Bir kez daha Malta’yı yazmak farz oldu. Hani ülkenin ağır abileri Malta vatandaşı oldular ya, bakalım Malta neymiş? Bakalım mı?
Öncelikle Malta öyle sıradan bir ada falan değil. Hele ki biz Türkler için hiç değil. Malta adasının tarihinde ki en önemli olay 1565 yılında Kanuni’ye karşı yaptıkları savaş. 200 gemi ve 40 bin asker ile saldırı Kanuni Malta’ya. Ordunun başında Mustafa Paşa vardır. 700 şövalye ve 9 bin asker ile Malta savunma yapar ve savaşı kazanır. Avrupalı tarihçilere göre bu zafer Akdeniz’in Türk-Müslüman gölü haline gelmesini önler. Peki bu 700 şövalye ne aramaktadır burada. Bu zaferden tam 45 yıl önce, 1520’de yine Kanuni tarafından Rodos adasından sürgün edilmişlerdir aslında. İspanya ve Sicilya Krallıklarının yardımıyla kimsenin yerleşmediği kıraç kaya parçası Malta’ya yerleşirler. Evet, o günlerde Malta’ya kimse yerleşmek istemez ama günümüzde Malta yüz ölçümüne oranla dünyanın dördüncü en yoğun nüfusuna sahip ülke konumunda. İyi ama kimdir bu şövalyeler?
İlk Haçlı ordusu Papa II.Urban tarafından kurulmak istenir ve bu görev bir takım keşişlere verilir Papa tarafından. Aslında Hıristiyanlık özgün şekliyle din adamlarına asker olmayı yasaklar ama Papa bu durumu hiçe saymıştır ve Haçlı Ordusu ile birlikte ilk “silahlı din adamları” ortaya çıkar. İşte bu din adamları sadece ordu kurmazlar, kutsal emanetleri bulmaları için bir de Tapınak Şövalyeri’ni kurarlar. zamanla sapkın bir tarikata dönüşen Tapınakçılar örgütü din adına para toplamaya başlarlar ve önce Rodos’ta daha sonra da Malta’da dünyanın paraya bağımlı ekonomi altında yönetilmesini sağlarlar. Tabi para konusu çok kapsamlı bir başka konu. Bunu da daha önce kaleme almıştım, bir kez daha alırım.
Malta’da konuşulan dil Maltaca. Bu dilin yüzde 70’i Arapça kelimelerden oluşuyor. Merhaba, Hak, takvim, yol… Bu dili Malta’da işçi, köylü, küçük esnaf ve halk tabakası konuşurken üst sınıf İngilizce’yi kullanmakta.
1878 yılında Napolyon Mısır’a giderken Malta Napolyon’un ordusuna su ve gıda yardımı yapmaz. Malta’yı İngiliz General Nelson kurtarır ve Malta o tarihte İngiliz boyunduruğuna girer. İkinci Dünya Savaşında İngiltere ve Amerika Malta’ya kurdukları üsler sayesinde İtalya ve Sicilya’yı Nazi işgalinden kurtarırlar. 1964 yılında bağımsızlık anayasası ile İngiliz Hakimiyetinden kurtulur Malta.
Malta Devleti bir Şövalye Devleti olmadığını, tarikatların elinde olmadığını sürekli açıklamak zorunda kalmıştır tarih boyu. “MALTA TARİKATLARIN DEĞİL, MALTALILARINDIR” söylemi turizm tanıtımında sıkça yer bulur kendine.
Malta günümüzde sadece Tapınakçıların değil, okültist tarikatların ve önemli mason Locaları’nın da merkezi konumundadır. Bu yüzden “değildir” açıklaması ile olanı yokmuş gibi göstermek istemektedir Malta Devleti yetkilileri.
Osmanlı tarihinde okutulmayan ilginç bir olayı aktarmak gerek burada;
1610’da Osmanlı, çok güvendiği bazı Leventler’inin esir olarak Malta Şövalyeleri’nin eline geçmesini planlıyor. Bir korsan saldırısında teslim olup esir düşüyorlar ki zaten o yıllarda Malta devlet izniyle gemi soyma eylemi ile ekonomisini sağlamakta. Yani ada halkının neredeyse tamamı korsan. Neyse biz konumuza dönelim. Esir düşen Leventler adada en ağır işlerde çalıştırılıyorlar. Osmanlı’nın planıan göre Leventler ada halkını zalim şövalyelere karşı kışkırtmak. Bunu başarıyorlar da. Malta halkı ayaklanıyor. Kaleler ele geçiriliyor ama bu isyanı duyan İspanya ve Sicilya Krallıkları Osmanlı gelmeden yetişip isyanı bastırıyor. Leventlerin başı Ali Bey ve 19 Levent yakalanıyor. Leventler öyle ağır işkencelere uğruyorlar ki, bir zaman sonra her sabah birisini asmaya başlıyorlar ve Leventler o sabah ölen kişi olmak için adeta birbirleriyle yarışıyorlar.
Kurtuluş Savaşı sırasında da Malta Osmanlı esirleri için bir sürgün yeri olmuştu. Aralarında Sadrazam Said Halim paşa, Abbas Halim Paşa, Ziya Gökalp gibi isimlerin bulunduğu 145 kişi esaret dönemlerini Malta’da geçirdiler. Bunların on üçü adada hayata gözlerini yumdu.
Yeni yıl ile birlikte öğrendik ki ülkemizin kaymağını yiyen üst düzey aileler çoluk çocuk bastırmışlar parayı ve Malta vatandaşı olmuşlar. o Maltalı şövalyelerin kurduğu para düzeninden yararlanarak yapmışlar bunu üstelik. Utanmadan, sıkılmadan. Şövalyeler ile birlikte yaşayıp güzelim ülkemizin altını nasıl oyacaklarına karar verecekler besbelli. Ehh, ceplerine parayı da biz koymaktayız zaten. Ne diyelim, gitsinler de bir daha gelmesinler. Biz bize yeteriz.
YAZARLAR
Yayınlanma: 29 Haziran 2019 - 11:19
Malta
Bir kez daha Malta’yı yazmak farz oldu
YAZARLAR
29 Haziran 2019 - 11:19
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir