Nasip ve kısmet kardeşler

Gayrimenkul sektöründe duyduğum ve muhtemelen hep duymaya edeceğim en anlamsız kelimeler seçmesinde bu hafta “Nasip” ve “Kısmet” kardeşlere bakalım dedim. Bu iki kardeş birbirinden ayrılmaz bir şekilde hayatlarına devam ederler bizim sektörümüzde ve elbette hayatın her alanında aslında görmek mümkündür bu iki kardeşi. İşini yapmayan, kaytaran, yaptığı işe hakim olmayan, ne yapacağını bilmesine rağmen gerekliliklerini yerine getirme konusunda tembel olan, verdiği hizmetin ne olduğunu bilmeyen ve hatta inanmayan, hedefi ve hayalleri olmayan tüm gayrimenkul danışmanlarının (ve tüm sektörlerde çalışanların) iki dudağının arasından her gün defalarca dökülür “Nasip” ve “Kısmet” kardeşler.

Kaçamak cevapların başrolündedirler, olmayacak işi oldurması beklenendirler ve elbette olmayan her işin başlıca sorumlusudurlar. Bir nevi alt ego gibi yaşar bu iki kardeş; işler yolunda giderse ikinci plana atılırlar, işler yolunda gitmezse sorumlu olarak asıl sahibini temize çıkarırlar. Dediğim gibi gayrimenkul sektörü ile çok içli dışlıdırlar; sektöre yeni adım atan gayrimenkul danışmanı adayı ile ilk onlar tanışırlar ve hemen en yakın arkadaş olmak için var güçleriyle çalışırlar. Kısa sürede ayrılmaz bir üçlü olurlar gayrimenkul danışmanı ile. Gayrimenkul danışmanı iş yapamadıkça, portföy bulamadıkça ilişkileri daha da sıkılaşır çünkü tüm sorumluluğu üstlerine alır bu kardeşler. Satış olmadı mı? “Nasip” gelir teselli etmeye. Bir problem mi çıktı? “Kısmet” gelir danışmanı rahatlatmaya. Bir alıcı adayı gösterilen daireyi beğenir gibi mi oldu? “Kısmet” koşar işi sonlandırmak için. “Nasip” gelir, “Kısmet” gider, bazense “Nasip” gider “Kısmet” gelir. Ama her halükarda sektörü anlamamış her gayrimenkul danışmanının en yakın arkadaşları olarak gelip gelip giderler. Aslında daha doğrusu hiçbir yere gitmezler, gayrimenkul danışmanının dudaklarının arasında veya beyninin en faal yerinde beklerler her an için çağrılmayı.

Hiç araları bozulur mu gayrimenkul danışmanı ile? Evet elbette bozulur bazılarıyla. Gayrimenkul danışmanı yaptığı işin ne olduğunu fark ettiği gün bozulmaya başlar araları. Çünkü ne “Nasip” ne de “Kısmet”tir işleri olduran veya bozan. Gayrimenkul danışmanının kendisidir bu işin hakkını veren ya da vermeyen. Günlük rutinlerini yapan, yaptığı işe hâkim ve kendini geliştirmek için meraklı olan, “ben oldum, ben biliyorum, ben eskiyim, benim öğrenecek bir şeye ihtiyacım yok” demeyen, sektörü takip eden, eğitimler alan, ciro anlamında ciddi tatminkar rakamlara ulaşan, aktif ve saygın hiçbir gayrimenkul danışmanı ile araları iyi olmaz. Zaten başarılı bir danışmanın bu iki kardeşe ihtiyacı olmaz. Sektörde güzel işlere imza atan gayrimenkul danışmanı gerekli gereksiz bu kardeşleri çağırma alışkanlığını bırakır ve hatta belki de en başından beri hiç samimi olmamayı tercih eder bu kardeşlerle kim bilir. Onlarla ilişkisini sonlandırdığı gün yeni bir sayfa açılır danışman için. “Nasip” ve “Kısmet” kardeşlerle ilişkiyi bitirdiği o andan itibaren sorumluluk almaya, kendisini geliştirmek için araştırmaya, bu sektörün gerçeklerini dikkate alarak çalışmaya ve mazeretlerini bir kenara bırakmaya başlar. Başarının da başarısızlığın da kendisin omuzlarında olduğunu kabul eder ve ona göre çalışır.

Tabi bu kardeşlerle ilişkisini sonlandırabilen danışmanların sayısı oldukça azdır bizim sektörümüzde. Zaten tersi olsa herkes çok başarılı, çok saygın, çok para kazanan profilde olurdu. Oysa çoğunluk “Nasip” ve “Kısmet” kardeşlerle arkadaşlığını ilerletmeyi tercih eder. Günbegün ilişkileri daha da sıkılaşır. Bir süre sonra bu kardeşlerin yakın akrabası olan başka bir arkadaş daha dahil olur aralarından su sızmaz üçlüye; “Şükür” kardeş. Ve danışmanın aklına ne zaman “Neden istediğim gibi olmuyor?” sorusu gelip de “Nasip ile “Kısmet”i sorgulayacak olsa imdada o yetişir; “Buna da şükür”…

Bu Şehri ve Bu İşi Çok Seviyoruz…