Dua, kulun Allah’a kendini ifade etme şeklidir. Allah ile aramızda kendi dilimizce, özümüzce yaptığımız bir sohbettir aslında. Acziyetimizi dile getirip, Rabbimizden lütuf ve yardım talep etmemizdir. Dua ederken bizleri alıştırmışlar, Arapça dua daha makbuldür diye. Rabbimiz Arapça biliyor da, Türkçe bilmiyor mu haşa. Herkes kendi dilinde duasını yapar ve Rabbine yönelir. Bir de büyüklerimizden, namazında-ibadetinde olan kişilerden dua isteyenler var içimizde. Sınava girecek çocuklarımız için ya da bir sıkıntı anında başkalarından dua istiyoruz. Ne kadar yanlış yaptığımızın farkında bile değiliz. Başkalarından dua istemeye gerek yok ki! Kişi kendisi Rabbine yönelmeli, Allah ile arasına kimseyi aracı koymadan Rabbi ile dertleşmeli.
Bir gün Şems-i Tebrizi Sultanımıza söylemişler “Bana dua ediver” diye. “Dua edeyim de, Allah dua isteyenin kendisi nerede diye sorarsa ben ne diyeyim?” demiş. Bizim Allah ile aramızda mesafe yok ki aracı koyalım. Bakın Rabbimiz ne diyor hikmetli kitabı Kuranı Kerimde; “Şayet kullarım sana benden sordularsa, gerçekten ben çok yakınımdır. Bana dua edince, duacının duasını kabul ederim. O halde onlarda benim davetime koşsunlar ve bana hakkıyla iman etsinler ki, doğru yola gidebilsinler” (Bakara suresi, 186. Ayet). Yine başka bir ayette, “Halbuki Rabbiniz: bana yalvarın, dua edin ki, size karşılık vereyim...” diyor (Mümin suresi, 60. ayet).
Bir müminin bir mümine en büyük sevabı, gıyabında duasıdır. Kardeşin kardeşe dua etmesi gibidir. İster sağlık için isteyin, ister hallerinin güzelleşmesi için isteyin, ne için isterseniz isteyin, isteme kapısı kapalı değil ki! Ama bir şeye dikkat edin. Dualarınızın kabul edilmesinin hızlandırıcı yolu şu: Kendinizden daha çok başkaları için, kardeşleriniz için dua edin. Burada sır başkası için dua etmek! Kimlere dua ettiyseniz sizlere fazlası ile verilecektir, hiç şüpheniz olmasın.
Dualarımızda, hiçbir kula kötü zan besleyip, beddua edemeyiz. Şu duayı, bu kadar okursam, bu gerçekleşir demek de olmaz. Bu, Allah ile ticaret yapmaktır. Tüccar ibadeti gibi, “bu kadar dua okudum, istediğimi ver” gibi kulun kendisini bilmeden Yaradan’a emretmesidir.
Ne demiş büyüklerimiz? “ Hayır dinle, hayır söyle, hayır işle”. Dualarımız da hayır üzerine olacak. Hep iyiden yana, güzelden yana dua etmeliyiz. Kendiniz için ya da bir başka kardeşiniz için dua edeceğiniz zaman bir sebebi mutlaka öne koyun. Diyelim ki hasta bir kardeşinize dua edeceksiniz. “Rabbim onu iyileştir. Kardeşimin geride çocukları var, yardıma muhtaç kalabilirler.” ya da “Rabbim çok acı çekiyor, acısını dindir. O seni inşallah tevhit ile zikreder..” gibi mutlaka Allah’ın kabul edeceği bir sunum yapın. Bir sebep takip edin. Duanın giriş bölümüne sebebi koyacaksınız. Kuranda, Zülkarneyn kıssasında Rabbimiz “ Her şey bir sebebi takip eder” ayeti gereği.
Allah’ım ilmimi arttır diye dua et” diyor Şanlı Peygamber Efendimiz (sav). Bir başka ayette “ dua edin, duanıza icabet edeyim” diyor Rabbimiz. Sizlere biz üveyslerin dualarından örnekler vermek istiyorum. Bir toplantıya mı gireceksiniz, “Allah’ım girecek olduğum yere kolaylıkla girmemi, çıkacak olduğum yerden de kolaylıkla çıkmamı sağla ve katından bana bir yardımcı ver” diye dua ederek girin.
Oruç tutamıyorum, kiloluyum ya da hastalığım var diyorsanız. “Niyettim ettim Allah rızası için oruç tutmaya, Allah’ım orucumu kolay ve mübarek eyle” diye dua edebilirsiniz. Gün içerisinde açlık ya da susuzluk hissetmezsiniz. Rabbimiz orucunuzu, duanız gereği kolay ve mübarek eyler. Rabbim diyerek açın ellerinizi, içinizden geldiği gibi duanızı yapın. İstemeyi dahi O yaptırıyor. Kabul olmayacak duayı yaptırtmaz ki! O asla geriye çevirmez ki! Biz üveysler, marifet yolculuğunda Hızır a.s.’ın duasını öğrendik hamdolsun. Bu duayı sizlerle paylaşmak istiyorum. “Ey isteyenin istemesinden bıkmayan Allah’ım, Ey isteyene istediğini veren Allah’ım, Ey vermekle hazineleri tükenmeyen Allah’ım”. Allah’tan bir şey isterseniz, istemeden verir ama illaki iste derse, asla O’ndan az bir şey istemeyin. Az vermek O’nun şanına yakışmaz. Bir eksiğiniz mi var, ödemenizi yapamadınız mı, Hızır a.s.’ın duasını okuyun, kendi vermezse bile birini gönderir, sizin sıkıntınız alınır. Az istemeyin, evin kirasını, o ayın taksitini istemeyin. İlla isteyecekseniz “Rabbim bu dünyada da, ahirette de beni mekân sahibi yap, şanına yakışanı ver” deyin. Sizlere Üveyslerin öğretmeni Muharrem Karabay’ın bir duasını öğretmek istiyorum. “Rabbim varsın, birsin, her şeyi bilirsin, şanına yakışanı verirsin”. Bitti. Bu kadar basit işte!
Gelin O’nun huzuruna. İhlasla gelin, samimi bir kalple gelin! Yeter ki gelin! Allah Allah’lığını yapıyor da, biz Allah’a gerçekten kulluğumuzu yapıyor muyuz? Kendimizi sorgulama zamanı hala gelmedi mi?
Ayrıntılı bilgi için www.veyselkarane.com
YAZARLAR
Yayınlanma: 28 Şubat 2020 - 10:37
Nasıl dua etmeliyiz?
Dua, kulun Allah’a kendini ifade etme şeklidir
YAZARLAR
28 Şubat 2020 - 10:37
EDİTÖR
İlginizi Çekebilir