2021 yılı hiç olmadığı kadar kötü geçti derken 2022 yılına ilk gün gelen zamlarla başladık. Kısacası gelen yeni yıl gideni aratacak gibi. Oluşturulan komisyonlar pazardaki patlıcan, salatalık, patates, soğan fiyatlarındaki artışları ve stokçuları kontrol etmeye çalışırlarken, elektriğe, doğalgaza akaryakıta gelen zamlardan haberleri yok mu? Bal gibi de haberleri var ama onları denetlemeyi es geçiyorlar.
Hafta ortasında alkol ve tütün ürünlerine yüzde elliye yakın zam geldi. Birçok tekel büfe işletmecisi kepenk indirerek iş yerini kapatmaya hazırlanıyor. Artık 21 liranın altında ne bira ne de sigara var. Tiryakiler ve akşamcıların işi zor. Her ikisi de sağlığa zararlı ama bu ürünleri tüketen de az değil.
En düşük emekli maaşı 2 bin 500 lira olurken ek zam yapılmadı. Kirada oturan bir emekli çiftin nasıl yaşayabileceğini düşünemiyorum. Kimse dışarı çıkamayacak, hafta sonları bir yerlere gidip yiyip içemeyecek, yaşam kalitesi diye bir kavram yok artık. Dört duvar arasında elden ayaktan düşün ölümü beklemek var.
En çok zamlanan gıda ürünleri oldu. Pazarda ürün yeterince var fakat vatandaşın alım gücü yok artık. Yıllık enflasyon son 19 yılın zirvesinde. İnsanlar pazarlara akşama doğru çıkıp kalitesi düşün ürünleri daha ucuza almaya çalışıyorlar. Bazı kişiler bolluk içinde yaşarken vatandaşa reva görülen pazar yerlerinde yarı çürük sebze ve meyveleri toplamak. Ekonomik kriz ile ilgili “Gerekirse simit yenecek” yorumu yapanların acaba vatandaşın halinden haberi var mı? Nereden harbi olsun ki onların paralel evrende başka dünyaları var, orada yaşıyorlar. Pazarda salatalık 15 lira olmuş, yarım kilo yoğurt 12 lira, cacığın bile tadı kaçmış bundan onlara ne, demi ama.
Durum böyle iken önümüzdeki ilkbahar ve yaz aylarında neler olabilir? Ocak ayı başında elektrik ve doğalgaza yüksek oranda zam gelmişti. Bu zamlar şubat ayında vatandaşların ve üretim yapan işletmelerin faturalarına yansıyacak. Dolayısıyla bu işletmelerin ürettiği ürünlere yansıyacak. Zamların ardı akası kesileceğini sanmıyorum. Unutkan bir halkız ve zaman ilerledikçe her şeye alıştığımız gibi bu zamlara da alışacak insanlar. Fakat olası bir erken seçimde bu ekonomik kriz sandığa nasıl yansır orasını bilemeyiz.
Geçtiğimiz günlerde bir kanalın haber bülteninde, halk dilinde kurdeşen olarak bilinen ürtiker rahatsızlığının özellikle ev kadınlarında iyice yaygınlaştığı vurgulandı. Kurdeşen, deride çeşitli sebeplerle oluşan kaşıntılı döküntü anlamına geliyor. Nedenlerinin arasında stres en başta geliyor. Bu yaşam koşulları altında insan nasıl stres yapmasın ki!.. Çocuklu ailelerin nasıl geçindiğini o çocuklarına nasıl güzel bir yaşam sunacaklarını düşünmek bile istemiyorum, işleri çok zor. Öncelikle çocuklar ve gençler için üzülüyorum. Gelecek sisli, gelecek puslu hiç kimse önünü göremiyor. Geçim sıkıntısı ve stresten herkes kurdeşen oldu ve kaşınıyor.
Bu tür ekonomik krizlerin etkileri en az 3 ya da beş yıl sürer. Yara derinleşti, derinleştikçe içten içe kanıyor. Önümüzdeki yıllarda en büyük sorun küresel iklim değişikliği ve kuraklık olacak. Bu da gıda üretimini doğrudan etkileyecek. Bolluk yerini kıtlığa bırakacak. Bu sadece ülkemizin sorunu değil küresel bir sorun.
YAZARLAR
Yayınlanma: 07 Ocak 2022 - 09:11
Kurdeşen olduk!..
2021 yılı hiç olmadığı kadar kötü geçti derken 2022 yılına ilk gün gelen zamlarla başladık
YAZARLAR
07 Ocak 2022 - 09:11
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir