Hangisini saysam atan, ecdadın,
Genç, ihtiyar, çocuk, bebekli kadın,
Tarihin, namusun, şerefin, sütün
Bizimle yürüdü, bizimle gardaş. Diyor Ozan Arif… Esasında bu haftaki yazım hazırdı. Lakin Çanakkalemiz’de gerçekleşen 18 Mart Deniz Zaferi etkinliklerinde tanık olduklarım, tam da Ozan’ın dizelerini yaşattı bana ve sizle paylaşmak istedim. Daha 18 Mart sabahında başlayan resmi etkinlikler ile Çanakkale sokakları, caddeleri, kırmızı beyaza büründü. Bu coşkuya hepinizin ortak olduğundan şüphem yok. Şehit kanları ile doyar mı toprak? İşte o toprakların kıymetini bilenler döküldü Ata mirası sokaklara… Sel olup akan vatan sevdasına ortak olmak ve bu tarifsiz anı fotoğraflamak için ben de aranızdaydım. Genci, ihtiyari, çocuğu, bebekli kadını… Tarihine, namusuna, şerefine ve sütüne sahip çıkmak için sokaklardaydı. Başımı nereye çevirsem bir torun, bir sevdalı vardı. Kendime kadraj belirlemekte o kadar zorlandım ki! Elinde Al Sancak, yüreğinde kor alevle yürüyen binlerce halk! Yalnız bir kare vardı ki bu haftaki çalışmamı tamamı ile değiştirmeme sebep olan. İskele Meydanı’na konuşlanmış, Gelibolu Burnu’nu dolanmak üzere olan güneşin tarifsiz etkisi ile kadraj aramaktaydım. Mustafa Kemal Atatürk’ün flamalarının dalgalandığı semada ters ışık, müthiş bir şölen sunuyor. Bir abimizi gördüm o an, Nusret Mayın Gemisi’nin temsilinin olduğu yönden gelen. Yüzündeki gurur, göğsündeki inanç ile sarılmış şehit kanlarının namusuna; mağrur adımlarla yanaşıyor meydana. Güneş sanki besliyor imanını, “Çek!” diyor, “Yunus Emre, bu anı ölümsüzleştir!” Sabırsızlanıyorum bu kareyi sosyal medya hesaplarımda paylaşmak için. Arkadaşlarımın yorumlarını merak ediyorum. Ertesi gün Abide’de gerçekleştirilecek olan SoloTürk gösterisini de fotoğraflamak üzere Çanakkale Fotoğraf ve Gezi Grubu’ndan arkadaşlarım ile buluşuyorum. Beklediğim tebrikler geliyor. Gururlanıyorum. Aracımıza binip tüylerimizi diken diken eden tabloyu kadrajlamak üzere Şehitlik bölgesine geçiyoruz. Torunlar, ecdadını burada da yalnız bırakmıyor. Coşku, çağlayan olmuş gürlüyor. Bir sima görüyorum. Yarım gün önce, meydanda fotoğrafını çektiğim o sancaktar! “Bizimleydi!” diyor ya Ozan, bizimleydi! Dayanamıyor, gidiyorum yanına. Önceki gün kendisinden habersiz çektiğim fotoğrafı gösteriyorum. Çok beğeniyor, kendisi ile de paylaşıyorum. Öğreniyorum hikâyesini. Altıncı defa, Hatay’dan Çanakkale Deniz Zaferi kutlamalarına ortak olmak için geliyor şehrimize. Evvelinde neyse on beşlik Ata, bugünde altmışında oydu işte! Aydın DURALI Hocam, emekli bir öğretmen. Doymuyor Çanakkale’ye, tarihine, ruhuna… Tekrar tekrar geliyor bu şehre. İşte bu sebeple geçilmez Çanakkale! Geçilmez ve yenilmez Çanakkale!
Genç, ihtiyar, çocuk, bebekli kadın,
Tarihin, namusun, şerefin, sütün
Bizimle yürüdü, bizimle gardaş. Diyor Ozan Arif… Esasında bu haftaki yazım hazırdı. Lakin Çanakkalemiz’de gerçekleşen 18 Mart Deniz Zaferi etkinliklerinde tanık olduklarım, tam da Ozan’ın dizelerini yaşattı bana ve sizle paylaşmak istedim. Daha 18 Mart sabahında başlayan resmi etkinlikler ile Çanakkale sokakları, caddeleri, kırmızı beyaza büründü. Bu coşkuya hepinizin ortak olduğundan şüphem yok. Şehit kanları ile doyar mı toprak? İşte o toprakların kıymetini bilenler döküldü Ata mirası sokaklara… Sel olup akan vatan sevdasına ortak olmak ve bu tarifsiz anı fotoğraflamak için ben de aranızdaydım. Genci, ihtiyari, çocuğu, bebekli kadını… Tarihine, namusuna, şerefine ve sütüne sahip çıkmak için sokaklardaydı. Başımı nereye çevirsem bir torun, bir sevdalı vardı. Kendime kadraj belirlemekte o kadar zorlandım ki! Elinde Al Sancak, yüreğinde kor alevle yürüyen binlerce halk! Yalnız bir kare vardı ki bu haftaki çalışmamı tamamı ile değiştirmeme sebep olan. İskele Meydanı’na konuşlanmış, Gelibolu Burnu’nu dolanmak üzere olan güneşin tarifsiz etkisi ile kadraj aramaktaydım. Mustafa Kemal Atatürk’ün flamalarının dalgalandığı semada ters ışık, müthiş bir şölen sunuyor. Bir abimizi gördüm o an, Nusret Mayın Gemisi’nin temsilinin olduğu yönden gelen. Yüzündeki gurur, göğsündeki inanç ile sarılmış şehit kanlarının namusuna; mağrur adımlarla yanaşıyor meydana. Güneş sanki besliyor imanını, “Çek!” diyor, “Yunus Emre, bu anı ölümsüzleştir!” Sabırsızlanıyorum bu kareyi sosyal medya hesaplarımda paylaşmak için. Arkadaşlarımın yorumlarını merak ediyorum. Ertesi gün Abide’de gerçekleştirilecek olan SoloTürk gösterisini de fotoğraflamak üzere Çanakkale Fotoğraf ve Gezi Grubu’ndan arkadaşlarım ile buluşuyorum. Beklediğim tebrikler geliyor. Gururlanıyorum. Aracımıza binip tüylerimizi diken diken eden tabloyu kadrajlamak üzere Şehitlik bölgesine geçiyoruz. Torunlar, ecdadını burada da yalnız bırakmıyor. Coşku, çağlayan olmuş gürlüyor. Bir sima görüyorum. Yarım gün önce, meydanda fotoğrafını çektiğim o sancaktar! “Bizimleydi!” diyor ya Ozan, bizimleydi! Dayanamıyor, gidiyorum yanına. Önceki gün kendisinden habersiz çektiğim fotoğrafı gösteriyorum. Çok beğeniyor, kendisi ile de paylaşıyorum. Öğreniyorum hikâyesini. Altıncı defa, Hatay’dan Çanakkale Deniz Zaferi kutlamalarına ortak olmak için geliyor şehrimize. Evvelinde neyse on beşlik Ata, bugünde altmışında oydu işte! Aydın DURALI Hocam, emekli bir öğretmen. Doymuyor Çanakkale’ye, tarihine, ruhuna… Tekrar tekrar geliyor bu şehre. İşte bu sebeple geçilmez Çanakkale! Geçilmez ve yenilmez Çanakkale!