasını temenni ediyorum.